REZALETİN DİK ALASI:
Hükümet ortakları arasında uzun zamandır ciddi sorunlar yaşandığını biliyorduk. Aylardır karşılıklı tavizlerle bu işi götürmeye çalıştıkları da bir gerçek. Ancak son yaşanan rezalet yine de bu işi öyle veya böyle sürdüreceklerinin işaretini verdi. Her bir bakanın, başbakan dahil farklı yorumlar yaptığı, sorumluluğu birbirinin üzerine atmaya çalıştığı, bir gün önce söylediğini inkar ettiği bir süreç yaşıyoruz. Bu hükümet aslında fiilen bitmiştir ve zorlama ile devam ettirilmeye çalışılmaktadır.
HP İPE UN SERDİ:
Gözler, “kandırıldık” pozuna yatan küçük ortak HP’de idi. Açıkladıkları “temiz ve şeffaf siyaset” vaadi ile olup bitenler hiç birbirine uymadı. Sonunda HP kimseyi yanıltmadı, toplumsal tepkiyi azaltmak için “ne şiş yansın, ne kebap” misali bir karar üreterek koltuğu kurtarmaya çalıştı. Turizm ve Çevre Bakanı Üstel hakkında soruşturma talep edeceklermiş. Sanki bir şey olacakmış gibi. Bu toplum bugüne kadar ne soruşturmalar gördü. Onun için kimse kimseyi kandırmasın. HP’nin bu kararı, günü kurtarmadan öteye bir şey değil. Dörtlü hükümeti sudan sebeplerle bozan Özersay, şimdi dut yemiş bülbül misali. Belli ki UBP’de ilkten “içmem” dediği o “kahve” onu da değiştirmiş…
TATAR’IN ZOR KARARI:
Hafta sonu yaşanan rezaletin faturası Ünal Üstel’e kesildi. Zaten yaşananlara bakıldığında, bu konuda hükümet üyelerinin bazıları ya gerçekten “bi haber”diler, ya da yanlış yönlendirildiler. Başbakan Tatar bu rezaletten kurtulmak ve ortağını memnun etmek için ya Üstel’in kellesini alacak ya da siyasi geleceğini tehlikeye atacak. Bir yanda partisi dahil toplumdan yükselen tepkiler varsa, diğer yanda parti içinde var olan Tatar muhaliflerine yeni bir isim daha ekleme tehlikesi var. Günün sonunda Başbakan Tatar sakalı mı, yoksa bıyığı mı feda edecek göreceğiz…
MUHALEFET TETİKTE OLSUN:
Hafta sonu yaşanan “Lapta marina ihalesi” skandalının ardından muhalefete önerimdir. GAÜ hastanesi, yeni Güzelyurt hastanesi ve iki ay önce 45 günde bitecek dedikleri pandemi hastanelerinin ihaleleri açılmış. Aman ha gözünüz bu ihalelerin üzerinde olsun. Son yaşananlardan sonra yoğurdu üfleyerek yemeye başlayın. Gördük ki bunlara güven olmuyor. Yarın bu ihalelerde de olmadık senaryolarla karşı karşıya kalabiliriz aman dikkat…
SORMA GİR HANI:
Başbakan Tatar ülkeye özel izinle gelen uçaktakiler için, “Bakanlar Kurulu kararı yok, izin bakanlara yazılı olarak verildi” diyor. Maliye Bakanı Amcaoğlu ise, “Bize yazılı dağıtım yapılmadığı için haberimiz yoktu, o yüzden de gelişte Gümrük Görevlileri yoktu ” diyor. Yani gelen yolcular ellerini kollarını sallayarak ülkeye girdiler ve geldikleri gibi yine ellerini kollarını sallayarak gittiler. Ülke sorma gir hanına döndü dediğimizde de bize kızıyorlar…
TARTIŞMANIN ODAK NOKTASINDA HEP O VAR:
Lapta’da yapılması düşünülen ve ihalesi yapılan “Marina ihalesinde” öne çıkan isim Turizm ve Çevre Bakanı Ünal Üstel oldu. İhaleye katılan ve ihaleyi kaybeden şirket yetkililerinin ülkeye “özel izinle” gelmesini sağlayan o. Önce, “daveti Lapta Belediye Başkanı istedi” deyip, sonra belediye başkanının açıklaması üzerine geri adım atıp, olayı Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer’e ihale eden yine o. Özel uçakla gelenlerin “özel kıyafetlerle inceleme” yaptıklarını söyleyen de o. Kendini eleştiren herkesi “yatırım düşmanı” ilan eden yine o. Hatırlayacaksınız Kurtlar Vadisi dizisinin başrol oyuncusu Şaşmaz’a vatandaşlık verilmesi için adres olarak kendi kliniğini gösteren de yine oydu…
İKİNCİ DALGAYA HAZIR OLUN:
Hükümet 1 Temmuz itibarıyla ülkeyi dış dünyaya açmaya hazırlanıyor. Mart ayından beridir kapanarak virüs salgınından en az etkilenen ülke olduk. Ekonominin canlanması gerekçesiyle Temmuz da ülke olarak açılıp saçılacağız. KKTC’ye uçan hava yolları şimdiden bilet satışlarına başladı bile. Halbuki bu günlerde tüm dünya ikinci dalga alarmı veriyor. Türkiye ise erken gevşemenin bedelini her gün artan yeni vaka sayısıyla ödüyor. Belli ki bu kafayla 1 Temmuz’la birlikte yeniden kapanmaya gideceğiz. Üç aydır sağlık sistemini güçlendirmeye yoğunlaşsalar, rahat olacaktık. Hükümet tüm tepkilere kulak tıkamış, “ben yaptım oldu” misali kimseyi dinlemiyor. Korkum o ki, bu ikinci dalga ilki kadar teğet geçmeyecek. Ve bunun vebali de mevcut hükümetin boynunda olacak…
DEVLET DEVLETLİĞİNİ BİLMELİ:
Eğer siz “bağımsız, demokrat ve hukuk devleti” olduğunuzu iddia ediyorsanız, eylemleriniz de söylemleriniz de buna uygun olmalı. Bu ülkede yaşayan da, yatırım yapan da, her kim olursa olsun bu kurallara uymak zorundadır. Ancak bunun böyle olmadığını hafta sonu bizzat yaşayarak gördük. Gelenler, devletin kurallarına uymak yerine ne yazık ki bizim hükümet, onların kurallarına uymayı tercih etti. Yazık, hem de çok yazık…
