“Kitleleri, Hitler gibi sahneleştirmek gereksizdir…”
…
Ama hâlâ yapılıyor.
İnsan yığınları bir sahnenin enstürmanı olarak kullanılıyor.
Evdeki bir portmanto, bir vazo, bir ayna, bir masa gibi!
Çoğu yerde.
Genellikle az gelişmiş yerlerde.
…
Yapılmasının nedeni nedir?
Dünya, gelinen aşamada insanların ayaklarının altında olduğuna göre, böyle bir sahneleştirme, onları hâlâ gütmek anlamına gelmiyor mu?
…
Güdülmeye ihtiyaç duyan kitleler oldukça, çobanlara da ihtiyaç olacaktır.
Kabahat sadece çobanlarda olamaz!..
…
Halbuki daha ilk çağlardan beri yönetici kısmının bilge insanlardan oluşması üzerinde duran filozoflar, hep “iyi”yi, “erdem”i, “güzel”i aramışlardır.
…
Bir alıntı:
“Demokrasiye karşı olan Platon’a göre demokratik rejim halkı aydınlatmaktan çok, halka yaltaklanan bir rejimdir ve demokrasinin muhtemel sonucu tiranlıktır. Toplumda daha bilgili, daha yetenekli olan insanların böyle olmayanları yönetmesi gerekmektedir.”
…
Demokrasinin kaynağı “milli irade”dir.
Güdülmeye ihtiyaç duyan insan yığınları oldukça “milli irade”nin ne işe yaradığı sorgulanabilir.
Böyle bir milli irade tiranlaşmaya yol açacaksa…
…
Bir toplumdaki insanlar tek tek bireyselleşmedikçe, kendi varlığının devamını başkalarının varlığının devamına bağladıkça, o tarlada yetişecek ürünler hormonlu olur!
…
Eserleri Amerikan Edebiyatının klasikleri arasında yer alan romancı Herman Melville, “hayatı değiştirmek için öncelikle kimsenin düşünmediğini düşünen insan ile, en güzel balina tasvirlerini yapabilen ve balinayı gerçekten gören insanların” bir araya gelmesini savunur.
…
Platon’un görüşlerinden pek farklı değil.
…
Yazarın şu sözü de önemli:
“Korkutacağı yerde, yaltaklanan insana yazıklar olsun…”
