Ut, re, mi… Ve meşk - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Ut, re, mi… Ve meşk

Bir okul Mozart’ın Türk Marşı’nı,

Bir başka okul Beethoven’ın Für Elise’ini çalıyor.
Aralıklarla.
Bunlar çalınca teneffüse.

Eskiden okul zili vardı.
O ziller çalardı.
Telefon zili misali…

Başka okullarda ne çalar bilmiyorum ama,
Bunları işittikçe sevinmemek elde değil.

Bu arada Fazıl Say geliyor.

Sekizinci nota yoktur.
Bilindiği gibi yedi taneden oluşur.
Do, re, mi şeklindeki nota ifadeleri Aziz Iohanne Battista ilahisinin ilk hecelerinden adını alır.


Bazı ülkeler bunu kullanır; İngiltere, Almanya gibi ülkeler de A.B,C’yi kullanır.

İlahi şöyledir:
Ut queant laxis
Resonare fibris
Mira gestorum
Famuli tuorum
Solve polluti
Labii reatum
Sincte Iohannes…

İlk harf olan “ut”’un 13’üncü yüzyıla kadar kullanıldığı söylenir.
Solfejde zorluklarla karşılaşıldığı için bunun yerine “do” belirlendiği anlatılır.
Ama, Almanlar hâlâ “ut” diyorlar.

Okullarda Beethoven, Mozart çalınması ne güzel…

Mayın haritalarının verilmesi ise bir o kadar ürpertici…

Osmanlı döneminde nota macerası garip süreçler izler.
Müzikleri nota ile ifade etme denemeleri yapılsa da dikiş tutmaz.
Konu 1886’lı yıllara kadar uzanır.
O yılda Hacı Emin Efendi yayınladığı bir kitapla Türk müzisyenlerine batı notasını tanıtmış olur.
O vakte kadar genellikle müzikte “meşk” edilirdi.
Muallim karşıya geçer.
Şarkıyı okur,
Karşıdakiler de ezberlerdi.
Bu yüzden arşiv oluşturmak güç olmuş; birçok eser kaybolmuştur.

Her şeyin özünde bir şeyler yatar.
Hiçbir şey nedensiz değildir.
Ut, re, mi bir ilahiden kaynaklanır,
Ki bunlar olmadan müzik yazılı olarak ifade edilemez.

Öte yandan mayın haritalarının verilmesi Kıbrıslı Türklerin barışçıl iradesinden kaynaklanır.
Yüzde 60’lar civarındaki çözüm iradesi, komşunun bu jesti yapmasına neden olmuştur denebilir.

O haritaları Dimitri niye vermemişti acaba?

Sekizinci nota yoktur.
Sekizinci renk de yoktur.
Ne yapılacaksa bu sesler, bu renkler içinde yapılmalı.
Doğanın kuralı bu…

Hangi renk tonu, hangi ses tonu oluşursa oluşsun temel bunlardır.
Bir insanın dünyalı oluşu da bunlardan anlaşılabilir.
Dünyaya Sarayönü’nden bakılsa da, mesele yoktur.
Sarayönü de dünyanın bir parçacığıdır.

Piano ve keman çalınabiliyorsa,
Şarkı söylenebiliyorsa,
Gerçekten de,
Kendimizi diğer dünyalılar gibi ifade ediyoruz demektir.
Hiçbir şey kazanılmasa da şarkılar kazanacak.
Ut, re, mi…

Meşke meraklı imamlar kaybolacak…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar