Yol haritası, TBMM’nin ortak müştereği olmalı... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mayıs 3, 2024
Köşe Yazarları

Yol haritası, TBMM’nin ortak müştereği olmalı…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Tarihin cilvesine bakın, bizim nesil, 42 yıl sonra bir 15 Temmuz’da yine darbe gördük…

Şartlar ne olursa olsun, demokrasi dışındaki güçlerin yönetime el koymasına, ‘demokratım’ diyen herkes karşı çıkmalıdır…


Ntekim 42 yıl öncekine de, bugünküne de bu temel mantıkla karşıyız…

Kim yaptı, niye yaptı, hedefi neydi, başarılı olması mümkün müydü, biliniyor muydu, bilinmiyor muydu, niye gereken önlemleri göremedik, daha fazla can kaybı olmadan bastırılamaz mıydı, bunları konuşa konuşa tükettik, daha da konuşacağız…

Yapılan kalkışma asla küçümsenemez, ‘bir kaç çılgının işiydi’ diye geçiştirilemez.  Verdiği ve vereceği zarar büyüktür. Bu noktadan sonra asıl konuşulması gereken, sonucudur. Çünkü ne isterse olsun, bir şekilde bastırılmıştır…

Şu kadar insan öldü, bu kadar insan hapse gitti, kurunun yanında yaş da yandı bunların hepsi acı verici. Ama Türkiye’yi içine soktuğu güvensiz ortam da en az darbenin kendisi kadar kokutucu…

Hem içte, hem dıştan bakınca tavana vuran istikrarsızlık…

Toplumun yeniden bir çok parçaya bölünmüş olması…

Alınacak muhtemel can acıtıcı tedbirler…

Dış politika…

Ve tabii ki ekonomi…

15 Temmuz’un sonuçlarını hem bizler, hem de göz göre göre gelişini seyreden Rumlar birlikte yaşamadık mı? Hatta hala daha yaşamıyor muyuz…

80 darbesinin sonuçlarını da yıllarca yaşamadı mı Türkiye…

Hem üstelik, bugünkü konjonktürde…Kim ne derse desin, Türkiye’nin doğusunda bir savaş yaşanmaktadır. Dünyayı kasıp kavuran terörün baş hedeflerinden biri de Türkiye’dir…

Şunu kabul edelim ki, herşeye rağmen, bir şekilde ekonomisini ayakta tutmaktaydı. Sermayenin kaçışı, turistin kaçışı, dış politik manevralarla düzeltilmeye çalışılmaktaydı. Evet, güven sorunu vardı ama, yine de stratejik ortaklıkları koruma çabası da vardı…

Peki ya şimdi ne olacak..?

Belki darbeyi yapanların ne murat ettiklerini tam olarak öğrenemeyeceğiz ama, ondan daha önemlisi var…

Böyle zaafiyetleri olan bir ülkeye ne para gelir, ne de turist. Dış ilişkilerde örneğin AB ile müzakerelerde, Kıbrıs’ta müzakerelerde, teröre karşı mücadelede şu aptalca darbenin etkisi olmayacak mı..?

İşte şimdi zaman, bu yıkımın etkileri, anayasal yolla, usuletle ve suhuletle nasıl bertaraf edilir, ona kafa yorma zamanıdır…

Evet hep birlikte karşı durduk ama, bunun sonrası istikrarı sağlamak, süratle normale dönmek ve yeni bir bölünmenin önüne geçmektir. Halkın devletine ve kendi insanına güvenini yeniden tesis etmektir.

Geçtiğimiz akşam sokaklarda sırf aldığı emri yerine getiren erlerin kellesini kesebilen kitlelerin varlığı korku vericidir. Kardeşin kardeşe kırdırıldığı dönemlere dönülmesine asla izin verilmemelidir. Her nereden gelirse gelsin, fanatizme, kitlesel hareketlerin cinnetlerine izin verilmemeli, onların da cezalandırıldığı tüm halk tarafından görülmelidir. Sokaklara dökülen insanlar evlerine dönmeli, asayiş sağlanmalıdır…

Meclis’te yaralan tüm partiler ve milletvekilleri darbe girişimini lanetleme, demokrasiye sarılma asgari müştereğinde buluşmuştur.

Bundan sonraki adımlar, bu ortak müşterek üzerine, gerçek anlamda demokrasiye sadık kalınarak, sükunetle ve toplumsal mutabakatla atılmalıdır. Öncelikli adım, yasama, yürütme ve yargı mekanizmasının sağlam ve yerinde olduğunu göstermektir.

