Ankara’nın penceresinden Cumhurbaşkanlığı’na şu ana kadar aday olanlara, Eroğlu’nu da ekleyerek bakın.
Ankara’nın yerinde olsanız çıkarlarınız açısından hangisi ile iş birliği yapıp ileriye doğru yürümek istersiniz?
Çıkarlarını, Türkiye’nin yüzünü iç ve dış siyasette yıpratmadan, adadaki yeni nesille köprü kurarak sağlayacak lider arayışını hangi aday karşılayabilir?
Şartlar değişse de bu arayışın referans noktası 50 yıl öncesi ile aynı değil midir?
Soğuk savaşın gölgesinde, adadaki “milli” rol için Denktaş’ı diğerlerinden ayırıp destekleyen “zihniyetin” temsilcileri değişmiştir ama Türkiye’nin ve NATO’nun ada ve çevresi ile ilgili çıkarları olduğu gerçeği değişmemiştir. Ve bu çıkarlar Türkiye’yi NATO’daki diğer müttefikleri ile karşı karşıya getirme riskini taşımaktadır.
O günün şartlarında günü Türkiye’ye biat ederek kurtaracak değil, ayni zamanda uzun yol yürüyecek genç lider arayışı ağır basmıştı.
Denktaş’ın öne çıkarılması diğerlerinin o gün verdikleri hizmetten memnuniyetsizlikten ziyade, Denktaş’taki donanım ve potansiyelle daha uzağa gidilebileceğinden dolayı olmuştur.
O zaman bu seçimi yapan zihniyete ister “derin devlet” deyin, isterseniz Gladio’nun gölgesinde olduklarının farkında olmadan yalnızca “milli mücadeleye” hizmet ettiklerini düşünenler deyin. Bir noktada ortak bir akıl hakim gelmiş ve Türkiye’nin çıkarları için Kıbrıs Türkü’nü bölme riskine sebep olma ihtimaline rağmen uzun vadeyi düşünerek bir seçim yapılmıştır. Zamanı geldiği düşünüldüğü için günü kurtarmadaki hız ve maharet, uzun mesafe gitme potansiyeline yenik düşmüştür.
Bugün Denktaş’ı genç yaşına bakmaksızın ön plana çıkaran unsurların etkin olmadığı düşünülse de, Türkiye’de iradeyi elinde tutanların Kıbrıs’taki bugünkü görüntüyü ve Türkiye’nin çıkarlarını tüm olasılıkları düşünerek tekrardan gözden geçirmeleri gerekir.
Batının Kuzey Irak’taki yeni stratejik ortaklığıyla birlikte, Ortadoğu’ya yakın ama bölgedeki olayların içinde taraf olmayan, Türkiye’ye alternatif olabilecek bir konuma geldi adamız.
Adanın Kuzeyi’nde bambaşka bir neslin artık devreye giriyor olduğunu da ekleyelim. Yeni nesil Kıbrıs Türkü’ne yabancılık ve güvensizlik var.
Bölgemizde “bahar” adı altında organize olan sosyal hareketleri, Kuzey’deki demografik değişim ile ilgili verilerle değerlendirmekte fayda vardır.
İyi eğitim almış olanların Türkiye’de iş bulmaları son bir iki senedir zorlaştığı ve adadaki nitelikli işsiz nüfusu artırdığı bir gerçektir. Adada daha fazlasını daha çabuk isteyecek ve bunun için risk iştahı daha fazla olacak kitlede bir artış olacağı öngörüsünde bulunmak abartılı olmaz.
Yapılan son iki seçimdeki seçmen tercihleri de demografideki değişimin sinyalini vermektedir.
Karma oy ve partiler üstü tercihlerdeki artış da farklı arayışların ve değişime olan ihtiyacın göstergesidir.
Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimi yalnızca bir kişinin seçilmesi ile ilgili değil hemen sonrasında partiler içerisinde oluşan fay hatlarının kırılmasıyla da farklı bir oluşumun başlangıç noktası olmaya gebedir.
Parti tabanlarının ve partiler üstü yeni neslin farklı bir soluk almak ve yeni bir payda oluşturmak arayışına girmeleri son derece yüksek bir olasılıktır.
Türkiye açısından Siber ve Özersay’ın adaylıkları özellikle bu açıdan çok önemli bir gösterge olacaktır.
Yeni neslin bir kısmının Türkiye’ye rağmen anlaşmaya yanaşacak bir şekil alıp alamayacağı da Akıncı’nın adaylığıyla ne kadar örtüşeceği görülecektir.
Siber ve Özersay’ın adaylıkları bu yöndeki bir eğilimi yumuşatacak seçenekler olmaları açısından da önemlidir.
Bu seçim Türkiye’nin uzun yol yürüyecek lider ve siyasi kadro arayışının öncü ve deneme seçimi olacak.
