Yardımlarımız Rafina’ya ulaştı - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
DünyaGüney KıbrısKıbrısManşet

Yardımlarımız Rafina’ya ulaştı

Eski bir belediye başkanı olan Bistigidis ailesinin Bursa, Mudanya Tirilye köyü kökenli olduğunu anlatıyor. Çocukluğunun köyünün ve okulunun resimlerini gösteriyor. Ona bu merkezde tam olarak nasıl bir iş yürüttüğünü soruyoruz. Kurulan bölgesel kriz merkezleri yangından zarar gören ve mağdur olan insanların öncelikle barınma, yiyecek, içecek ve giyinme ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak çalışır. Bunun için bölgeye ulaştırılmış ulusal ve uluslararası yardımları belirli merkezlerde toplar, tasnif eder ve ihtiyaçlara göre dağıtımını yaparız. Aynı zamanda yangından zarar görenlerin karşılaştıkları zararların boyutlarını tespit edebilmek için bu insanlarla bu merkezde bir araya gelir ve raporlama yaparız. Ekiplerimiz, aksayan elektrik ve su hizmetlerinin tekrardan devreye sokulması için çalışmalar yürütüyorlar. Bölgede yanmış ağaçlar, otomobiller ve molozlar bölge dışına çıkarılmaya çalışılıyor. Genel Sekreter Bitsigidis ile olan söyleşimiz şöyle devam ediyor:


Bize kayıplarınız hakkında bilgi verir misiniz?

Şu ana kadar (13’ncü gün) polis ve itfaiyenin tespit edip raporladığı ölü sayısı 86 kişidir. 5-6 kişi halen kayıptır. 50 civarında kişi halen hastanelerde tedavi görmektedirler. 3 bin civarında ev ve işyeri yanmıştır. 15 bin dönüm yani 15 kilometre kare bir orman alanı yanmıştır. Aynı şekilde 6 yüze yakın araç yanmıştır. Bu yangının orman alanında yeni inşaat alanları yaratılsın diye kasti olarak çıkarıldığı iddiaları vardır. Sizin tespitleriniz nedir? Yangın hakkında şu ana kadar çok şey söylendi. Yangın tamamen sonlandırıldı ve şimdi tespit yapılmaya çalışılmaktadır. Yangının yeni arsalar elde edilmesi için çıkarıldığı iddiası doğru değildir çünkü zaten yangın yerleşim alanlarının içerisinde yaşanmıştır. Polisin yangın çıkardıkları için 4 kişiyi tutukladığı söylentisi vardır ancak bu bilgi de doğru değildir. Tutuklanan 4 kişi, yangın çıkardıkları için değil yangın alanında hırsızlık yapmaya çalıştıkları için tutuklanmıştır. Yangının bu denli yıkıcı olmasının nedeni sizce nedir? Bu bölgelerde hiçbir şehir planlaması ve uygulaması yoktur. İsteyen istediğini yapmış ve belediyeler takibat yapmamıştır. Bu nedenle de sonuç bu kadar yıkıcı olmuştur. İmar bakanlığı, yasadışı olan yapıların pahası ne olursa olsun yıkılacağını söylemektedir. Bu nasıl gerçekleşecektir? Bakan yeni bir tartışma başlatmayı hedeflemektedir. Yeni yapılaşmanın şehir planlaması ile başlatılması istemektedir. Bu nedenle mesela yangın sırasında tamamen yanmış veya ağır hasar görmüş ve bizim kırmızı ile işaretlemiş olduğumuz binaları yıkıp sahiplerine başka bir yerde başka bir ev vermeyi öngörüyoruz. Benzer şekilde dere yataklarında yapılan inşaatların da yıkılması söz konusudur. Daha geniş yollar ve daha güvenli ortamlar yaratmak istiyoruz. Ancak işin boyutlarını henüz bilmiyoruz. Öğrenince kesin kararlar vereceğiz. Kıbrıs’tan ve hatta Kıbrıslı Türklerden de yangından zarar görenler için yardım yapıldığını biliyor musunuz? Şu ana kadar ulaşan yardımların yüzde 70’i Yunan halkından geriye kalanları ise çeşitli ülkelerden ve bu arada da Kıbrıs’tan gelmiştir. Kıbrıslı Türklerin de yardım gönderdiklerini biliyorum ve onlara müteşekkiriz. Mesela bu gün gelen ve tasnif için merkeze gönderilen bir kamyon yardımın Kıbrıs’tan geldiğini söyleyebilirim. Türk hükümet yetkilileri, Türkiye’nin yangın sırasında uçak ve helikopter gönderme teklifinin Yunan makamlarınca reddedildiğini açıkladılar. Bu konuda ne biliyorsunuz? Sanmıyorum. Bu konu hükümetler arasında konuşulması gereken bir konudur benim konuşma hakkımın olduğunu sanmıyorum. Söyleşimizi tamamlayıp basın mensuplarının toplaştığı avluya yöneliyoruz. Orada duyduğumuz bir haber hepimizi üzüyor. Yangının ilk dakikalarında yanmakta olan bir çocuğu olağanüstü çabalar sarf ederek kurtaran ve görüntüleri dünya medyasında yer bulan itfaiyecinin, eşinin de yangında aldığı yaralar sonucu şu sıralar hastanede öldüğünü öğreniyoruz. İtfaiyeci eşi ile ilgilenebilme fırsatı bulamamış. Felaket bölgesindeki ziyaretimizi tamamladıktan sonra kafamızda şöyle bir soru beliriyor: Çok çeşitli ihmal ve kusurdan sonra bu kadar insanın ölmesinde sorumluluk üstlenen ve istifa eden yönetici acaba hiç oldu mu? Mihmandarımız olduğunu ama yeterli olmadığını söylüyor. Marathon Belediyesi’nin 32 kişilik meclis üyeleri topluca istifa etmişler. Ancak başkan etmemekte ısrar ediyormuş. Bir de polis ve itfaiyeden sorumlu bakan yardımcısı da istifa etmiş. Hayıf ölenlere diyerek Atina’ya geri dönüyoruz. Akşama Atina’nın otantik eğlence ve alışveriş bölgesi Plaka’ya gidiyoruz. Yunanlılar 3 günlük ulusal yastan sonra nerede kalmıştık derler gibi çılgınca eğlenmeye
başlamışlar bile. Aramızdan birisi “Yunanistan yavaş ilerleyen bir bisikletliye benziyor durursa düşecek” diyor. Gündüz, irili ufaklı yüzlerce tarihi mekanı gezdirdikleri onbinlerce turisti akşamları eğlendirmek zorundalar. Yunanistan geçiminin çoğunu turizm gelirlerinden elde ediyor. Hayat ise kaldığı yerden devam ediyor. ölçüde Girne’nin Güzelyalı, Lapta, Alsancak bölgelerine çok benziyor. Orman Dairesi ile itfaiyenin resmi olmasa bile Atina’nın bu bölgelerine düzenleyecekleri mesleki bir geziden önemli deneyimler elde edebileceklerine inanıyoruz.)

Yoldaşımız Dimitris Kallitsis

Bize Atina’da iki gününü ayıran ve karşılıksız olarak yol göstericilik yapan, kırık Türkçesi ile dostluğumuzu kazanmaya çalışan Dimitris Kallitsis’in çok özel bir yaşamı olduğunu fark ettik ve bize anlatmasını istedik. Ortaya trajik birgöçmen hikayesi çıktı. “Ben İstanbul Taksim’de doğdum. İstanbul’da çok iyi bir aile düzeniniz vardı. Milliyetçi unsurların etkisiyle çevremizde soğuk rüzgarlar esmeye başladı. Taksim ve çevresinde 1955 olayları yaşanırken ben 12 yaşındaydım. Yaşanan kötü olaylar belleğimde travma etkisi yarattı. Ailem kurulu düzenimizi bozmamak için çok çaba sarfetti, ama dayanamadı. 1960 yılında babam evimizi ve işyerini çok ucuz bir fiyata satarakYunanistan’a göç ettik. Düzeniniz burda kurmaya çalıştık. Ama burda da bir kimlik sahibi olamadık. Çevremizde insanlar bize Türk muamelesi yapar. Yani sizin anlayacağınız biz Türkiye’de Rum’uz, Yunanistan’da Türk, Kıbrıs’a geldiğimiz zaman da Kalamara’yız. Milliyetçiliğin kimliğim üzerinde yaptığı etkiler bunlar. Eşim Maro Kıbrıslı dır. Omorfoda doğup büyüdü. Şu anda Atina’da yaşamaktayız. O da göçmen, doğup büyüdüğü evde Baf göçmeni bir Türk aile yaşamaktadır. Ben Kıbrıslıları Rumların ve Türkleri çok severim. Çağdaş ve samimi insanlar. Kayınpederimin ve ailesinin Kıbrıslı Türklerle bağları çok güçlüydü. Bir Avukat aile dostları vardı, adı Hakkı Alpagut’tu. Çok iyi çok insan canlısı biriydi, ama onu bir müddet önce kalp krizinden kaybettik. Kıbrıs’a her gidişimde Omorfoya gider eşi Tulini ziyaret eder birlikte dostum Hakkının mezarını ziyaret eder çiçek koyarız. Güzel olan ve kalıcı olması gereken insanı bağların güçlü olmasıdır.”

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar