Yiğitler çıktı meydane, birbirinden merdane... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Yiğitler çıktı meydane, birbirinden merdane…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Partiler, adaylarını belirleyip artık sokağa çıkmaya başladılar. Sekiz parti, 400 aday ile seçmenin karşısına çıkıp, onların oylarını almak için ter dökecekler. Adaylık seçimlerinde, geçmiş yıllarda olduğu gibi yine sırasını beğenmeyenden tutun da, istediği olmadığı için partisinden istifa edenleri gördük. Belki birkaç gün daha partilerdeki bu deprem sürecek ve sonunda herşey yerli yerine oturacak, yollarına devam edecekler…

Partilerin adaylarının son onay makamı Yüksek Seçim Kurulu olacak. YSK adalık başvurularını 1 Aralıkta kabul edecek ve birgün sonra da adayları geçici olarak ilan edecek…YSK’daki değerlendirmenin ardından 10 Aralık’ta kesinleşecek ve, 11 Aralık’ta da kesinleşen adaylar ilan edilecek…


Geçmişte oldu mu hatırlamıyorum ama, sadece YDP, son gün bir kazaya uğramamak adına, YSK tarafından veto yiyebilecek adayların yerine koyacağı yedek adayları da tesbit etti…

Ve bu yıl geçmiş yıllara oranla adaylar, seçmene en kolay ulaşılabildikleri sosyal medyayı fazlaca kullanmaya başladılar…

Ve seçimlerin vazgeçilmezi parti saloganları da hemen hemen netleşti. Seçimlerde de ayn sloganı kullanırlar mı bilemem ama, bakın hangi parti hangi sloganla yola çıkıyor…

Ulusal Birlik Partisi (UBP): Binlerce Yürek, Tek Yürek…

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP):  Bu Sistem Değişecek…

Halkın Partisi (HP): Birlikte Başarabiliriz…

Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP): Güçlü, Temiz, Özgür…

Demokrata Parti (DP): En İyisini Halk Bilir…

Yeniden Doğuş Partisi (YDP): Vatanım Kıbrıs…

Toplumcu Kurtuluş Partisi ve Yeni Güçler (TKPYG): Değişim ve Kurtuluş…

Milliyeteçi Demokrasi Partisi (MDP): ???…

Bundan sonra artık söz seçmende. Tek yürek mi olacaklar yoksa sitemi mi değiştirecekler bilemem ama, isterlerse birlikte başarabileceğimizi en iyi bu halk bilir. Güçlü, temiz ve özgür bir ülkede yaşamak, vatanım Kıbrıs mı demek istiyorsun. Karar senin, değişim kurtuluşun olabilir…


 

DEĞİŞTİRMEK BİZİM ELİMİZDE…

“Sandığa gitmeme gerek yok, nasıl olmasa yine aynı isimler kazanacaklar”…

“Benim vereceğim bir oyun ne kıymeti var ki?”…

“Hiçbir partiye inanmıyor ve güvenmiyorum, hepsi aynı, onun için sandığa gitmeyeceğim”…

Aslında bunlar hep bahane. Seçimi boykot etmek için uydurulmuş tatlı yalanlar…

Ondan sonra da oturup, “bunlarla bu memleket düzelmez” diye ahkam kesmeye, eleştirmeye bayılırız. Halbuki seçim dönemi, şikayet edilenleri saf dışı etmek, yapabileceğine inanılanı yukarı taşımak için bize verilen bir fırsat. Eğer sen bu fırsatı iyi değerlendirmez, “nasıl olmasa değişen birşey olmayacak” deyip sandığa gitmezsen, o zaman çıkıp da şikayet etmeyeceksin…

Bunları niye mi yazdım. Son günlerde bazı partilerin ve STÖ’lerinin seçimlerin boykot edilmesi çağrıları var.

Beğendiğiniz bir partiye veya beğendiğiniz farklı partilerdeki adaylara oyunuzu verebilirsiniz. Şu veya bu nedenle sandığa gitmemek günün sonunda, hiç istemediğiniz bir partinin oylarına katkı yapacaktır…

İnsan niye oy kullanmak istemez ben anlamıyorum? 400 aday arsında size, fikirlerinize hitap eden hiç mi birisi yok? “Benim bir oyum neyi değiştirecek” demeyin. Bu baheneler, sadece sorumluluktan kaçmaktır. Tek bir oyun bile neleri değişitirdiğini çok gördük…

O nedenle oy vermeyerek, sorumluluktan kaçamazsınız, aksine çıkacak sonucun direkt sorumlusu olursunuz…


YERİN KULAĞI VAR

TOSUNOĞLU’NU TAHMİN ETMİŞTİM:

Adı ta başından DP ile özdeşleşen ve Serdar Denktaş’a yakınlığıyla bilinen Hasan Tosunoğlu, aday sıralamasında tabandan beklediği desteği alamadı ve gerilere düştü. Dün de adaylıktan çekildi. Ben şaşırmadım. Hatta sıralama çıktığı gün de “Tosunoğlu çekilir” demiştim. Çekilme nedenini, Küçük Kaymaklı’ya zaman ayırma olarak açıkladı. Bu bana pek inandırıcı gelmedi doğrusu. Kararı kendisi için hayırlı olabilir, ancak DP’yi epeyce zora sokacak bir gelişme…

 

ERKEN SEÇİM BUNUN İÇİN MİYDİ:

UBP bütçeyi geçirmeme kararını almış. Ersin Tatar, bütçe görüşmelerinin seçim sonrasına kalacağını açıklamış ve “çok zaman almayacak” diye de güvence veriyor. Oysa, seçilecek olsalar da olmasalar da bütçeyi yapmak görevleriydi. Ana muhalefet “çalışır, yetiştiririz” dediği halde yapmadıları. Şimdi, UBP seçimin erkene alınmasını bunun için mi istedi diye düşünüyor insan…

 

AMAN TOPLANMASINLAR:

“Zaten seçime dönük popülist yasalar geçirecekler, Meclis’i toplamasınlar daha iyi” demiştik ya, baktık, üst üste iki oturum hükümet katılmadığı için yapılmadı. Daha önce Anayasa Mahkemesi’ne gideceği kesin olan geçiciler yasasını geçirdiler, şimdi de polise erken emekliliği geçireceklerdi. Aman aman toplanmamaya devam. CTP de şikayet etmesin, toplanmadığı daha hayırlı…

 

ERKEN BİR ÇIKIŞ:

UBP ve CTP dışındaki partilerin, koalisyonun küçük ortağı olma hedefleri olduğundan bahsetmiştik. Dün Havadis’te yayınlanan röportajında Kudret Özersay bunu reddetti. Sadece “kilit parti” rolünü reddetmedi, tek başına iktidara gelememeleri durumunda, koalisyona girme düşünceleri olmadığını söyledi. Bu çıkışı daha önce de yapmıştı, seçim zamanı yumuşatır diye düşünmüştük. Baktık ki kararlı. Madem ki bu rejimde koalisyon olasılığı da var, bir partinin bunu baştan reddetmesi ne kadar doğru olur, bilemedim…

 

AZ KALDI:

Partilerin, seçime katılacak adaylarını belirlemelerinin ardından, listedeki sırasını beğenmeyen veya aday adaylığını kazanamayıp partisine küsenler, hatta istifalarla başları çok ağrıdı. Son gün DP’de yaşanan sürpriz istifa da, bunun somut örneği. Bu tehlike tüm partiler için geçerli. Neyse ki yasaya göre tüm partiler adaylarını bugün tamamlamak zorunda. Cuma gün adaylarını YSK’ya teslim edecekler. Son bir iki günde başka istifalar olur mu bilemyiz ama, Cuma günü partiler bu istifa korkusundan kurtulacaklar…

 

HOŞ DEĞİL:

Bir gazetemizde yer alan, “milletvekilinin evlilik dışı çocuk skandalı” haberi bence bu seçimlerin hayli tartışmalı ve gergin geçeceğinin bir işareti. Öncelikle söylemekte yarar var, birilerinin özel hayatını deşifre ederek, bundan siyasi çıkar sağlanmaz. Tam aksine o kişiyi mağdur yaparsınız, kendinizi de istenmeyen adam… Bu tür haberlerin yayınlanması bir kere etik değil. Belden aşağı vurmak kolay.  Keşke daha derinlikli eleştiriler yapabilsek, özel hayat yerine, siyasi yanlışlarını eleştirsek…

 

 


ZİRVEDEKİLER

Nazım Beratlı: Dr. Beratlı Kıbrıs Postası’ndaki yazısında, Şükran Günü’nü anlatmış. Amerika’ya giden aşırı dinci İngilizler, uyum sağlayamayıp aç kalmışlar, Kızılderililer onlara hindiyle patatesi ve hayatta kalmayı öğretmişler. Ama şükran Kızılderililere değil, Tanrı’ya… Nazım Beratlı şu sıralar bizde de başlayan Şükran Günü çılgınlığına kızmış, 17. yüzyılda bu olay olurken, Osmanlı’nın ne kadar gelişmiş olduğunu rakamlarla ortaya koymuş ve diyor ki; “Kimliksizliğin, yobazlığın, yozluğun bu kadarına da pes yani! Tükürürüm sizin Şükran Gününüze… Size ne oluyor? Size? Yeter yani yahu… Yettiniz…”. Bayıldım…

 


DİPTEKİLER

Yine Kaza Yine Nijeryalı: Öyle ırkçılık falan suçlamalarına karnım tok. Gözü kapalı da konuşmuyoruz. Rakamlar var, deliller var, Nijerya’dan gelen örenci kimlikli insanların arasında fena halde suça karışmış olanlar var. Bunun ne renkleriyle, ne ırklarıyla ilgisi yok. Herhalde bu onların kültürü. Ama bu ülkenin de yasaları ve vatandaşlarının da güvenliği var. Lefkoşa-Girne yolundaki son kazayı yapanın ne ehiyeti varmış, ne sigortası. Allah acımış da başkalarına zarar vermemiş. Bir takip edin yahu, korkmayın ırkçılık yapmış olmazsınız. Bu sadece suç odaklarına neşter olur… Yeter artık.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar