Mağusa’daki Çanakkale Ortaokulu’nda bir süreden beri Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde bazı velileri rahatsız eden olaylar yaşanıyor. Anladığımız kadarı ile bu dersi veren öğretmen dersin içeriğinden ve müfredattan bağımsız bir şekilde kendi düşüncelerini 11-12 yaşındaki çocuklara empoze etmeye çalışıyor. Bunun üzerine çocuklar ve aileler gerekli şikayetleri okul idaresine bildiriliyor. Okul müdürü, ilgili öğretmeni çağırıp uyarıyor ancak öğretmenin geri adım atmadığını, aynı davranışlara devam ettiğini okul müdürünün bir TV kanalına yaptığı açıklama ile anlıyoruz. Okul müdürü artık olayı Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’na yazılı olarak bildireceğini ifade etti. Bundan sonra top bakanlıkta ve TC Elçiliği’nde…
Anlaşılan o ki bu öğretmen arkadaş Türkiye’den KKTC’ye görevli gönderilen öğretmenlerden… Kendini Türkiye’de zannediyor. Hal böyle olunca öğretmenimiz KKTC makamları yerine TC makamlarını dikkate alıyor anlaşılan… Eğer durum farklı olsaydı, okul müdürünün ilk uyarısından sonra dersteki davranışlarına dikkat etmesi gerekmez miydi?
TC-KKTC arasında yıllardır imzalanan kültür anlaşmaları ile ülkemize Türkiye’den gelen öğretmenler son günlerde yeniden gündem olmuştu. Bu konuda ilgili sendika geçtiğimiz gün bakanlık önünde bir de eylem gerçekleştirdi. Yüzlerce işsiz öğretmen varken Türkiye’den öğretmen getirmenin akla yatkın bir tarafı yok. Bazı branşlarda KKTC’de yetişen öğretmen olmadığı durumlarda Türkiye’den yardım istenebilir. Bunun dışında Türkiye’den gelecek öğretmenler sıkıntı yaratacaktır. Aynen Çanakkale Ortaokulu’nda olduğu gibi…
Belki de hayatında hiç gelmediği KKTC’de yaşayan insanların yaşayış biçimlerini, kültürlerini, davranışlarını, gelenek göreneklerini, dine bakış açısını bilmeyen bu öğretmenlerin bu ülkeye gelirken bir oryantasyon programından geçirilmesi gerekmektedir. Bu toplumu daha iyi tanımaları açısından bu durum kaçınılmazdır. KKTC’ye gönderilen bu öğretmenlerin bulunduğu topluma saygı göstermeleri ve uyumlu olmaları gerekmez mi? Bakınız bu konuda Kıbrıs İlahiyat Mezunları Derneği geçtiğimiz yıl ne demişti.
Kıbrıs İlahiyat Mezunları Derneği’nin 20 Şubat 2016 tarihinde KKTC ulusal basınında çıkan bildirisinde şöyle diyordu: “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin Türkiye’den gelen öğretmenler tarafından verilmesi ve Kıbrıs Türk Toplumunun dokusuna yabancı olmaları bir sorundur. Kıbrıs Türk Toplumunun yeni açılan İlahiyat Fakültelerimizde yetiştirdiği işsiz öğretmenlerine de öğretmenlik yolu açılmalıdır. Bunun için ‘Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi’ öğretmenliği istihdamlarının, diğer branşlardaki öğretmen eksikliklerinin de giderilerek gerçekleştirilmesini talep etmekteyiz”
Demek ki Türkiye’den gelen öğretmenlerin Kıbrıs Türk toplumuna yabancı oldukların yalnız bizler söylemiyoruz. Aklı başında ilahiyatçılar da konuya yaklaşımları bu şekilde… Çanakkale Ortaokulu’nda yaşanan bu olayın benzerlerinin farklı okullarda olduğunu da zaman zaman duyuyoruz. Bunların önüne geçmek için yetkililerin gerekli adımları atması gerekmektedir.
Bu konuda rahatsızlık duyan ailelerin talepleri de dikkate alınmalıdır. Burada yapılması gereken din derslerini zorunlu olmaktan kurtarmaktır. Böyle bir durumda din derslerine katılmak isteyen çocuklar katılır, istemeyen katılmaz. Kaldı ki artık okullarımızda çok sayıda üçüncü ülkelerden gelen öğrenciler mevcuttur. Bu çocuklara zorunlu olarak Sunni İslam’ı kendi istemleri dışında öğretmenin izahı yoktur.
Bu sorun daha demokratik bir tutumla çözülmelidir.
