Seçim sandıkları konusunda uzman bir tanıdığım şöyle bir yorum yaptı;
“AK Parti seçim sonucunun değişmeyeceğini bile bile Ankara ve İstanbul’da yoğun itirazlarda bulunuyor. Taraftarlarına “İstanbul ve Ankara’yı kaybettik” travması yaşatmamak için….”
Olaya bu bakış açısıyla yaklaşmak enteresan.
Ak Parti ve MHP ittifakı İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Antalya’da, Mersin’de, Adana’da yani Türkiye ekonomisinin yüzde seksenlik bölümünde kaybetti.
Tümünü geçiniz, “lider Erdoğan” sık sık, taraftarlarına “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır hatta dünyayı kazanır” deyip durdu.
Dolayısı ile İstanbul’un kaybedilmesi AK Parti taraftarlarında elbette büyük bir travma yaratır.
Şimdi, Seçim Kurulu’na yapılan sistematik itirazlarla önümüzdeki hafta içinde “hakkımızı yediler ama biz kazanacağız” duygusu diri tutulacak.
Yani kimse “kaybettik” travması yaşamayacak.
Yüksek Seçim Kurulu’nun açıklayacağı sonuç aleyhte olsa bile “hakkımızı yediler” mağduriyeti bir sonraki seçimlere kadar devam edecek.
Böylece “inançlı” taraftarlar hep zinde tutulacak.
***
Kimsenin ismini bilmediği birisi, küçük bir belediyeden çıkıp AK Parti’nin ve tarikatların güçlü olduğu İstanbul’da Binali Yıldırım gibi güçlü bir adaya kafa tuttu.
Bizim buralarda Girne Amerikan’da eğitim görmesi ve Türk Ocağı’nda kalecilik yapması sempati duymamıza neden oldu.
Fakat bizim sempati duymamız CHP’nin durumunu değiştirmiyor.
İstanbul’dan arayan arkadaşlar “ulusalcılığın ötesine geçip faşistler ve İslamcılarla ittifak yapan CHP’nin kazanmasına niye bu kadar sevindiniz” diye soruyorlar.
Hele de Kıbrıs sorununda dipte olan bir CHP.
Bu sorunun yanıtı AK Parti’nin yaptıklarındadır.
Gençliğimizin, öğrenciliğimizin, aşklarımızın ve kavgalarımızın şehri İstanbul’u bizim bile tanıyamayacağımız hale dönüştürdüler.
Hoşgörü, kardeşlik ve çeşitliliğin merkezini yaşayamaz hale getirdiler.
Tek tip yaşam biçimi dayatıp köklerine ihanet ettiler.
Ve bu yüzden de kaybetmeyi hak ettiler.
***
Şimdi İstanbul için yeni bir dönem başlıyor.
Umut etmek istiyoruz.
Malum umut en son ölür…
