Asayiş berkemal mı..? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Mart 19, 2024
Köşe Yazarları

Asayiş berkemal mı..?

Köş, MoreketMehmet Moreket

İnsanlar sokağa, trafiğe çıkmaktan korkuyorsa, o ülkede can ve mal güvenliğinden bahsetmek imkansızdır. Ne yazık ki KKTC, hızla bu yolda ilerliyor…

Son aylarda yaşananlar güvenlik konusunda ne kadar yetersiz olduğumuzu bir kez daha gözler önüne serdi. Kimse kusura bakmasın ama, kara para, uyuşturucu ticareti konusunda resmen yol geçen hanına döndük. Gün geçmiyor ki, bu tür haber okumayalım. Mahkeme koridorları, bu tür suçların failleriyle dolup taşıyor… Yazılıp, çizilmeyen, ama kulaktan kulağa bilinenler bin misli…


Hatırlayacaksınız, bazı gazeteler bir ara ikinci sayfalarını asayiş olaylarına ayırırlardı da, ne çok olay var derdik. Şimdi ayrılan sayfa sayısı 5-6’yı buluyor…
Hırsızlıklar günlük hayatımızın bir parçası… Her gün üç dört yeni olay…

Uyuşturucu artık, yasal limanlardan giriş yapıyor.
Cinayetler, Kıbrıs tarihinde ilk kez rekor kırmış durumda.

Polis kadrosu belli, hepsi sahada çalışsa, yetişemez…
Ülkedeki yabancı sayısı giderek artmakta. Kendi ülkelerinde iş bulamayanların ve ucuz işgücünün çekim merkezi haline geliyoruz. Giriş-çıkışlar ne yazık ki gerçek anlamda kontrol altına alınamıyor. Bir giren bir daha çıkmıyor. Ne arayan var, ne de soran. Neden her geleni alıyoruz ki? Turist dahi olsa, belli kriterler sorgulanmalı. Neden yapamıyoruz?

Pakistanlısı, Rusu, Vietnamlısı ve son yıllarda inanılmaz artış gösteren Nijeryalısı… Bu kadar göç kabul ederek, zaten kendi insanımıza bulmakta zorlandığımız istihdam alanlarını daha da daraltıyoruz… Sonuçta buk adar çok karmaşanın getireceği, güven ve asayiş sorunu da, suçlar da  kaçınılmaz…

Şurası çok açık. Artık parmağımızın arkasına saklanmayacağız, doğruları konuşacağız.

Her Allah’ın günü yeni bir vak’a.

Cana kast, mala kast…

Yetkililer de artık lütfen kabul etsinler ki, KKTC güvenliksiz bir yer olmuştur.

Suç organizasyonları KKTC’de en büyük sektör olma yolunda…

Beni asıl kokutan, toplum olarak suç yoğunluğuna alışıyor olmamız.

Güvenlik konusu artık gözardı edilemeyecek kadar somut ve korkutucu boyutlardadır…

Dilerim bizi yönetenler kendi geleceklerini düşündükleri kadar, toplumun geleceğini de düşünürler ve çözüm için bir program ortaya koyarlar…

Hükümetler artık suç konusuna sadece polisiye olay olarak bakamazlar.

Bu ülkenin suç sayılan faaliyetler için bir cazibe merkezi haline gelmesinin nedenleri araştırılmalı ve her neyse o nedenler ortadan kaldırılmalıdır…

 


OKUR UYARIYOR

Sevgili Mehmet Moreket;
Turizmin öncülüğünü yapan Celebrity Hotele bir dönüm bile tahsis etmedikleri bir yana, o enflasyonist dönemde, borçlanılan küçük bir para , çok kısa bir zaman içerisinde ASTRONOMİK FAİZLERE maruz kaldı. Başka bir kamu bankasına devredilip belki yüksek faizlerden kurtuluruz derken, bu defa DÖVİZE ÇEVRİLİP, tam batırmaya kadar gittiler. AĞLADIK RiCA ETTİK AMMA, MAALESEF HİÇ BİR SİYASİYE derdimizi anlatamadık. İki borçlandık, milyonlar ÖDEDİK.  Bu kalem oyunları ile artarak büyük bir hızla büyütülen borca, şimdiye kadar yüz milyonlar ödediğimiz halde, bu tuzaktan kurtulamıyoruz. Kıbrıs Türk Turizmini başlatan Hotel CELEBRITY, hem de Rumlara rağmen SIRF TÜRKLER DE TURİZM YAPSIN DİYE, bugün  kapalı ve batacak duruma getirilmiştir.

Başkalarına yüzlerce dönüm tahsis, ucuz krediler ve arsalar verildiği halde (Bafra gibi),  ücrada olan Lapta bölgesi zorla, inatla ve ağır vergilerle karanlığa gömülmeye çalışıldı. Havadis gazetesine de şimdiden teşekür ederim…( Aziz Kent)

 


YERİN KULAĞI VAR

BU NASIL ADALET:

Kamuoyunda fetüs davası olarak bilinen davada, isnat edilen suçun işlendiği hastanenin sahipleri beraat ettiler. Fetüslerden birinin annesi genç bir kız, yaptığı hatanın bedeli 9 ay hapse mahkum olacak, ona o imkanı sağlayan hastanenin sahibi beraat edecek… Şimdi diyecekler ki, “haberleri yoktu”… Hadi canım siz de…

 

BAŞINA SAKSI DÜŞTÜ:

Krizin ilk günlerinde, müzakerelerin kesilmesinin nedeninin Rum Meclisinin enosis plebisiti ile ilgili kararı değil, Türkiye’deki 16 Nisan’daki anayasa referandumu olduğunu iddia etti… Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Pakistan’daki Ekonomik İşbirliği Zirvesi’ne gidişini de bahane etti, ‘masadan kaçmak için Pakistan’a gitti’ dedi. Rum Dışişleri Bakanı Kasulides’in başına saksı düşmüş olacak ki, şimdi söylediklerinden çark ederek, Rum Meclisi’nin ELAM’ın tuzağına düştüğünü söyledi…

 

ZATEN YAPIYORSUNUZ:

UBP Genel Sekreteri Dursun Oğuz, halkın gündemindeki en önemli konunun istihdamlar olduğunu söyleyerek, “özellikle gençlerin beklediği istihdam alanında da çalışmalar yapmak hükümetlerin görevleri, dolayısıyla bizim önceliğimiz arasındadır” dedi. İyi de bu konuda çalışma yapmanıza gerek yok, zaten neredeyse hergün partililerinizi bir yerlere sokuşturuyorsunuz. Hayıf partili olmayan gençlere…

 

KİME YATIRIM:

Ajda Pekkan’a vatandaşlık konusu tartışılıyor. Dün Kıbrıs Postası’nda Polat Alper, ‘71 yaşında bu ülkeye ne katkı sağlayacak’ sorusunu sordu. Peki ama, Bakanlar Kurulunun her hafta vatandaşlık verdiği 30-40 kişi (ki ortalama bir yılda 2 bin kişiyi bulacak) ne katkı sağlayacak? Çoğu 1990 ve sonrası doğumlu gençler… Bunun da sorgulanması gerekir… Ülkeye hangi yatırımları yaptılar sorusu yanlış bence, “kime” yatırım yaptılar demek daha doğru…

 

PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR:

Hala Sultan İlahiyat Kompleksi içierinde yapımı süren caminin adı konusunda tartışma çıktı. MÜSİAD Başkanı Sadıkoğlu, Hala Sultan Külliyesi içerisinde Şeyh Nazım Camii olmasının külliyeye zenginlik katacağını ifade ederken, Kıbrıs İlim Ahlak ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Hikmet Kaynarca, Okyay Sadıkoğlu’nun açıklamasının ve önerisinin talihsiz bir öneri olduğunu ifade ederek, cami için yapılan yardımların, “ne Yardım Heyetinden çıktı ne de devlet yardımlarından. Dış katkılarla yapıldı” dedi…Eh boşuna dememişler, parayı veren düdüğü çalar diye…

 

LÜTFEN TAKLİT EDELİM:

Türkiye’de naylon poşet yasaklanıyor. Hem de kim tarafından, bizzat tüccar tarafından. Türkiye Perakendeciler Fedrasyonu kararı almış, hükümete de bilgi vermiş. Muhteşem bir olay. Hele de bizim gibi toprağı kıt, çöpü sorun, ayrıştırması, geri dönüşümü yok bir ülke de bu uygulamaya derhal geçmeli. Madem pis insanlarız, madem ayrıştırmayı bile yapmıyoruz, o halde ortadan kaldırmaktan başka çare yok. Her konuda taklitçilikte üstümüze yoktur. Ne olur bunu da taklit etsek…


ZİRVEDEKİLER

Barış Başel: “Yargı mevcut yasalara göre karar verir. Ceza alan sadece kadın ve kendi hak sahibi sayılmadığı bedeni oldu. Bağırıp çağırmanın anlamı yok yasalardaki demokrasi ve hak bu çizgiye kadarmış. Çok istiyorsanız yasa yapıcıların yakasına yapışın. Ki bunu yapamadığımız sürece hepimiz bu çöplükte yaşamaya devam edeceğiz”…


DİPTEKİLER

İkinci Ganimet Dönemi: Tufan Erhürman’ın, devlet malının, hatta yatırım yapılamaz diye derecelendirilen malların dahi birilerine verilmeye çalışılması konusunda sorduğu sorular yerinde. Orman arazisi olan Bedis, yine yüksek orman arazisi olan Gorno tepesi, Kumarcılar Hanı’nda dağıtılan ama işletmeye açılmayan dükkanların yine hava parasına devredilme tehlikesi… Bunlar sadece bir haftada ortaya çıkan 3 konu… Bir yıldır yapılanları da eklesek, feci bir sonuç çıkacak ortaya… Devlet malının kiralanması konusunun, acilen ihaleye bağlanması gerekiyor. Yoksa yine kapanın elinde kalacak…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar