Saray’da oturmuşlar, Ersin Tatar bilimsel tecrübelerini paylaşmış…
Ertesi gün çıka çıka, “stokçuluk yapanı yakarım” açıklaması çıktı.
Bu muydu?
Açıklamadan anlaşıldığına göre, borçluyu daha da borçlandıracak formülleri konuşmuşlar.
Yani düşünün 50 yaşında bir adam, bir ev almış, geçen döviz krizinde yapılandırmış, bir 10 sene daha binmiş üstüne, şimdi git bir o kadar daha uzat demenin Arapçası…
Madem engin deneyimlerine bel bağlanmış, biz de soralım; böyle bir krizde çalışanın, maaşlının ücretlinin bir de üstüne üstlük vergisini artırmanın ekonomi biliminde yeri var mı?
Geçtim ekonomiyi, vicdana sığar mı? Hukuk devletinde, sosyal devlette yeri olabilir mi? Hani hep öyle bir devlet olduğumuz iddiası var ya, onun için soruyorum. Yoksa bunlar da mı geride kaldı?
Liberal düzende, ekonomik krizlerde yapılan ilk şey, çalışanın alım gücünü artırmak değil mi?
Tabii biz ne biliyoruz. Anlamayız bu işten ama bakıyoruz dünyada yapılan bu. Ekonomistlerin söylediği bu…
Hükümetimiz, vergi reformunu ancak böyle anlıyor.
Asgari ücretten vergi alınmadığı söyleniyor. Ama yılın ikinci yarısı için değil.
Onun bir üstünde maaş alanın vergisi yüzde 10’dan 20’ye çıkıyor.
5 bin lira maaş alan kişi şu ana kadar 500 lira vergi öderken, şimdi aylık vergisi 1000 lira olacak. Maaşın beşte biri gitti bile. Bu miktar katlanarak artıyor…
Tam tersinin yapılması gerekmez miydi? Hani o büyük sermayenin muafiyetlerine ellemek, böylelikle devlet gelirlerini artırmak, piyasanın dönmesini sağlamak adına alım gücünü yükseltmek falan?
Ya da iki senedir üst üste toplanmayan o kurumsal vergiler toplanamaz mıydı? Çok mu zor? ABD ve AB’de kurumlar vergisi yüzde 20’ye çıkarılırken, neden hala bizde yüzde 10’dur mesela?
Ne bileyim, uzmanlar bunu söylüyor ama, bizim değerli ekonomist, para uzmanı, bilir kişi büyüklerimiz tam tersini yapıyor…
Neydi olacağı? Şapkadan tavşan mı çıkaracaklardı?
Varsın bütçe 2 milyar açık versin… Varsın 12 milyar TL İç Borç, 35 milyar TL Dış Borç olsun.
Arkalarını dayadıkları sermayeye mi dokunacaklardı?
Kumar masalarına çip takıp, cirodan vergi mi alacaklardı?
Hadi canım sizde…
Pahalılığın dövizin vurduğu insanların beline kürekle vurur gibi vergi artışı getirdiler.
Bu kadar kötü bir dönemde bile ezilenine çare bulmayan zihniyetten memlekete ne hayır gelir?
Bu bir tercihtir arkadaşlar.
Bu Ulusal Birlik Partisi’nin giderek vahşileşen politik tercihidir.
Başa gelen, halkın genelini, çalışanı, maaşlıyı, ücretliyi köle olarak görür.
Politikaları, sermaye üzerine kurulmuştur.
Değişmelerini beklemeyin.
Onlar başkalarının çıkarlarının bekçisi, sizin değil. Emin olun ki öyle…
YERİN KULAĞI VAR
AKARYAKIT TAMAM, TÜP GAZA ZAM:
Akaryakıtta sıkıntı yok açıklaması yapan Ekonomi Bakanı Sunat Atun, akşama da tüp gaza gelecek okkalı zammı açıklayacak. Bu partilere oy verecek insanlar, şu anda ipin ucunu kaçıranların 23 Ocak’tan sonra nasıl bir mucize yaratacağını hayal ediyor, bunu aklım almıyor…
HANGİ SORUMLULUK:
Ersin Tatar, “Geleceğe umutla bakabilmemiz için elimizden gelen her şeyin sorumluluğu içindeyiz” demiş. Aslında elinden hiçbir şey gelmediğine göre, hiçbir şeyin sorumluluğu da yok. Para Türkiye’den, oturduğun koltuk Türkiye’den, sus derler susarsın, konuş derler konuşursun. Ne oldu aşıların tanınması meselesi? Hani Türkiye’nin HES koduna girip de AB tarafından aşılarımızın tanınması? Ya da Türkiye’den KKTC’ye aşı ve ilaç akışının durması? Ankara ile aramızdaki en iyi ilişki Tatar’ın değil mi yoksa. Ama gün gelecek ve bu toplum onu, Kıbrıs Türkünü yok eden siyasetçi olarak hatırlayacak…
“HİÇBİR ŞEY OLMAMIŞSA BİLE, BİRŞEY OLMUŞTUR”:
UBP aday seçimini yaptı yapmasına da itirazlar bitmedi. En az 11 adayın sonuçlara itiraz ettiği iddia ediliyor. Kullanılan oyların 8 bin değil 4 bin olduğunu iddia edenler var. Belli ki oylama sırasında bazı yanlış işler yapılmış, yoksa bu kadar itiraz olmazdı. Hiçbir şey olmamışsa bile, bir şey olmuştur. Merak etmeyin bunun kokusu da yakında çıkar…
TÜREL HANIM İZİNDE OLMALIYDI:
İstatistik Kurumu Başkanı Türel Öksüzoğlu, UBP Girne bölgesinden 4. sıra adayı. Kavgalarından, gombinalarından resmi aday listesini YSK’ya gönderemediler ama, üye seçti, koydu. Sırasının değişmesi, liste dışı kalması gibi bir durumu yok. Seçim ve Halkoylaması Yasası’nın 57. Maddesine göre o anda izne çıkması gerekirken, ne bileyim ben ne anketlerinin devam ettiği açıklaması yapıyor. Bu ne rahatlık? Hiç değilse, etiğe sığar mı? Üstelik yaptığı, görevi başında resmen seçim propagandası…
STEWART CEVABINI ALDI:
BM Genel Sekreteri’nin yeni temsilcisi Colin Steward heyecanla geldi. Görüşmeler, resepsiyon falan. Aslında sepetle su taşıyacak yeni eleman olduğunu o da biliyor bence. Hele de Tatar’ın “Resmi müzakerelere geçilebilmesi için egemenliğimizin kabul edilmesi gerekiyor” lafını duyduktan sonra, New York-Kıbrıs arasında fazla bir mesai harcaması gerekmeyeceği için sevinmiş de olabilir…
TEPE SERSEMİ OLDUK:
Omicron, covid’in hasta etme yeteneğini kaybettiğinin göstergesi olarak takdim edildi. Bulaştırır, ama öldürmez falan. İngiltere Omicron’dan ilk ölümü açıkladı. Türkiye’de görüldü, güneyde de öyle. Biz biçareler? Tespit edecek mekanizmamız bile yok. Ölenlerin niye öldüğünü de anlayamayacaklar. Var mı zaten öyle bir dertleri? Bu ölüm olaylarının niye çoğaldığına dair bir açıklama yapan var mı ki varyantı açıklasın…
