“YOK”LAR ÜLKESİNDE HADSİZ BİR YAZI… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

“YOK”LAR ÜLKESİNDE HADSİZ BİR YAZI…

Mehmet MoreketMehmet Moreket

Külliyeye karşı çıkanları “hadsiz, saldırgan” ve “zehirli dil” olarak adlandırdı ya Ersin Tatar, ona bu külliyeyi yaptırmama kararlılığında olanlar adına, bir hadsizlik daha yapayım…

Bak Sayın Tatar, bak da belki söylediklerinden hicap duyarsın. Ülkenin acil ihtiyaçları ortada dururken 586 milyona külliye diye tutturduğuna üzülürsün…


Pandemi hastanesi…

İçinde coronalı hastalar var. Bir kısmı yoğun bakımda.

Övüne övüne bitiremediğiniz hastanenin gaz parasını ödeyememiş senin partinin başında olduğu hükümet.

Şu soğuklarda o hasta insanlar, buz kesmiş. Kaç saat sürdüğü, sorunun nasıl çözüldüğü önemli değil. Bu rezalet yaşanmış mı yaşanmamış mı?

 

Gezip yürüyüp “para yok” diyenler değil, yarım milyarlık lüks harcama isteyen değil, bunu eleştiren hadsiz öyle mi?

 

Vaka sayısı bini geçmiş, ilave test merkezleri açılamıyor. Olanlarda kuyruklar yola taşmış, insanlar yağmurun altında sıra beklemişler… Ne? E para yok!…

 

Turizm derken ağızları dolanlar, Kıbrıs’ın kuzeyinde en çok tanıtılması gereken Girne kalesini karanlığa mahkum etmiş. Antik limanı da. Artık aydınlatma sistemi mi bozuk, lambalar mı bozuk, yoksa elektrik tasarrufu mu bilinmez, ama karanlıkta. Zaten sayısı birkaç tane olan aydınlatmalı ilçeler arası yollar? Ana caddeler? Onlar da karanlık… Hem de aylardır. Sorsan, “para yok!”…

 

AKSA’nın alacağını ödeyemiyorsun, her gün güneye euro euro borçlanıyorsun, olmayan parayla. Nasıl ödeneceği belli değil.

 

Sivil Havacılığa afferim poh poh yeni eleman almışlar, aldıklarını da Ankara’ya kursa göndermişler, harcırah vermemişler çocuklara, harcırah. Sefil perişan unutmuşlar Ankara’da. E, para yok! Göndermeseydin…

 

Sigortalar iflasta değil mi? Geliri giderini döndüremiyor. Onca sene çalışmış, emekli olmuş insanların maaşlarını ödeyemez durumda. Ha bire borçlanıyor, kimin kesesinden? Kendi zorunlu giderini ödeyemeyen banka kredisini nasıl ödeyecek? Haçana bir borçlanacak?

 

Bütçe sene başından açık, sene sonunu nasıl getireceği meçhul, gelir artıracak hiçbir projeleri yok, ama borçlanmayı sürdürecekler… Bak ne diyor Sucuoğlu, “ek bütçeye gerek var”…

 

Ya hayat pahalılığı? Seçim var diye tıkları çıkmıyor. Ama içeriden gelen bilgiler, tamamını veremeyecekleri yönünde. Ya öteleyecekler ya taksit taksit…

 

Vatandaşı zamlardan korusun diye oluşturulan Fiyat İstikrar Fonu’nun içi boşaltılmış, akaryakıt zamları otomatik vatandaşa yansıyor… Bir de para bulsunlar diye yine vatandaşın üç kuruş muafiyetini sıfırlıyor. Sebep, “para yok”…

 

Günü idare edemezken, kalkınmadan, iyileştiremeden bahsetmiyorum bile. Hani yeni okullar, yeni hastaneler falan… Gençlere yeni istihdam alanları açacaklarmış, neyle? Formül yok, para yok.

 

Ama lüks külliye ihtiyaç, zaruret öyle mi?

 

Fakru zaruret içindeki insanların gözünün içine baka baka yarım milyarlık lüks harcamayı savunmaya devam et.

 

O halde ben hadsizim, zehir saçmaya devam edeceğim, beğenirsen…

 

 

 

YERİN KULAĞI VAR

 

EMEKÇİNİN DURUMU DEĞİL, SEÇİMDİR SEÇİM:

“7 bin lira asgari ücreti destekliyoruz”… Aynı Sucuoğlu değil miydi daha geçen gün “Bu asgari ücret aceleye geldi” diyen? Vizyon, planlama, kamu yararı…Geçin canım, şimdi konu parti yararı… Galiba bir avantaj-dezavantaj muhasebesiyle, işçinin yanında görünmenin kendisi için daha iyi olacağına karar verdi ve birden bire 7 bin liraya onay verdi…

 

İNANDIRICI DEĞİLSİNİZ:

DP Genel Başkanı Ataoğlu: “öncelikle hayat pahalılığı nedeniyle evlerde meydana gelen yangının söndürmemiz şart”. İyi de 3 yıldır bütün hükümetlerde iktidar ortağı siz değil miydiniz? Evlerdeki yangını söndürmek için ne yaptınız? Esnafı mı desteklediniz, döviz karşısında vatandaşı mı korudunuz, piyasayı mı ucuzlattınız da şimdi çıkmış pahalılıktan şikayet ediyorsunuz. Bunların farkına varmak için ille de seçim mi olması gerekir. Niyetiniz olsa, hükümette iken yapardınız…

 

HER ŞEY MÜSTEHAK:

3 yıldır topluma her şeyi yaşatanları hala daha baş tacı yapıp alkışlarsak, Ömer Hayyam’ın dediği durumdayız demektir; “Celladına aşık olmuşsa bir millet, ister ezan, ister çan dinlet. İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet, müstehaktır ona her türlü zillet”… Bir de “Stockholm sendromu” var ki, cuk oturuyor.

 

ONUN, “İTİBAR” GİBİ BİR DERDİ YOK:

Tatar’ın “Başımıza yıkılacak” dediği bina, dün yaşanan 6.4 şiddetindeki depremde hangi bir zarara uğramadı. Telefonda konuştuğu Rum lider de benzer bir “sarayda” yaşıyor ama, belli ki onun “çalışanlarının can güvenliği” gibi bir tasası, “itibar” gibi bir derdi yok. Aslında o da biliyor ama ne yapsın, emir büyük yerden gelmiş…

 

BİR YILDA YÜZDE 20 AZALDI:

Ocak 2020’de Sosyal Sigortalara kayıtlı özel sektör çalışanlarının sayısı 106 bin 499 kişi iken, bu sayı Ocak 2021’de 82 bin 103’e, Kasım 2021’de ise yaklaşık 20 bin kişi azalarak 75 bin 866 düştü. Bu da gösteriyor ki, hayatın anormal pahalılaşması çalışmak için gelen işçilerin geri dönmelerine neden olmuş. Bir diğer sebep de, kayıt dışılığın artması, yani kaçak işçi. Sonuç, Sosyal Sigorta, emeklisini ödeyemiyor. “Çözüm ne”, tabii ki kaçağa son vermek, kayıtlının da adam gibi ücret almasını sağlamak. Borçlanarak nereye kadar?

 

CRANS MONTANA’DA SUÇ:

Anastasiadis’in bir ara danışmanlığını da yapan yazar Makarios Drusiotis, iki devlet fikrini Türk tarafının aklına sokanın Rum lider olduğunu yazdı. Crans Montana’da bunu önermiş, reddedilince gevşek federasyona geçmiş. Yazar, Erdoğan’la planlanan görüşme yerine gizlice Mısır lideri Sisi’yle görüşüp, doğal gaz, boru hattının peşine takıldığını belirtiyor. Defalarca yazmıştık, çözüm aleyhine suç işledi, Akdeniz’de tek başına aktör olmaya kalktı. Drusiotis daha da kötüsünü söylüyor; “Ekonomik çıkarları ve Kıbrıs sorununun çözülmesini istemeyen yabancı ülkelere bağımlılıkları da var”… Yani tamamen “duygusal”…

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar