Yeni hükümet formülleri... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Yeni hükümet formülleri…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Bir tarafta yerel seçim heyeceanı diğer yanda yeni hükümet arayışları son sürat sürüyor.

İktidarı, muhalefeti yerel seçimler için adaylarını belirlemiş artık sandık gününü bekliyor…


Herkes de biliyor ki, yerel seçim sonuçları sadece başkanlıklar için değil, hükümet için de ciddi bir sınav olacak.

Daha şimdiden yerel seçimler sonrası yeni hükümet formülleri konuşulmaya başlandı bile.

Özellikle UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün’ün son açıklaması bazılarının iştahını daha da kabarttı. Özgürgün “sorun bensem ben dışta kalmayı da bilirim” mealinde bir açıklama yaparak hükümete gelelim de ne olursa olsun şeklinde bir yaklaşım gösterdi…

Özgürgün’ün dışta kalacağı bir UBP-DP hükümeti için zemin arandığı da gelen iddialar arasında. Dahası, son günlerde HP ile CTP arsında yaşanan ve kamuoyuna yansımayan bazı sıkıntılar, Kıbrıs konusunda CTP ile farklı düşünceleri kaşıyanlar, bu formülün yeniden gündeme taşınmasına neden oldu.

HP hem bu hükümette, hem de olası bir UBP koalisyonunda kilit parti konumunda.

HP’nin olmadığı hiçbir hükümet formülü yok. Onun için mevcut hükümette en rahat pozisyonda onlar…

UBP, tamamen yerel seçimlere odaklanmış ve sonuçları bekliyor.

İktidar ortaklarının, özellikle de CTP’nin sandıkta alacağı kötü bir sonuç, mevcut hükümeti tartışılır hale getirebilir.

Zaten baştan beri HP’nin UBP ile ilgili sıkıntısının parti değil, Hüseyin Özgürgün olduğu defalarca seslendirildi. Özgürgün de sanki bunun için kendisinin olmayacağı bir hükümete yeşil ışık yakıyor gibi. Bu sözleriyle, HP’ye el altından davet yapıyor…

Bu sayfadan çok kez yazdım, yerel seçimler ilk kez bu kadar önem arzediyor diye. Bir tarafta 27 sayısına sahip dörlü bir koalisyon, dğer tarafta 30 sayısına sahip ikili bir hükümet formülü. Sizce hangisi daha başarılı olur..?

Bana sorarsanız nerdeyse tüm görüşlerin temsil edildiği, geniş tabanlı dörtlü koalisyonun devam etmesi, hala en doğru seçenek olarak duruyor. Bu ülkede bazı şeyleri değiştirmek, adil bir sistem kurabilmek, geçmişin hastalıklarından kurtulabilmek için bu hükümetin devam etmesi gerekir kanısındayım. Tabii bunun için de eski kafaalrı taşıyan UBP’nin dışta kalması…

Ama ne yazık ki siyasette bazı gelişmeler, toplumun isteğinden çok, küçük bir azınlığın isteğine dayanıyor…

Sonuç olarak bugünlerde sıkça konuşulan UBP-HP hükümet senaryoları ne derece doğru bilemiyoruz ancak, birilerinin bunu sıkça gündeme getirmesi, ister istemez kafaları karıştırıyor. Kimse sorsanız, “yerel seçimleri bekleyin” cevabını alıyoruz.

Hele bir sandıklar açılsın bakalım, göreceğiz…

Ama sonuç ne isterse olsun, eğer onca büyük laftan sonra, partisel çıkarların peşinden gidenleri görürsek, o zihniyetin yok olmak yerine yaygınlaştığını kabul edeceğiz…

 

 


YERİN KULAĞI VAR

İSTİSNAİ VATANDAŞLIKLAR:

İçişleri Bakanı’nın “ ikibine yakın isitsnai vatandaşlıklarla” ilgili “ haftaya Bakanlar Kuruluna götüreceğiz” açıklamasının üzerinden bir aydan fazla bir süre geçti. Bu arada Bakanlar Kurulu en az 4-5 kez toplandı ancak, istisnai vatandaşlıklarla ilgili tek bir açıklama duymadık. Bakan o açıklamaları, toplumun gazını almak için mi yapmıştı yoksa, bu konuda ciddi miydi ben anlayamadım. Keşke çıkıp  bir açıklama yapsa…

 

PARLAMENTER SİSTEMLE DEVAM MI:

Dr. Küçük Vakfı ile DAÜ’nün ortaklaşa düzenlediği İdeal Yönetim Sistemi Çalıştayı’nın sonucuna ilişkin haberlere baktım, üstünkörü, detay yok. Sadece mevcut sistemin  sürdürülebilir olmadığı; parlamenter sistemin etkin ve verimli olması için reformlara ihtiyaç olduğu; başkanlık sisteminin ise tek başına ihtiyaçlara cevap vermeyeceği, zihniyet değişikliği gerektiği vurgulanmış. Böylesine yararlı bir beyin fırtınası hakkında düzgün bir kanaate varabilmek için raporun tümünü görmek gerek. Ama yine de ilk bakışta ortak görüşün, parlamenter sistemin bazı reformlarla devamı olduğu anlaşılıyor…

 

“BU BÖYLE BİLİNE”:

Belli çevrelerin son günlerde ortaya attıkları “Sıfır asker, sıfır garanti formülünü kabul etti”, “Türkiyeyi arkadan bıçaklıyor” suçlamalarına  cevap veren Cumhurbaşkanı Akıncı, “sıfır asker, sıfır garanti diye bir şey söz konusu olamaz. Kıbrıs’ın gelecek güvenlik düzenlemelerinde Türkiye dışlanamaz bu böyle biline” diyerek son noktayı koydu… Keşke bunu “Guterres belgesini stratejik belge olarak kabul edelim” açıklamasının içinde söyleseydi.

 

BAĞIMSIZ ADAY ENFLASYONU:

Yanlış hatırlamıyorsam yerel seçimlerde ilk kez bu kadar çok bağımsız aday yarışa giriyor. 24 Haziran seçimlerine 10’un üzerinde bağımsız aday katılacak. Aslında birçoğu “sözde bağımsız” ama yine de isimleri seçim listesinde “bağımsız” olarak geçiyor. Ülkede belediyelerin durumu ortadayken, bu kadar çok hevesli olması da işin bir başka boyutu…

 

HADİ ORADAN:

Türkiye’nin 1 Ocak’ta TPAO bünyesine kattığı “DeepSea Metro 2” sondaj gemisi ile Akdeniz’de kendi Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde sondaj yapacağı daha önceden açıklanmıştı. Fileleftheros gazetesi bunu “istila”, “meydan okuma” olarak değerlendirmiş. Niye? Kendileri adanın tümünde hak sahibi gibi sondaj yapınca tamam, Türkiye’nin kendi bölgesi ya da KKTC ile imzaladığı anlaşma çerçevesi içinde sondaj yapması kötü… Bu enerji konuları elli yıllık ezberleri bozacak, göreceksiniz…

 

SORUN YOLDA DEĞİL ZİHNİYETTE:

Havadis muhabiri Devrim Demir’in, birçok ölümlü kazanın yaşandığı Dağyolu olarak bilinen Değirmenlik – Girne yolunda sürücülerin araçlarını tehlikeli şekilde kullanmasına şahit olduğu görüntüler, aslında sorunun sadece yol da değil, sürücülerde olduğunu ortaya koydu. Özellikle iş kamyonlarının sadece kendilerinin değil, masum insanların da hayatını tehlikeye atar şekilde araç kullandıklarına aslında çok kez şahit olduk. Bunların önüne geçilmediği takdirde daha bu yollarda çok canlar vereceğiz… Bence çare devriyelerin sıklaşması, trafik polisinin görünürlüğünün artması.

 


 

ZİRVEDEKİLER

Cenk Uzunoğlu: “50 yıllık müzakere sürecinin öğretisi artık siyaset üstü, taviz verildiği algısından uzak konular üzerinden görüşmelerin yapılmasını denemeyi öngörüyor. İnsanların günlük hayatını etkilemeden, belirsizlik ve alışagelmiş konularda taviz veriliyor algısı yaratmadan oluşturulacak ortak zemin arayışı, her iki tarafın da nasıl bir yalan rüzgârı ile karşı karşıya kaldığını anlamasını sağlayacaktır. Bunu da ancak çerçeve dışından düşünüp, farklı bir anlaşma ile ortaya çıkarsak görme şansımız olur”…

 


DİPTEKİLER

“1. Girne Turizm Festivali”: Girne limanının içler acısı hali için her kafadan bir ses çıkarken, bölgedeki esnaf da limanı panayır yerine çevirmiş. Lokmalar, şamişiler… O liman canlansın, ama böyle değil. Bence hiç yakışmadı. Pislik içinde, bakımsız, denizin bile görünmez olduğu bir dağ başı gibi. Eğer canlandırma buysa, aman kalsın. Zaten içinde tavla şakırtılarından geçilmeyen, üçüncü sınıf bir mesire yerine dönmüştü, şimdi daha beter olacak. Turistin istediği bu mudur? Kaliteyi yükseltmek bu mudur? Bunun bir incelemesi yok mudur? Turizm Bakanlığı nasıl olur da böyle bir dönüşüme izin verir..?

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar