Yüksel Çelebi’ye Kulak Verin... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Yüksel Çelebi’ye Kulak Verin…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Yüksel Çelebi’ye Kulak Verin…

Her sabah Havadis web tv’de bir belediye başkan adayını konuk ediyoruz.


Taraflı olmamak adına, konuştuklarımızı savunmak veya yorumlamak istemedik bugüne kadar.

Zaten Havadis, programı haberleştiriyor…

Ancak, dünkü konuğum Dikmen Belediye Başkanı Yüksel Çelebi’yle konuştuğumuz önemli bir konu var…

Lavinium Sitesi…

Yaklaşık 7 yıldır tek şeritli ve güvenliksiz bir yoldan evlerine ulaşıyor bu insanlar.

Tam 714 haneli bir site. Her hanede asgari 3 kişi kalsa, 2 binden fazla insan mağdur durumda.

Sadece bu site değil, etrafta başka siteler de var. Mağdur sayısı 4 bini buluyor.

Bölge sakinleri 2014’de eyleme gidince, zamanın Ulaştırma Bakanı Ahmet Kaşif  hemen “müjdeler” vermiş, ana yola giriş izni verileceğini açıklamıştı…

Sonra Bakan Kaşif, bölgede bir özel işletmeye giriş izni verirken, her nedense bu insanları unutuverdi. Sonra o yoldan hangi vicdanla geçti bilinmez…

Aynı “müjde”yi, 2017’de bir de Bakan Dürüst verdi. O daha da detaylandırdı. Karayolları Dairesi’nce başlatılan çalışmaların tamamlandığını, projenin bir hafta içinde (Mayıs 2017) ihale edileceğini söyledi.

At, atabildiğin kadar…

İşte dün Yüksel Çelebi’yle bu konuyu da konuştuk.

“Bakanlık izin versin, tek kuruş istemeden siteye giriş için kendi araçlarımla yolu açarım. Hem de 2-3 günde” diyor…

Ve ekliyor, sitenin önünde bugüne kadar tam 3 yaya, hayatını kaybetmiş.

Daha ne bekliyoruz..? Günah değil mi bu insanlara..?

Üstelik emsalleri de var. Trafiği etkilemeyecek şekilde bir çare bulunamaz mı..?

Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan. Binlerce kişiyi ilgilendiren bu soruna çözüm bulmak, oradaki vatandaşları rahatlatmak, hayır dualarını almak sizin elinizde…

 

Bozdur Bozdur Harca…

Gidişat hiç iyi değil. Memleketin gidişatından bahsediyorum. İnsanların bırakın yüzlerinin gülmesini, konuşmaya takatları kalmadı. Ekonomik zorluklara karşı çaresiz, kaderlerine razı olmuş durumdalar…

Niyetim bunları yazarak hükümeti veya bir başka makamı eleştirmek değil. Sonuçta bu yapı ile yapacak pek fazla birşeyimiz yok. Ama, ülkenin durum ahvali de bu…

Dünkü Havadis’te Eniz Orakçıoğlu’nun haberi vardı “Bu Parayla Siz Yaşayın!”diye…

Vatandaşın ay sonunu nasıl denk getirmeye çalıştığı ve nasıl yetersiz kaldığı anlatılıyor bu haberde. Üşenmemiş çarşı pazar dolaşıp, asgari ücretle geçinmeye çalışan bir ailenin gelir ve gider tablolarını ortaya çıkarmış. Dört kişilik bir ailenin asgari alışveriş ile cebinden çıkacak parayı hesaplamış. Ve sonuçta brüt 2bin 365 (net eline geçen 2bin 60 lira) lira olan asgari ücertlinin aylık ihtiyaçları için en az bin 512 lira harcaması gerekiyor. Elinde kalan para sadece 853 lira…

Bu harcamaların içinde telefon, elektrik, su, okul masrafları ve en önemlisi kira bedeli yok. Eğlence konusuna (sinema, tiyatro, dışarıda yemek, hele de arabası varsa akaryakıt parası) hiç girmeyeceğim. Böyle bir aile için tatil yapmak, hayalden de öte… 853 lira ile bunların hangisini yapabilirsiniz söyleyin bana…

Ve ne yazık ki bu şartlarda geçinmeye çalışan binlerce aile var. Bunlar yetmezmiş gibi dövizin artmasıyla birlikte hergün artan fiyatlar karşısında bir ay önce aldıklarınızdan daha azını alıyorsunuz. Peki bunlar karşısında yapabileceğimiz birşey var mı? Yok… Asgari ücreti artırsanız da, üç-beş gün sonra o artış da elinizden kayıp gidecek…

Bunları yazdım diye sanmayın bütün ülkenin durumu böyle. Sizin bir ayda günde 8-10 saat çalışarak aldığınız o parayı, bir gecede harcayan şanslı insanlarımız da var. Ama sıkın dişinizi, Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ yakında kişi başına düşecek olan yıllık gelirin 25 bin dolar olacağını müjdeledi. Bugünkü kurla, kelle başı yıllık 110 bin( ayda 9 bin) lira… Eh bu parayla da artık mis gibi geçinir, hatta çocuklarınızla tatile bile çıkabilirsiniz. Refah bir adım ötenizde, ha gayret, az kaldı…

Şaka bir yana, o para şu anda da 14 bin dolar olarak gösteriliyor.

Adalete bakar mısınız?

Yerin Kulağı Var

Haydi Görelim Bakalım:

Girne’nin Püsküllü bölgesinde bir üniversiteye ait arazide denize dolgu yapıldığı tesbit edildi. Herkesin tahmin ettiği bu üniversitenin bu ilk vukuatı değil. Şimdi yolsuzlukların, peşkeşlerin üzerine gideceğini söyleyen bir hükümetimiz var. İşte size fırsat, bu rezaleti durdurmaya gücünüz yetecek mi, yoksa geçmiş hükümetler gibi kulağınızın üstüne yatmayı mı tercih edeceksiniz. Bekliyoruz…

 

Sistemde İş Yok:

Ben anlamadım. Birisi öldüğünde, nüfus kaydının düşmesi için gerekli evraklar doldurulup, ilgili dairelere gönderiliyor. Bu bir mecburiyet. Bildirmezsen ölünü gömemezsin. Ölenin yakınları aynı şekilde Kaymakamlığa da bildirim yapmak zorunda. Tamam onlar ihmal etmiş olabilir. Ancak sistem kendisi bunu yapması gerekmez mi? Yani Belediye veya hastahane bu bildirimleri Kaymakamlıklara iletemez mi? YSK oturmuş, bir bir tereke incelemiş, 1413 kişiyi seçmen listelerinden çıkartmış. Olacak şey mi bu. Ya bunların adına genel seçimlerde oy kullanıldıysa..?

 

Jeneratör De Yok Herhalde:

Başhekim Bülent Dizdarlı, Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde bilgisayar sisteminin her gün 20 dakika çöktüğünü söylüyor ve bunu elektrik kesintilerine bağlıyor. Savaşta bile hastaneler koruma altına alınırken, hastanenin elektrik kesintilerinden korunmasını sağlayan bir önlem, mesela bir jeneratör yok mudur? Bu arada hastanenin internet sisteminin Bakanlığa bağlı olduğunu öğrendik geçtiğimiz günlerde. Bakanlığın sistemi çökünce, hastanenin de çöküyormuş. En can alıcı kurumlarımız bile ne kadar ilkel görüyor musunuz…

 

Akdağ’ın Gündemi Seçimler:

Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı ve Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Bakan Recep Akdağ Vakıflar İdaresinin düzenlediği iftar yemeği için KKTC’ye geldi. Ancak bu kez ziyaretinde, ağırlıklı olarak Türkiyeli’lerin yoğun olarak yaşadığı köyleri dolaştı ve akşam da, Selimiye meydanında yine Türkiyeli vatandaşların çoğunlukta olduğu iftar yemeğine katıldı. Belli ki bu ziyaretin esas gündemi, Türkiye’de 24 Haziran’da yapılacak seçimlerdi…

 

Onun neyi eksik :

Hiç kuşkusuz adaylarıyla en çok konuşulacak seçimler olacak önümüzdeki yerel seçimler. Hergün sürpriz bir ismin adaylığına tanık oluyoruz. UBP Onursal Başkan Eroğlu’nun kızı DP’den aday. Birçok yerde CTP’liler, partidaşları CTP’lilere, UBP’liler ise, partidaşlarıUBP’lilere karşı seçime giriyor. Ve en önemlisi ilk kez bu kadar çok bağımsız aday belediye başkanlığı için yarışacak. Galavaç muhtarı Ömer Meraklı’yı bilmeyenimiz yok. Oldukça başarılı bir muhtar. Sosyal medya hesabından Değirmenlik belediye başkanlığı için aday olmayı düşündüğünü yazıp, nabız yokladı. Vallahi bu kadar adaydan senin neyin eksin muhtar, ama yinede bize sorarsan vazgeç bu sevdadan. Taş olduğu yerde ağırdır…

 

İşi Gücü Şikayet:

Rum lider Anastasiadis ömrünü, sabah akşam Türkiye’yi şikayet etmekle geçiriyor anlaşılan. Nereye gitse, nerede konuşsa tek konusu Türkiye.  Bu kez de AB-Batı Avrupa zirvesi için gittiği Sofya’da yine “Türkiye’nin Kıbrıs sorunundaki meydan okumalarını” şikayet etti. Madem bu kadar şiakyetçisin, gel adam gibi bir anlaşma için Kıbrıslı Türklerin de bu ülkede azınlık değil, ortak olduğunu kabul et. İşte o zaman, Türkiye’nin “meydan okumaları” da son bulur…

Zirvedekiler

Levent Özadam: “KKTC tarihinde ilk kez siyasi partiler aday bulmakta bu denli zorlanmışlardır… Kimin eli kimin cebinde olduğu belli olmayan bir süreç yaşıyoruz! Bakıyorsunuz bir parti ada genelinde 5-6 aday gösterebiliyor sadece… Diğer yörelerde, yok bağımsız adayı, yok başka partinin adayını destekleyeceğini açıklıyor! Çünkü kendi gücüne güvenmiyor, çıkartacak aday bulamıyor… Sonra bakıyorsunuz bir parti adayını açıklıyor, hop yine kendi partilisi, ilçe başkanı, örgüt başkanı da bağımsız aday olduğunu açıklıyor! İnsanın kafası karışıyor doğrusu”…

Diptekiler

Aytaç Çaluda: Çalışma izinleri konusunda yolsuzluğa karıştığı iddiasıyla, dokunulmazlığının kaldırılması gündeme gelince, 2014’de CTP’nin de birilerine kıyak geçtiği iddiasını ortaya atıyor. Birincisi, kendi partisi iktidara gelince neden bunun hesabını sormamış? İkincisi, kanıtlarına güveniyorsa, o da tutsun yargı yolunu. Bu yaptığı “Siz de Kızılderilileri kestiniz” iddiasından başka bir şey değil. Yoksa, “onları sildiniz beni niye yargıya gönderirsiniz” olayı mı..?

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar