Geçen hafta Kıbrıs siyasi sorunu yönünden Güney’den Kuzey’e “ilginç” denilebilecek bir ziyaret gerçekleşti. Ziyaretin sahibi eski Rum müzakerecilerinden de hatırladığımız Akel’in de desteklediği aday olan Mavroyannis’di
Kendisini eski Başbakanlarımızdan Ferdi Sabit Soyer’le birlikte bir grup CTP partisine mensup siyasiler karşıladı. Birlikte hem Maraş’ı hem Mağusa surlar içini gözlemleyerek Dipkarpaz’a kadar gidildi..
Mavroyannis’in Maraş ziyareti burada verdiği’ beyanatı çok çarpıcıydı. İlk kez bir Rum siyasi parti lideri “Maraş’ı çözümün odağına koyuyor” ve medya haberlerinden aktardığımcaşöyle diyordu:
“HER şey ya burada başlayacak ya burada sonlanacak.”
Yani çözümden söz ediyor ve bizim de 1974’den beridir kapalı tutarken “nihai çözümde koz olarak kullanılacaktır” dediğimize ve Annan planına da bu haliyle girmiş olmasına uygunluğunca, Maraş’ın Rum tarafı için ne kadar önemli olduğunun bir kez daha altını çiziyordu..
Mavroyannis yine haberlerden öğrendiğimizce “Mağusa ve Maraş’ın Kıbrıs sorununun çözümünde temel taşı olduğunu” vurgularken, bir adım daha ileri çıkarak “her şey buradan (Maraş) başlamalı çünkü aksi halde her şey burada sonlanacak”
***
MAVROYANNİS’in bu beyanatı yanı sıra “nasıl bir çözüm” sorusuna verdiği cevap da elan bizim kesimden hatırı sayılır destekçilerinin bulunduğu “iki bölgeli iki devletli, siyasi eşitliğe dayalı bir federal sistem çatısı altında bir çözüm” olarak ifadesini buluyordu.. Tabi ki Maraş’ın iadesi şartında..
KALDI Kİ rahmetlik Ecevit de Maraş’ı nihai çözümün bir kozu olarak işgal etmişti. Kısaca Maraş başından beridir çözümün mihenginde bir pazarlık konusu olagelmiştir.. Bu siyasi konumu nedeniyle de Maraş ne Rumun oldu ne de Türkün.. Sn. Tatar da zaten bir mahallesi ile sahilleri açıverdi.. Dolayısı ile şimdi de bizim cevap vermemiz gerekir. Şöyle ki:
***
MARAŞ’I İADE ETMEYE HAZIR MIYIZ? Çünkü söz konusu mahallesini açtık ama büyük bölümü kapalı.. Artı açılan bölgedeki ev dükkân ve işyerlerinde her hangi bir tasarrufa da gidilmedi! Kısaca Maraş, insanların üstelik girişte para vererek gezmeleri ve görmelerine açık kablet tarihi muzdarip bir dinazor misali seyirlik hale getirilmiş, Sn. Tatar’a göre de para basıyor! Ki dünyada bir savaş sonrasında bir kentin mahallesini böylesi seyirliğe açan tek ülke olmadı!
ÖTE YANDAN ayrıca Evkaf malı olduğunu dolayısı ile Maraş’ın bu nedenle zaten “bizim” olduğunu iddia ediyoruz! Ve Mavroyannis’in tam aksine günü geldiğinde bırakın çözümün kozu olarak kullanmayı, “bizimdir” diyerek üzerine yatmak istiyoruz da bu iş o kadar kolay olmayacak. EN İYİSİ Mavroyannis’e da kulak verilmeli en azından nihai çözüm söz konusu olduğunda “Maraş’ın ne olması gerektiği konusunda” bir yerlere not düşülmelidir… Peki nasıl çözüm:
AKEL’in Mavroyannis’inin de kabul etmesi gerekir. Nasıl çözüm olursa olsun “Kuzey’deki devletin egemen eşitliği kabul edilmezse ne federasyon olur ne çözüm! Kaldı ki artık Kuzey TC’nin de stratejik yönden bölgedeki karakoludur.EĞER (zaten Güney askeri üslerle tıka basa doldurulmuştur) TC’nin askeri üsse sahip olması istemiyorsa, Yunanistan Ege denizini askersizleştirir ve Akdeniz’de sondaj çalışmalarına karşılıklı anlayış içinde yaklaşırsa, adada üsler kapatılırken “askersizleştirmeler” de söz konusu olabilir..
***
KISACA TAKILDIĞIM: Et fiyatlarının, domatesin patatesin, sütün hellimin pahalanmasını anlarım çünkü makul izahları ile sorunları vardır..
PEKİ bir haftanın içinde örneğin en küçüğünden bir çamaşır makinesi 4-5 bin TL’ye satılırken 8-9 bin liraya fırlarsa…
VE bu yüzde yüzlük artışı “serbest piyasa ekonomisinin” lafsına da içine de tükürerek iki ünlü firmanın satıcıları ayni anda gerçekleitirirse…
Çatlar mısınız yoksa patlar mısınız? Ölür müsünüz yoksa öldürür müsünüz?
YAHU ne oluyoruz? Nedir bu başı bozukluk? Yani pahalılık zam üstüne zam oturtmak da mı modadır!
