Afrika’da filler kavga eder, cezasını otlar çeker. Bizim buralarda politikacılar çatışır, belâsını inekler çeker. 40 kadar inek kamyonete konup Hollanda’ya postalanmış.
Bunu ya söyleyen ya da yazan, 40 ineğin ne kadar yer tutacağından haberi yok. Üstelik inekleri yolda yedirmek, sulamak gerekir. Böyle bir iş için en büyüklerinden bir TIR gerekir.
Belli ki birileri, birilerine yalakalık yapmak istiyor. Nereye göndermiş, kime göndermiş belli değil. “Ben atayım da, nasıl olsa, millet yutar.” Millet de gerçekten yutuyor. Bu inekler gerçekten gönderilmişlerse ve telef olmadan Hollanda’ya ulaşırlarsa, büyük bir ihtimalle, kedi-köpek maması imalâtında kullanılacaklar.
XXX
Önümüze her çıkanla ağız dalaşına girmek, son yıllarda moda oldu. Ziya Paşa’nın ağzı ile söyleyeceksek “Bilmez idik evvel, bu dirāyet (yetenek, beceriklilik) yeni çıktı”. İslâmın şartlarından biriymiş gibi, saldırmadığımız ülke lideri kalmadı.
Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak “Bölgede Türkiye’ye karşı ABD, AB, Rusya, İsrail, Vatikan, İran, Esad, PKK, HDP, FETÖ, PYD ortak cephe oluşturdular” diyor. Aralarında bir yığın çıkar çatışması olan bu kadar ülkeyi ve örgütü, bir araya getrmeyi nasıl becerdik diye sorarlar adama. Ne zaman kiminle dost, kimlerle düşman olduğumuz belli değil.
“Kardeşim Esad” idi, “katil Esed” oldu. Yarın, öbürgün gene “kardeşim Esad” olursa hiç şaşmayalım.
Putin’le öyle olmadı mı? Ondan iyisi yoktu. İki ülke arasındaki ticaretin 100 milyar Dolar’a çıkarılması planları yapılırken Rus uçağı düşürüldü. İki ülke arasındaki ticaret nerdeyse sıfırlandı. “Biz özür dilemeyiz. Onlar bizden özür dilemeli” gibilerinden iç tüketime yönelik hamasî lâflar edildi.
Geçen sene Erdoğan, Putin’den özür diledi ve iki ülke arasındaki ilişkiler düzelmeye başladı. Ancak gidilecek daha uzun bir yol var. Türk medyasının şişirmelerine bakmayın. Putin hala kırgın. (Erdoğan’la ortak basın toplantısında suratı pek asıktı.)
Devreye giren dalkavuk medya Erdoğan’ın özür dilemediğini dile getirmeye başladı. “İzvinite” kelimesi kullanılmış da bu “Kusura bakmayın” demekmiş. Pardon yani. Kazara birine çarpınca İngiliz “Sorry” der, Türk “Pardon” veya “Affedersiniz” der. Rus da “İzvinite” der. Bu özür dilemek değil de nedir? Dön baba dönelim, hacılara gidelim. (Benim gördüğüm kadarıyla bu konuda doğruyu yazan tek gazeteci Hakan Aksay’dı. Ötekiler kıvırttı.)
XXX
Şimdi de Hollanda ve Almanya başta olmak üzere AB ile kırıcı lâf füzeleri fırlatılmaya başlandı. Boğazımızda dokuz boğum varmış. Bizim politikacılarda boğumların sekizi eksik. En son söylenmesi gereken sözler ta başında sıralanıyor.
Olayların Türk basınında yer aldığı şekilde oluşup geliştiğini kabul edelim ve Türkiye’nin bu konuda yüzde yüz haklı olduğunu var sayalım. Buna rağmen Faşizm ve Nazism rejimlerini yaşamış olan bir Avrupalıya en kırıcı hakaret, kuşkusuz, ona “Faşist” veya “Nazi” demektir. Sakarya’daki mitingde Erdoğan “Faşist rejimin Nazi kalıntıları” diye haykırıyordu. Yani hem Faşist hem Nazi.
XXX
Hamaset dili iç tüketimde işe yarayabilir ama dışarıda hiç hoş karşılanmaz ve bu türden söylemler Türkiye’ye zarar verir. Hem kısa vadede hem uzun vadede. Hollanda’ya “ağır yaptırımlar” uygulanacakmış. Hollanda’nın AB kulübünün üyesi olduğu unutuluyor. AB eninde sonunda kendi üyesini desteklemek zorundadır.
Hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş, Hollanda’ya uygulanacak yaptırımları açıkladı. Ben o yaptırımlarda Hollanda’nın canını acıtacak bir şey görmedim. Hollandalı resmi zevatı Türkiye’ye getirecek olan uçuşlara verilmiş olan izin iptal edilmiş. Yurt dışında olan Hollanda büyükelçisi ileriki bir tarihe kadar Türkiye’ye dönemeyecekmiş. Olsa da olur olmasa da olur türünden yaptırımlar. Attığın zaman küçük atacaksın ki civcivler de yesin.
XXX
Bir de onların elinde bulunan silâhlara bir göz atalım. Bakalım, kim kimin canını yakacak. Ajans Press’in yaptığı araştırmaya göre “Hollanda Türkiye’ye yapılan doğrudan yabancı yatırım tutarı içerisinde ilk sırada yer alıyor. Toplam yabancı sermaye içinde Hollandalı firmaların payı, %15.8 ile en yüksek paya sahiptir. 2016 yılında Türkiye’ye en fazla uluslar arası sermaye, Hollandalılardan geldi.” Al da bozdur.
Onlar fazla gürültü çıkarmadan yapıyorlar işlerini. Hollandalı tur operatörü “GO EXPLORE” Güney Afrika’ya olan seyahatlerinde THY uçaklarını kullanmama kararı aldı. Türkiye de Erdoğan’ın talimatı özerine Roterdam ile kardeş kent sözleşmesini iptal etti.
Avrupa’dan gelecek olan turist sayısında da büyük bir düşüş olacak gibi duruyor. 2017 Ocak-Şubat aylarında paket tur satışları 2016 yılına oranla epey düşüktü: Fransa %98, İsviçre %78, Avusturya %62, Almanya %50, İskandinav ülkeleri %25 ve Hollanda %69. Son olaylardan sonra Hollanda ve Almanya’dan gelen turist sayısı daha da azalabilir.
XXX
Erdoğan’a olan yakınlığı ile bilinen gazeteci Abdulkadir Selvi, Hollanda’daki hercümercin akabinde şunları yazmıştı: “[Kamu oyu araştırma şirketi yöneticileri] ilk başlarda hayır yönünde esen rüzgârın artık tersine döndüğünü belirtiyor. ‘Rüzgâr artık evet yönünde esiyor’ diyorlar. İbrenin ‘Evet’e dönmesinde Hollanda’nın katkısını görmemek için kör olmak lâzım.”
Bu patırdı gürültünün altında yatan esas neden, mağdur rölünü oynayıp daha fazla oy almk olmasın. Ülkeyi ateşe atmaya değer mi? Yazık oldu Holstein tipi ineklere.