Aksi, darbenin yarattığı yeni bir kaos olur ki, bu, Türkiye için en az darbenin başarılı olması kadar tehlikelidir…

YERİN KULAĞI VAR

YIKMAYA NİYETİ YOK: Karaoğlanoğlu’ndaki eski Zeyko Yağ Fabrikası’nın olduğu yerde devam eden ve 4. kata kadar izinlendirilmesine karşın kaçak kat çıktığı için Girne Belediyesi’nce mühürlenen Kaya Turistik Tesisleri’ne ait otel inşaatındaki çalışma, mahkeme huzurunda yapılan uzlaşma uyarınca ‘ruhsatlı’ bölümlerde devam edecekmiş. Bunun Türkçesi, “zaman ve para kaybetmeyelim, izinli bölümleri bitirelim, nasıl olmasa bir yolunu bulur, izinsiz kat sorununu da hallederizdir”. Eğer niyet bu olmasaydı, kaçak olan katlar yıkılır, inşaat öyle devam ederdi. Zaten kimse bu kaçak katların yıkılacağına inanmıyordu…

KİM EMİR VERDİ: Türkiye’deki darbe girişimi sırasında bizdeki bazı camilerden sela (cihada çağrı) okunması şaşkınlık yarattı. Bu emrin kim veya kimler tarafından verildiği bilinmezliğini korurken, gözler Din İşleri Dairesi’ne çevrildi. Darbeyle, uzaktan yakından alakası olmayan ülkemizde, böylesi bir olayın yaşanması kafalarda soru işareti yarattı. Binlerce turistin dolaştığı sokaklarda bir provokasyon olsaydı, hesabını kim verecekti? Bu bir hükümet kararı mıdır, değil midir. Eğer değilse, bunu yapan veya yapanlardan mutlaka bir izahat istenmeli…  

CAMİLERDEKİ BAĞIŞ KUTULARI: İdidaya göre, camilerimizdeki bağış kutularında toplanan paralar, hiçbir belge verilmeden ve imzasız olarak alınıyormuş. Teslim alınan bağış paralarının ne amaçla kullanıldığını soran imamlara ise, “Başkanlık için çay ve kahve alınıyor” cevabı verildiği iddia ediliyor. Demek ki Din İşleri Dairesinde, bayağı çay ve kahve içiliyormuş ki, verilen izaz ikram çay ve kahveye yetmiyor,  müminlerin gönlünden kopan paralar kullanılıyor.

SIRAYA GİRDİLER: Siz bakmayın kadın sığınma evinin kapatılmasına tepki gösteren bazı sivil toplum örgütlerine. Aslında, bazıları zil takmış oynuyorlar. Çünkü, AB’den alınacak yardımlar, hepsinin ağzını sulandırıyor. Şimdi verilen kavga, kadınlara yönelik yaldızlı açıklamalar, aslında bu paradan kimin faydalanacağı kavgasıdır…

TURİZM BAKANLIĞI DİKKAT: Türkiye’de kıyametin koptuğu gece ve sonrasında yurt dışına gidecek olanlar, ya da Türkiye’den gelecek olanlar büyük sorunlar yaşadılar. Hiç birinin kendi sorunu değildi. Bir kısmı bağlantılı uçuşlarını kaçırdılar, bir kısmı zaten korktuğu için havaalanına gitmedi. Ancak görüyoruz ki, bu insanların kayıplarını üstlenmek niyetinde olmayan turizm acentaları var. Bazıları telefonlara bile çıkmıyor. Ortada büyük bir zarar var. Bakanlık, bu duruma el koymalı, gerekirse şikayet hattı açmalı, seyahat sigortaları da olan bu insanların zararları tazmin edilmeli…

SON KURAKLIK TAZMİNATI OLMALI: Tarım Bakanı Nazım Çavuşoğlu, kuraklık tazminatı için Türkiye’den ek kaynak isteneceğini söylüyor. Bu iklimin her yıl artan bir şekilde kuraklaşacağı, susuz tarımın sonunun geldiği belli. Diğer taraftan, ekonomik anlamda daha değerli ürünleri üretebilecek su adada. Bence bu yıl kuraklık tazminatı son kez verilmeli ve bu defter kapanmalı.  Eğer Mesarya’nın tamamı hala daha verimsiz arpa üretimi için ayrılacak, devlet de buna para ödemeye devam edecekse, bu su niye geldi o zaman? Bunun için tarımsal planlamanın yapılması gerekirdi tabii. Var mı öyle bir hazırlık, görünürde yok..!

ZİRVEDEKİLER: Eşref Çetinel:  “Mesela halk, ‘yaşasın demokrasi, yaşasın özgürlük, yaşasın Türkiye’ falan diyerek sloganlar atacaklarına, ‘Allah’u ekber’ diye tekbir getiriyor, ezanlar ayetler okuyor, ve iddiaya göre, Allah sesleri ile Mehmed’in kafasını kesiyordu. Zaten İşid de farklı davranmıyor…Pekala ama Türk insanının geldiği yer midir burası!..”.

DİPTEKİLER: Darbenin İğrençliği: Darbe girişimi, maksadı ne olursa olsun iğrençtir zaten. Kanlıdır bir kere. Nitekim günahsız yüzlerce insanı öldürdüler, başkalarının öldürülmelerine neden oldular. Kaos oldu, sözde ‘inandıkları’ ülkelerine, boylarından büyük, belki de on yıllarca telafi edilmeyecek zarar verdiler. Bir başka rezalet de, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’a sığınma girişimleri oldu. Kimse bunların yaptığında iyi niyet, vatanseverlik, milliyetçilik arayamaz…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar