“Yoktur” Demek Yetmez, Soruşturma Başlatılmalıdır... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

“Yoktur” Demek Yetmez, Soruşturma Başlatılmalıdır…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Cübbelinin adamlarının KKTC’deki camilerde örgütlenmesi ile ilgili iddialara yanıt, Cumhurbaşkanı’ndan geldi.

Kendisi Vakıflar İdaresi’ne sormuş, “Böyle bir şeyin aslı astarı yoktur” yanıtı almış.


Yerterli değil.

Havadis, sansasyonel haberler yapan bir gazete asla olmamıştır.

Gerçek dışı, algı yaratma amaçlı yayın yapmaz.

Aldığı haberin doğruluğunu teyid etmeden yayına vermez.

Yani sorumluluk sahibidir, oto kontrolunu yapar.

Bertuğ Topal’ın haberinde, bu cemaatten 35 kişinin KKTC’de Din İşleri Dairesi onayıyla icraat yaptıkları var.

Şimdi “yoktur” demek, kimseyi tatmin etmez. Toplum düzenini korumaya da yetmez.

Üstelik, KKTC deyip, kısaca geçtiğimiz devletin sonundaki “cumhuriyet”in dayandığı temelleri hedef alan bir örgütlenme iddiası vardır orta yerde.

Din İşleri Dairesi’nin yaptığı açıklamada sadece, gelenlerin bu cemaatle ilgileri olmadığı söylenmektedir.

Bu isimlerin kim olduklarının, bu cemaate yakınlıkları olup olmadığının ortaya çıkması ancak devletin yapacağı, objektif bir soruşturmayla mümkün olabilir. “Kendileri öyle ifade ettiler” diye bir açıklama asla kabul edilemez.

Üstelik de bu açıklamayı yapan kişi, arkadaşına yardım toplamak için camilere yazı gönderen, Daire’ye bağlı imamları, kendi seçim propagandasında kullanan kişidir.  Bunları bir bir ortaya serdiği için de Havadis gazetesini “yalan haber yapmakla” suçlamaya yeltenmektedir.

Bizim derdimiz, laik, Atatürkçü, demokratik devleti korumaktır. Kimseyle de durduk yerde uğraşmayız.

O nedenle, Din İşleri Dairesi’nden gelen bir açıklamanın hiç bir hükmü yoktur.

Devletin ilgili organları, hatta Anayasal kurumları bu soruşturmayı kendiliklerinden başlatmalıdırlar.

Konu ciddidir.

Ve konu “din düşmanlığı” falan da değildir.

Hurafelere, safsatalara dayalı bir tarikat örgütlenmesi tehdidinden bahsediliyor.

Görmezden gelmek, Atatürk’ün nutukda söylediği gibi, “gaflet ve dalalet” olacak, geleceğimizi karartacaktır.

RAKAMA BAKIN

Tam 257 tane polis memuru, asli görevleri yerine, kitabet görevi yapıyormuş.

Dün Başbakan açıkladı.

Cesur davranacaklarını, bu verimsizlik ve masrafa son vereceklerini de ekledi. Sürekli olarak polis eksikliğinden söz edilirken, asayiş sorunu tavana vurmuşken, ortaya çıkan bu rakam, durumun ne kadar çarpık olduğunu, devletin ne kadar verimsiz, plansız, hesapsız yönetildiğini gösterdi.

İki gün önceki yazımda yakındığım konuydu. Ama polisin bu durumunu aklımıza getirmemiştik.

Ne büyük zaafiyet, ne büyük düzensizlik.

Başbakan, devlette mebzul miktarda insanın bu işleri yapacak durumda olduğunu, halihazırda da verimsiz bir şekilde çalıştıklarını izah etti. Kibarca, “KTHY’den, ETİ’den gelenler var “dedi. Arka kapıdan doldurulan ve kalifiye olmayanlardan bahsetmedi bile…

Bu ayrıcalıkla bugüne kadar bir güvenlik örgütü nasıl yönetilmiş?

O da, arazide çalışan polislerimizin yaptıkları işin ve çalıştıkları kurumun sorumluluğunu, yönetenlerden daha fazla taşıdıklarından olsa gerek.

257 kişi kitabet görevi yaparken, onlar gıkları çıkmadan, en ağır şekilde çalıştıkları için her biri birer madalyayı hak ediyorlar…

 

YERİN KULAĞI VAR

AKINCI’DAN SAĞDUYU ÇAĞRISI:

Kendisine de saldırı girişiminde bulunulan Cumhurbaşkanı Akıncı 22 Ocak olaylarıyla ilgili olarak, “Biz aşağıda yemin töreni yapıyoruz birileri yukarıda bayrak sallıyor… O bina nedir, düşman binası mı da bayrak sallanıyor? Bizim Meclisimizin önünde bayrak yok mu? Kabul edemeyiz böyle şeyleri” değerlendirmesinde bulunarak, “ayrılıkları körükleyici, yangına benzin dökerek gitmek yerine daha akılcı, serin kanlı birbirimizi ötekileştirmeden birbirimize saygı duymalıyız” çağrısında bulundu…

DOSYALAR DÖNEMİ:

Aslında pek de alışık olmadığımız bir süreç başladı. Adı da yolsuzluk dosyaları dönemi. UBP, CTP, DP ve hatta diğerleri. Bu güne kadar polise ve mahkemelere aktarılmayan iddialar, bu dönemde açılıyor. Sonuç çıkar, çıkmaz şimdiden birşey söyleme şansımız yok. Ama eğer tüm partiler için iddialar gerçek anlamda araştırlacaksa, insan gelecek için umutlanabilir…

 TEK BİR YERDEN DÜĞMEYE BASILMIŞ GİBİ:

Yorumlar, eleştiriler, kıyamet… Mesele, hane halkı ödeneği. Parti Başkanlarının olduğu bakanlıklara 500’er bin lira… Ama ne para ne para. E eskiden de vardı be kardeşim. Koalisyon ortağı partilerin başkanlarında… Biri başbakan, diğer yardımcısıydı eskiden. Üstelik de örtülü falan değil. Hesapları açık. Başbakan dolaylı olarak söyledi, spor kulüplerinin rakı gecelerinde dağıtılıyordu. Elini öpene elektrik, su faturası ödeniyordu. Şimdi Başbakan da yardımcısı da asla harcamak istemediklerini söylüyorlar. Ayrıca Başbakan, gerekir de harcanırsa, dökümünü basın toplantısıyla açıklayacağını da taahhüt ediyor. Anlaşılan, bu hükümet, onca işinin arasında, yalan haberlerle uğraşmaya da çok vakit ayıracak. Ne yazık…

 KENDİ DE İNANMADI:

Kimine göre 300, bazılarına göre 5-6 yüz bin, hatta eski Başbakanlardan İrsen Küçük’ün deyimiyle “kalabalık bir nüfusumuz” olabilir. Yıllardır gerçek nüfusumuzu bilmeden yaşadık. Yapılan proje ve planlamaların hangi nüfus kriterine göre yapıldığını ne biz, ne de siyasiler bildi. Başbakan Erhürman dünkü basın toplantısında tahmini bir nüfus verdi. Erhürman kendisini tatmin etmese de, DPÖ’nün 2017 nüfus projeksiyonu rakamlarına göre nüfusun 351.965 olduğunun tahmin edildiğini açıkladı.  Merak ediyorum, gerçek sayım yapıldığında bu projeksiyona ne kadar uyacak.

ZAM YAĞMURU:

Sürpriz mi oldu hayır. Bekliyor muyduk, evet bekliyorduk. Ama yine de vatandaşa koyuyor. Yapılan zamlardan bahsediyorum. Geçmiş hükümetin seçimler gerekçesiyle ertelediği harç zamları bu hükümete kısmet oldu. Aslında her yeni yılla birlikte harçlara yapılan zamları biliyoruz ama dedim ya, asgari ücretin tesbit edilmediği, dövizin üçtuğu bir dönemde yapılan zamların vatandaşın cebini yakacağı da bir gerçek…

 İSTENİRSE OLUYORMUŞ:

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı, 5 bin ton üzerindeki kamyonların, Girne  Lefkoşa anayolunun Girne girişi (altüst geçit) ile St. Hilarion arasındaki bölümünü kullanımını yasakladı. Demek ki neymiş eğer istenirse bazı şeyler yapılabiliyormuş. Geçmişte bir bakan hatırlıyorum, Girne için böyle bir karar almış, bir kaç gün sonra da şirketlerden gelen baskıyla iptal etmişti. Önemli olan niyettir, cesarettir…

 

ZİRVEDEKİLER

Sibel Siber: “Demokratik Hukuk Devleti’nde şeffaflık ve hesap verilebilirlik esastır. Devlet için harcanan her kuruşun denetime açık olması gerekir. Devlet bütçesindeki bir ödeneğin hangi maksatla nereye harcandığını, harcamayı yapan siyasi dışında kimsenin bilmemesi hem şaibe yaratır hem de demokratik hukuk devleti kurallarıyla bağdaşmaz. Bu yasama döneminde ‘örtülü ödenek’ diye adlandırdığımız bu tarz ödeneğin çağdaş hukuk devleti kurallarına göre yeniden düzenleneceğini ümit etmekteyim. (3 Ekim 2016)…”

DİPTEKİLER

Kimi Rahatsız Etti: Birileri belli ki rahatsız olmuş ki, yıllardır “Kumarcılar Hanı” olarak bilinen hanın adını değiştirmek için düğmeye basmış. Neymiş efendim “kumarcılar” ismi hoş olmamış. Bizimkiler de hemen gereğini yapmak için kolları sıvamış. Mülk özel şahsa, Aziz Kent’e ait. Vakıflar idaresi kraldan çok kralcı kesilmiş. Oysa Vakıfların mallarında işletilen kumarhaneler var.  Bence handan önce, oralardan başlasınlar…

Foto Gündem 

foto gündem
Bu bina, Beliğ Paşa’da… Üstünde “tehlikeli bina girilmez” yazıyor. İçine girilmesine gerek yok, dıştan da tehlike yaratıyor. Ha yıkıldı ha yıkılacak. Şahane bir konak. Restore etmenin bir yolu yok mudur?
Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar