Üstü kapalı konuşmalar - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

Üstü kapalı konuşmalar

Açık konuşmadı.
İpucu vermek istemedi.
“Kumyalı-Ziyamet’ten itibaren tüm Karpaz ve civar köyleri istiyor. Yeniboğaziçi, Mormenekşe, Tuzla, Kırklar, Değirmenlik, Minareliköy ve civarındaki askeri bölge, Güzelyurt’u zaten kendinin kabul ediyor.”

Şimdilik söyleyeceğim bunlar. Daha açık konuşamam dedi.
Ve ekledi:
“Üstelik Türk tarafında kalacak topraklarda ilk tercih malına dönmek isteyen Rum’a ait olacak. Evine dönmek isteyen Kıbrıslı Türk’e ait evde Rum kalırsa, Rum’a 10 yıllık kira mukavelesi yapacak ve süreç sonunda evine sahip olacak.”

Üstü kapalı konuştu:
Pek ipucu vermeden.
Devam etti:
“Öte yandan Cumhurbaşkanlığı dönüşümlü değil Cumhurbaşkanı hep Rum ve Muavini Türk olacak ve ortak seçmen tarafından seçilecek. Bir başka deyişle Türklerin değil Rumların tercihi olacak.”

Açık konuşmuyordu.
Dinleyenler bu kapalı konuyu pek anlamadılar.
Ama elinden bir şey gelmiyordu.
Görevi icabı kapalı konuşmak mecburiyetindeydi.
Sorumluluk duyuyordu ne de olsa.
“Asker tamamen gidecek. Müzakerelerde anlaşmaya varılırsa Türkiye’den gelenler oy kullanamayacak. “

Konular üstü kapalı olduğu için dinleyenler “Nedir bunun konuştuğu” şeklinde mırıldandılar.
Dinleyenler bir yana, zaten ahali hiç anlamayacaktı…

Şimdilik bu kadarını konuşabilirim dedi.
İşte Rumların istedikleri bunlar; İşte böyle bir oyun” dedi sonunda.
Çok kapalı bir şekilde…

Çaresizdi.
Açık söylese vay, kapalı söylese vay.
Bu yüzden ipucu vermeden gayet kapalı konuştu.
Kimse Rumların Karpaz bölgesini istediğini anlamadı.
Askerin tekmil çekilmek istendiğini de.
Dönüşümlü Başkanlıktan vazgeçildiğini de.
Köy isimlerini bile üstü kapalı verdi ama o köyleri bilen yoktu…

Zaten ahali bunları bilmiyordu.
İlk kez söylemiş olacaktı o da.
Kıbrıs sorununu kim bilebilirdi ki.
Hele kapalı kapılar ardında konuşulanları.
Kapalı konuşmalıydı.
Sorumluluk sahibi olarak ancak bu kadar sızdırabilirdi.
Aksi, çözümü köstekler durumuna düşebilirdi.
Çok diplomatik davrandı.
Ağzından çıkan her kelimede çözüme gölge düşmesin diye dikkat ediyordu.
Çünkü nihayetinde görüşmeci oydu.
Yine yüz yüze bakacaktı.
Meseleyi askıdan almak isteyen de oydu…

Ama adaylığı da gelip çatmıştı.
O konuda da sır vermedi.
Sadece dayanamıyordu artık.
Çok yoğun baskılar, istekler vardı.
Herkes yollara düşmüştü.
Halbuki kendisi böyle bir şeyi asla düşünmüyordu.
Geriye kalan hayatında çoluk çocuğuna bakacaktı.
Dünya kime kalmıştı ki.
Sultan Süleyman ölmezden önce “Elimi mezarın dışında bırakın, gören bu dünya Sultan Süleyman’a bile kalmadı desin” dememiş miydi?
Ama çözüm kapıyı ha çalmış, ha çalıyordu.
İmzayı basıp, alnı açık olaraktan bir köşeye çekilmekti planı ki,
Ahali hırıltıyı sezdi,
Kapıya dayandı…

İki arada bir derede kalmıştı gayrı.
Ahaliyi mi üzsün, kendisini mi?
Fedakarlık göstermek durumunda kaldı…

Ama sır vermedi.
Bu konuyu da gayet diplomatik bir şekilde atlattı…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar