Yap bir sade! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Yap bir sade!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Her Sabah erken saatlerde güne iki sade kahve içerek başlarım..

Üçüncüsünü  bir iki   saat sonra siyasi sorunlar ilgili yazımı tuşlarken yudumlarım..


En acısı da boğazımdan geçen her yudumunun zehir zemberek tadıyla  beynimi yaktığı  bu kahvem olur!

Ki Filistin halkı bir, Kıbrıs Türk halkı iki! Her halde hiçbir toplum bu iki ulusal halk kadar haksızlığa, baskı ve zulme uğramadı!

Hatta üzerinde yaşadığı topraklara vatan diyemediğinin gelip geçiciliğinde, yamalama toplumlar bile olmadı!

Kısaca ne Türkiye başladığı “işi” bitirebildi bu adada ne Kıbrıs Türk halkı siyasi kaderini tayin edebildi!

VE kimseler hâlâ bilmiyor? Nasıl çözüm olacak?

“Çözüm olursa topraklarımız ne olacak?

Yeniden göçe mi zorlanacağız yoksa Rum’un altına sokuşturulan azınlık     mı?

Federal mi yoksa  konfederal  sistem mi?

Tek Kıbrıs devleti mi yoksa Türk Rum iki devlet mi?

Tek uluslar arası temsiliyet mi yoksa kurucu devletlerin kendi siyasi iradelerinde gelişecek ikili ilişkiler mi?

Siyasi çözümün sağlanması için ne kadar bedel ödeyeceğiz? Kaç dönüm toprak iade edeceğiz?

Rum mülküne karşılık kaç milyar  avro tazminat ödeyeceğiz?

Türkiyesiz mi olacağız Türkiye ile  mi?

Hidrokarbon yataklarındaki payımız gasp mı edilecek yoksa verilecek mi?..

…AKINCI 26 Şubat’ta Anastasiasdis’le kaçıncıdır görüşür ama bir kez daha görüşecek.

Öncesinde Meclis’teki vekillerimizi siyasi sorunla ilgili aydınlatırken; “gerilimin herkese zararı olduğunu” söyledi..

Pekala bu gerilimi nasıl düşürecek?

VE halka çağrıda bulundu: “Barışı huzuru arayalım…” Nasıl? Nerededir bu “kırk yıldır arayıp da bulamadığımız barışla huzur?”

Hangi kaf dağının ardında? Hangi okyanusun derinlerinde? Yada uzayın neresinde?

İŞTE buna en güzel cevabı  Akıncının aydınlatmasından sonra Meclis başkanı Uluçay verdi. Dedi ki  “Kıbrıs konusunda Meclis’te ciddi bir konsensus vardır!”

Getir şurdan be kahveci  bir kahve daha, en acısından ola!                                                                                **********

NERDEN NERE GELDİK!

Kabul edelim: Siyasi sorun çözülmeden sosyoekonomik sorunlar çözülmez! KKTC devlet olmaz!

Aynen ve neyse siyasi sorunla ilgili türlü çeşitli açmaz ve krizler; KKTC’nin yapısallığı da  aynidir!

Ne var ki 1974’lerden beridir süregelen ve hâlâ umutsuz bir vaka olarak görülen bu siyasi sorun sayesinde, eğri gemi doğru sefer öylesi bir “çarpık düzen” oluştu ki siyaset bilimcilerine malzeme!

 Kıbrıs sorununun asıl sahipleri ne Anastasiadis’le Akıncı’dır  ne Çavuşoğlu ile Çipras..

Sorunun sayesinde vole çekenlerle  göbek şişirtenlerdir!

Hamahumacılar, nemalananlar, Güney’i Kuzey’i kullanarak ceplerini dolduranlar, siyaset fantaziyası satanlardır!..

Ki  Kuzey Kıbrıs’ın  topraklarıyla mülkü her sabah satılıp alınmakta, alınıp satılmaktadır!

FAKAT yazık! Uğruna emirnameler çıkarılmasına, imar planları yapılmasına,  bir karışının bile para üstüne para bastırılmasına karşın; maalesef bu bereketli topraklarımız  kısır!

Yeşermiyor, üretmiyor, dürütmüyor!..        Bu nedenle de Başbakan Erhürman’ın açıkladığınca 1 milyar 700 milyon dolarlık dış ticaret açığımız varken, dış ülkelere sadece 100 milyonluk mal satışı yapabiliyormuşuz!

Dahası şu: Genç işsizler sayısı da  gitgide büyüyor. Üniversite mezunları “bedofislerde kafelerde zaman öldürüyorlar!

  1. ülkelerdeki üniversitelere giden öğrenciler mezun olduktan sonra KKTC’e dönmüyor, oralarda iş bulup kalıyorlar..

Yani toplum bir yandan 3. ülkelerden, TC’den gelen “işçi” statüsündeki insanlarla “de fakto nüfusu” oluşturan üniversite öğrencileriyle artar gibi gözükürken; aslında “de jure” nüfus sürekli eriyip azalıyor! Yada yeterince artmıyor!

YİNE Başbakan açıkladı: Biliniyor, ilk kez KKTC bütçesi tarihinin en büyük açığıyla geçti 2019 yılına!

Yani batmış, bitmiş, tükenmiş bir KKTC var ve bu devlet hâlâ Anastasiadis’in, yada Guterres’in veya AB kodamanlarının dudakları arasından çıkacak  “çözüm kararlarına” bağlı tutsaklar gibi yaşamak zorunda bırakılıyor! (“Var olmak” demiyorum çünkü olamıyor!)

VE biz! Ah bizimkiler! Türkiye karşıtlığı üzerine politikalardan medet umarlarken,  hâlâ bu adada Rum’la birlikte oluşturulacak  “birleşik Kıbrıs” rüyası görüyorlar!

Gözler o kadar “görmez,” kulaklar o kadar işitmez, yürekler o kadar taş, beyinler o kadar vıcık oldu ki “ben Kıbrıslıyım” diyen Niyazi Kızılyürek “Kıbrıs adası ve Kıbrıslılık üzerine AB parlamentosuna girmek için bizden de oy istiyor! Nerden nere geldik!                                  **********

KISACA TAKILDIĞIM: (SÖZLERLE GEÇEN YILLAR)

Hiçbir zam “ilaca yapılanı kadar korkunç ve zarar verici olamaz!”

Diyeceğiz ama işte geçen gün o zammın haberi gelmeden geldi zam uygulaması! Hem de 13 bin ilaca yüzde 26’nın üzerinde!..

Yani dış ülkelere vapurlar dolusu narenciye, patates ihraç etseniz ilaca ödediğiniz parayı karşılayamaz, dış ticaret açığından kurtulamazsınız!

Fakat sorun bu “parasal olayı” da aşar. Hani bu ülkede “sağlık reformu” gerçekleşecek, herkesi kapsayan “sağlık sigortası” devreye girecekti?

Ya heyle geçen yıllarımız işte!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar