Yazık Oldu... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Yazık Oldu…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Erdoğan’ın Atina ziyaretini boşuna beklemiş herkes…

Tam bir hüsran oldu…


Tam 65 yıl sonra ilk kez bir Türkiye Cumhurbaşkanı Atina’ya gidiyordu…

Hele de Kıbrıs’ın da konuşulacağı sızdırılınca, Rumlar bizden daha çok heyecanlandılar.

Ne yalan söyleyelim, biz de merakla bekledik. Özellikle Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun, buradaki ilhak söylemleriyle aynı günlerde, kendilerinin çözüme olan bağlılığını vurgulamasını bir işaret olarak görmüştük.

Sanırım konu Kıbrıs’tan daha çetrefil olan Batı Trakya meselesinden başlayınca, hiç bir konuda anlaşamayacaklarını tüm dünyanın önünde deklere ettiler.

Yunan Başbakanı Çipras o kadar diplomasi dışı bir tavır içindeydi ki, Kıbrıs’tan söz ederken “Yasa dışı işgal” lafını bile kullandı.

O derece yani…

Bunu bugüne kadar hiç bir Rum ya da Yunan lider bu kadarını yapmamıştı.

Çünkü propaganda malzemesi olarak kullandıkları “işgal” sözcüğünün uluslararası diplomasi alanında karşılığı olmadığını bilirlerdi.

Sen bu şekilde konuşursan, sorarlar, “neden acaba Türk askeri adadadır” diye.

En azından diplomasinin gereğidir kibar olmak.

Düşmanınla bile düzeyli bir ilişki kurabilmek, müzakere edebilmektir…

Yok!

Demek ki, Atina’ya el uzatmak, göle maya çalmakmış.

Yani beyhude…

Şimdi hazırlanın, bunun bir devamı olacak… Yunan tarafının bu çıkışının temelinde bir şeyler var.

Konuşulan bizim kaderimiz… Ve biz ne kadar ufağız bakın, görünmüyoruz bile…

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın “esas aktörler adadaki halklardır” sözleri de bizi teselli edemez…

 

TABİİ Kİ ÖDEYECEKSİNİZ…

Her sene Aralık ayı geldiğinde, aynı fasıl…

Özellikle de hükümet kanadından kafa karıştıran konuşmalar…

  1. maaş…

Aralık hem 13. maaşların ödenme dönemi, hem bütçe dönemi ya, dillerine dolarlar…

Sanki 13. maaş bütün günahların anasıdır…

  1. maaş olmasa, neler neler yapacaklarını anlatırlar… “Cari giderlere bu kadar harcamasaydık” diye başlayan cümleler… Sanki cari giderleri katlayan 13. maaşmış gibi…

Diğer taraftan 13. maaşı ödemeyi de reklam ederler…

Dün Sunat Atun’un yaptığı gibi…

Durun yahu kardeşim,  13. maaş bir lütuf mudur? Bunun için size şükran mı duymalıyız?

12 maaş neyse, bu da odur.

Diğerlerini nasıl ödüyorsan, bunu da öyle ödersin.

Yasaldır yani, yasal.

Kamuyu bitiren, cari giderleri katlayan, yasalara rağmen arka kapıdan devlete yığılanlardır. Makam sahiplerinin lüks harcamlarıdır. Tartışılacaksa, onlar tartışılmalıdır.

Ama  13. maaş değil.

Zoruna gidiyorsa, yasasını değiştirir, kaldırırsın… Ödeyemezsen de “ödeyemiyorum” dersin.

“Bu kadar para ödedik” demek ne demek? Hükümetlerin görevi yasaları uygulamak değil mi? Bunda övünülecek ne var?

 

[divide color=”#”]

YERİN KULAĞI VAR

ZİRVEDEN KRİZ ÇIKTI:

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan’a yaptığı ziyaretin Kıbrıs konusunda yeni bir kapı aralayacağına inananlar, hayal kırıklığı yaşadı. İlerleme bir yana, Atina ziyareti, olası köprüleri de berhava etti. Liderler arası görüşmelere karşılıklı restleşmeler damga vurdu. İki tarafın da kırmızı çizgilerinde ısrar etmeleri, yakın bir gelecekte Kıbrıs konusunda, iyimser bir havanın esmesinin mümkün olmadığını gösterdi…

 

43 YAŞINDAYMIŞ DA…:

Çipras 43 yaşındaymış da, Kıbrıs konusu 43 yıldır açıkmış… Yok ya… Ben 66 yaşındayım, en az 60 yıldır Kıbrıs sorununu yaşıyorum, sen ne diyorsun… En büyük açmazlarıdır bu, 74’e nasıl gelindiği konusunda hafızalarını sıfırlamışlardır. Biçareye biraz Yunan tarihi okumasını tavsiye edelim aslında. Kıbrıs’a gönderilen Yunan askerlerini, EOKA’nın kuruluşunu, kendi eski Dışişleri Bakanlarının yazdığı kitapları okusun… Genç ama boş biri olduğunu o kadar açık gösterdi ki…

 

EROĞLU DEVREDE Mİ:

Dönelim, bizim çöplüğe… UBP içerisinde yaşananlar, adaylar arasındaki birbirini “kesme” kavgaları, Derviş Eroğlu ismini yeniden gündeme taşıdı. Özellikle de geçmişte sorun yaşadığı bazı isimlerin sandıkta kalması için liste oluşturduğunu iddia edenler, adaylık yarışında ortaya çıkan tablonun, bu iddilarının en somut örneği olduğunu savunuyorlar…

 

NEDEN ACABA: Eğitim Bakanlığı açıklamış, “KKTC liselerinden mezun olan 2 bin 736 öğrenciden 2 bin 039’u, üniversitede okumayı tercih etti”. Ne sağlıksız bir durum. Bu saptamayı yapanlar da herhalde yanlış bir şeyler olduğunu farketmişlerdir. Ne de olsa, eğitimcidirler ve bu işin de bir planlaması olmalı. Bakanlık bu acaipliğin nedenini de açıklamalı bence. İhtiyaca rağmen, neden ara eleman yetiştiremiyoruz, neden meslek liselerinden teknik eleman çıkartamıyoruz, neden bu çocuklar mesleğe yönelemiyorlar da üniversitelere yığılıyorlar.

 

BOZUN ŞU ADAMIN RAHATLIĞINI:

Gezici şirketinin sahibi Murat Gezici, toplumun neredeyse tüm kesiminden kendisine yönelen eleştirileri umursamaz bir halde, suçlamalarını sürdürüyor. İnsan, başka bir ülkede bu kadar rahat olamaz başka bir ülkenin insanına bu şekilde hakaret edemez. Belli ki arkasında güvendiği birileri var. Biz Türkiye’de ya da başka bir ülkede Başbakan Yardımcısı için “alkolik” desek veya resmi bir devlet dairesinin müdürünü tehdit etsek acaba ne olur, düşünmek bile istemiyorum… Bozun artık bu adamın rahatlığını.

 

BİR DELİ KUYUYA TAŞ ATTI….:

ABD Başkanı Trump için çok şey söylendi, çok şey yazıldı. Zaten seçimi kazanması da, sadece dünyada değil, kendi ülkesinde de sürpriz sayıldı. Koltuğa oturur oturmaz da icraatlarıyla herkesi haklı çıkardı, hatta ülkesinde soruşturmaya uğradı… Ancak son Kudüs kararı, Trump’ın dünya barışı için ne kadar tehlikeli olduğunu bir kez daha kanıtladı. Hani meşhur bir söz var, “bir deli kuyuya taş attı, kırk akıllı çıkarmaya çalıştı” diye. İşte Trump da son taşı Kudüs’e attı. Şimdi herkes bu taşı çıkarmaya çalışıyor…

Fakat derin Amerika tam da aradığı kuklayı bulmuş, neme lazım…

[divide color=”#”]

ZİRVEDEKİLER

Başaran Düzgün: “Bu seçimler bitecek, yeni bir hükümet kurulacak, ekonomik protokol aynen uygulanacak mı yoksa değiştirilecek mi tartışmaları başlayacak. Bir kısır döngü içinde bu düzen sürüp gidecek. Oysa Kıbrıs sorununun çözümünde hem ekonomik olarak kazanacak Kıbrıs Türkü hem de uluslararası sisteme dahil olacak. Geçmişte çözümün ihtimalinde bile her açıdan kazanan taraf biz olmuştuk. Şimdi ise ‘hiçbir şey değişmez’ masallarıyla uyutuluyor, ‘bel altı’ konularla oyalanıyoruz. Kıbrıs Türkü’nün kaderini belirleyecek seçimlerde bile”…

 

DİPTEKİLER

Veysi Çelik Örneği ve Sorumluları: Adam ” kundaklama”, “ağır yaralama”, “şiddet tehdidi”, “meskûn mahalde ateş açma” gibi birçok suça karışmış, hapse gönderilmiş, cezası bitince sınır dışı edilmiş. Sonra, 2016 yılında Bakanlar Kurulu’yla ihracı kaldırılıp yeniden adaya dönmüş, bu defa bir banka müdürünü ve bir polis memurunu tehdit etmiş, Girne Adli Şube’deki bilgisayarlara kafa atmış, tutuklanmış… Şimdi bir kez daha sınır dışı ediliyor. Kimden sormalıyız bunun hesabını? Onu bir kez daha ülkeye sokanlar, bu ikinci suçun sorumluluğunu paylaşacak mı?

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar