Son Yapılan İcraatların Etkileri? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Son Yapılan İcraatların Etkileri?

Onur Borman

KKTC’de seçim ortamına girildiği bu dönemde her beyanat her icraat seçime yönelik olduğu cihetle hep toz pembe görüntülerin ve beyanatların ağırlık kazandığını görüyoruz. Bir de aşırı hızlı toprak,  vatandaşlık, ve menfaat dağıtımları, bu güne kadar geçirilmeyen ve oya tahvil edilmesi planlanan geçici personel kadrolanması yasa tasarısının Meclis ilgili Komisyonundan geçirilmesi, ithal edilecek yeni iş araçlarının ve otobüslerin rıhtım vergilerinin , KDV ve FİF fonlarının kaldırılması ve daha sayabileceğimiz hesaba kitaba dayanmayan icraatlar şimdi son dakikaya sıkıştırılınca düşündürücü oluyor tabiatıyla..  İki yıldan beri halkın çığlığı haline gelen Girne dağ yolunun yapımının hemen başlatılacağı haberleri de ilgili Bakan tarafından geçen gün açıklandı. Okulların açıldığı günden beri okulsuz kalan çocuklara da okul bulundu..

Tabii bunların bazıları derhal Hükümetçe zamanında halledilmesi gerekli konulardı. Toprak ve vatandaşlık dağıtımları ise alelacele adeta telaşla adaletsiz ve aynı şartlara tabi insanların veya daha az hak sahibi insanların yakınlık derecelerine göre yapılmakta olduğu sürekli şikâyet konusu olduğuna göre ters tepecek bir icraat olarak da Hükümetin karşısına çıkabilir. Onun için her dağıtım prim bulmayabilir.


Keşke halka dönük icraatlar fırsat eşitliğine dayalı olarak ve zamanında yapılabilseydi. Ancak maalesef şimdiye kadar şahsi başka öncelikler hep ön plana alınmış. Özellikle de izinsiz ve izinli yüksek kat inşaatlara, iskelelere, dere yataklarına yapılaşmalara göz yumulması bu inşaatların araç park yerlerinin olmaması tamiri imkânsız sonuçlar doğurmaktadır. Şimdi sandık söz konusu olunca son dakika icraatları  hız kazandı.. Halbuki bütün bir sürede düzenli icraatlara, imzalanan Protokollere göre reform icraatları ile halkın günlük hayatına her gün dokunan, yol, su, eğitim, çevre düzeni ve sosyal yaşama yönelik halkı rahatlatacak konulara ve ülke kalkınması için yatırımlarına ülke gerçeklerine göre ağırlık verilseydi bu güne kadar çok mesafe kat edilebilirdi. Üstelik para ve finansman sorunu da yoktu. Hatta yardım paraları beklerken ve ertesi yıllara ertelenirken icraat yapamamak hiçbir mazerete sığdırılamaz.

Maliyetler ve piyasalardaki özellikle gıda fiyatlarındaki ve temel mallardaki aşırı pahalılık, kontrolsüzlük ve denetimsizlik piyasa anarşisi yarattı.. Serbest piyasa ekonomisi piyasa anarşisi demek değildir. Devletin ve yerel yönetimlerin denetiminin, ilgili Bakanlıkların kâr marjlarının tespiti ve hiç olmazsa vergilendirilmede esas alınması uygulaması yapılabilseydi, fiyatlar bu kadar artmazdı. Herkes kendi kuralını kendi uygulamakta olan bir Yönetimde halk ezilmeye mahkûm olur. Hükümetler bunun için vardır. Halkı her yönden korumak, azalan gelirini ve alım gücünü korumak, kalitesizliği önlemek, hayatını kolaylaştırmak önde gelen hedefleri olmalı. Maalesef bunlar özellikle son yıllarda hep unutuldu. Kısır ve dar çerçevede çekişmelerle,  görevde değilmiş gibi bol konuşmalarla  maalesef zaman harcanmaktadır. Halbuki seçilenlerin görevi konuşmak değil icraat ve görev yapmaktır,  gerek Hükümette gerek Meclis’te olsun..

Kur’lar ve enflasyona da değinmek isterim. Bu hafta dövizler yukarı doğru yükselmeye devam ediyor. Özellikle dolar’da.. Duraksaması temenni ediliyor ancak yükselişi durduracak uluslararası dış faktörlerdeki olumsuz etkilerin düzelmesine kesin gözle bakılamadığı cihetle ekonomik ve siyasi nedenler dolayısıyla bir süre daha bu oynaklıklar devam edebilir. Özellikle ABD’nin vize tutumu..ve son  ABD’de vergi konusu doları sarsmasına rağmen Türkiye’de dolar yükselmeye devam etti.  Merkez Bankasının faiz artırımı beklenmekte ise de bu gerçekleşemedi. Dolayısıyla alınan yan önlemlerin de – Türkiye’de yasal karşılıkların düşürülmesi, ihracat dövizlerinin geri ödemesinde 3.70 kur sabitlemesi bir miktar belli sektörlerin zararlarını karşılasa da- genel bir çare olmadı. Vize sorunu çözülürse düşüşe algı olabilir. Reel faizlerin düzenlenmesi kur artışlarını durdurmak için direk etkili önlem olabilir.

Kur artışları, enflasyonu da gerek Türkiye’de özellikle de KKTC’de etkilemektedir. Türkiye’de, gıda ve bazı mallarda maliyet analizi, daha ucuz ithal ve tanzim satışlarıyla et fiyatlarında olduğu gibi ve soğuk zincirle fireyi azaltma, hal yasası, üreticiden tüketiciye kısa yoldan ulaştırma önlemleri, Pazar yaygınlığı ile, fiyatlar düşürülmeye çalışılmaktadır. TCMB Başkanı’nın Ekim enflasyonu açıklaması, artışın ana gıda artışından olduğu yönündedir. Ve bu amaçla Gıda Komitesi’nin alacağı kararlarla önlenmesine gidileceği ifade edilmektedir.

KKTC’de maalesef hiçbir önlem alınmıyor. Sık Türkiye’ye seyahat ettiğimden  oradaki fiyatlarla buradaki fiyatları kıyaslayabiliyorum ve özellikle gıda, giyim, mobilya ve toplu taşımacılık, elektrik, su, iletişim ücretleri  ve doğal gaz dolayısıyla yakıt fiyatlarının fiyat seviyeleri yani halkın günlük kullanım tüketim mallarının fiyatlarının KKTC’deki fiyatlardan çok daha aşağı seviyelerde olduğunu da benim gibi çoğu halkımız bilmektedir. Yönetimlerce gerekli olan tedbirlerin alınması şart. DPÖ’yü zaman zaman eleştiriyoruz, ancak DPÖ de sonucu yayınlıyor. Ekim ayı enflasyonu düşündürücü oldu. Ancak önlem alma görevi Yönetimlerdedir.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar