Ülkesi İçin Endişe Duyan Politikacı... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Ülkesi İçin Endişe Duyan Politikacı…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Bu gönderi, bütün ömrünü eğitime vermiş değerli bir hocamıza ait…

Eğitimde uzun yıllar yöneticilik de yapmış biri olan hocamız, KKTC eğitiminin geldiği duruma üzülmüş ama ümidini kaybetmemiş. “Lütfen” diye rica ediyor, eğitime önem verilmesini istiyor.
“Herkesin seçime odaklandığı bu günlerde, bügün bir eğitimci olarak beni üzen bir olay oldu. Sabah saat 9.00 da X Markete gittim orada oldukça kalabalık bir öğrenci grubu gördüm.


Ortaokul öğrencileri, orta 3. üncü sınıf olduklarını tahmin ediyorum.

Yanlarına gittim, sınavlarının ne olduğunu, niye bu kadar erken çıktıklarını sordum. Aldığım yanıt beni çok üzdü. İngilizce sınavları olduğunu, iki ayda sadece 3 sayfa ders gördüklerini söylediler.

Ne diyeceğimi bilemiyorum. Seçilecek milletvekili adayları, lütfen eğitime, öğretime önem veriniz”…

Bizde politika “Kim seçilecek, kim kimi kesecek” üstüne kurulu olduğu için eğitimin önemi yok maalesef. Başına ‘seni bakan yaptım’ diyeceğiniz birini getirir, gerisine bakmazsınız.

İnsan düşünüyor; ülkesi için endişe duyan insan kaldı mı siyasette..?

_______________________________________________________________________________

Seçime katılım fena düşecek…

Ben bu seçimlere katılım oranının, bir öncekinden de düşük olacağını tahmin ediyorum.

Neden mi..?

İnsanlar seçecekleri hükümetlerin can çekiştikleri sorunlarına çare olacağına inanmıyorlar.

Hükümet edenlerin ne elinden bir şey geliyor, ne de gelecek…

Bakıyorum konuşmalara, en azından bu ülkede yapılabilecekleri bile net bir şekilde söyleyen, kararlılık gösteren göremiyorum.

Fiyat istikrar fonunu bütçeye gelir olmaktan kurtarıp, piyasayı rahatlatma mesela…

Ya da bankaları, yap satçıları, okulları bir şekilde sabitlemeye çağırma…

Somut, somut…

Derdimiz bu.

Milletin beli bükülmüş.

Dövizdeki artış, öyle yakın geçmişteki gibi ufak sıçramaları aştı. “Geçicidir” falan lafları boş. Uzmanlar bu seviyede tutulmasının bir büyük başarı olacağını söylüyor.

Hatta, Türkiye ekonomisini dibe vurdurmasının muhtemel olduğu söyleniyor.

Düşünün, 400 sterlin kira ya da taksit ödeyen birinin cebinden geçen yıl böyle zaman

1640 lira çıkıyordu.

Bugün ise, 2100 lira…

Sadece taksitler değil, eve giren her türlü tüketim maddesi aynı oranda zamlanıyor.

Asgari ücretse gıdım gıdım…

Durumumuz Türkiye insanından da kötüdür. Orada en azından orta direğin dövizle işi olmaz. Onlar sadece piyasadaki ithal malların artışından etkilenirler. Ya biz…?

Devletin eğitim sistemi, sağlık sistemi berbat durumda, insanlar mecburen özele yönelmiş.

Bir ev taksiti, bir çocuk okul parası; sadece ikisini toplayın. Bugünkü şartlarda iki kişinin maaşı yeter mi..?

Hani bunun gıdası, benzini, elektriği, suyu.

Dünyanın en pahalı elektriğini ve suyunu kullandığımızı da unutmayın.

Vatandaş demir leblebi çiğniyor…

Vatandaş umutsuz…

Kendini bu kördüğümden kurtaracak birini arıyor hala…

Bulacak mı..?

Haydi bakalım siyasiler, önünüzde bir ay daha var. Somut bir şeyler duyalım. Yok, duyamazsak, emin olun seçmenin yarısı sandığa gitmeyecek…

_______________________________________________________________________________

YERİN KULAĞI VAR

RUMCU OLDUK YİNE: Geçtiğimiz günlerde bir yazımda, Hüseyin Özgürgün’ün 2015 Kurultayı’nda “partim birinci çıkmazsa, istifa ederim” dediğini hatırlatmıştım. Baktım, yine aynısını söylemiş. Üyesine kafa mı tutuyor, tehdit mi yapıyor? Herhalde öyle. Bence çekilmesinde bir sakınca yok. Baksanıza, hepimizi Rumcu ilan etmiş yine. Vatandaşlık ve arsa dağıtımları konusundaki eleştirilerin kaynağının ‘Rum kardeşlerimizin tepkisi’ olduğunu söylemiş. Bu zihniyete onay veren varsa, buyursun, “aman gitme” desin.

HELE BİR SEÇİM BİTSİN:

UBP’de aday seçimleri ardından liste dışı kalanlarla, sırasını beğenmeyenler, kendilerine yapılan “gombinanın” intikamını almak için ikici raundu, yani sandığı bekliyorlar. Listelere ve adaylara bir bakın, kimin kimi keseceğini anlarsınız. Bekleyin ve görün, ne sürpriz sonuçlar çıkacak sandıktan. Şimdi herşey durulmuş gibi görünen UBP’de, seçim sonrası yaşanacak depremin sinyalleri şimdiden geliyor…

BAŞARI KRİTERİ BU İSE:

Mevcut hükümet, yaklaşık iki yıllık iktidarlarını oldukça başarılı bulmuş olabilir. Başarı, yap boz tahtasına çevrilen eğitim ve sağlıksa bilemem. Yok eğer başarı, seçilmiş gençlere alt yapısı bile olmayan arsaları dağıtmak, ülkenin topraklarını birilerine peşkeş çekmek, önüne geleni sorgusuz sualsiz vatandaş yapmak ise haklısınız, bu konularda elinize su dökecek başka birini bulamayız…

 BÖYLE SİYASİ PARTİ OLMAZ:

Seçime girmeyi sürekli olarak reddeden gruplar, kendilerine ‘parti’ dese de, bence siyasi parti olamazlar. Yaptıkları, ülkenin geleceği için çaba göstermek yerine, dıştan goygoyculuktan başka bir şey değil. Hatta bir tanesi, seçimi boykot ettiğini söylüyor ama, bağımsız çıkan 2 adayı desteklediklerini açıklıyor. Nasıl iş bu..?

KİM DENETLİYOR:

Yüksek Seçim Kurulu’na göre seçim yasakları başladı. Bu yasaklar arasında; “Kamu görevlileri, seçimlerde tarafsızlıklarını korumak zorunda oldukları gibi, bunların siyasal partilere veya adaylara her ne nam ile olursa olsun bağış veya yardımda bulunmaları,  bir siyasal partinin veya adayın emrinde veya herhangi bir siyasal faaliyette çalıştırmaları yasaktır”diye bir madde de var. Peki buna uyan var mı? Yok…İyi de bunları kim ve nasıl denetliyor…

KARABASAN GİBİ:

Gün geçmiyor ki döviz yeni bir rekora imza atmasın. Durum böyle olunca da, döviz borcu olanları afakanlar basıyor. Hükümet, “kelin ilacı olsa kafasına sürerdi” modunda. Bankacılar, önlem olarak “dövizle borçlanmayın” diyor da, ne dövizle borçlandırmaya son veriyorlar, ne kuru sabitliyorlar. Vatandaşa gelince, TL kazanıp tercihini, sırf faizi daha düşük diye dövizle borçlanmadan yana kullanıyorsa suçlu kim?

_______________________________________________________________________________

ZİRVEDEKİLER

Şafak Öneri: Öneri, hukuk konusunda ahkam kesecek, öyle sıradan biri değil. Eski Yüksek Mahkeme Başkanı. Emekli olduktan sonra da siyasete karıştığını hiç duymadık. Anlaşılan o da olup bitenleri görünce içinden çıkmış… Hükümetin seçim yasakları içinde Meclis’e getirip, kendi oylarıyla geçirdiği geçiciler yasası hakkında bakın ne diyor…“Popülizmin ulaştığı son nokta. Seçim döneminde Anayasa’ya uygunluğu tartışmalı yasa yapmak…” İşte bu kadar…
_______________________________________________________________________________

DİPTEKİLER

Çaresiz ve Sefil Halimiz: Dünyada bizim kadar çaresiz, kendi kaderine sahip olmayan başka bir halk var mı acaba? Demokrasi, seçim, seçilen, seçen, hepsi göstermelik. Türkiye’nin Ekonomi’den Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, dövizin yükselişini Türkiye-ABD ilişkilerine ve cari açığın büyümesine bağladı. Bizimle ne ilgisi var Rıza Zarrab’ın ya da cari açığın. Yok! Ama en ağır cezasını biz çekmekteyiz. Sebeplisi, 40 yıl boyunca akan paralarla adam gibi ekonomi yaratmak yerine, seçim kazanma hırsıyla dağıtanlar… Ve buna onay veren bizler. Sonuçta işte böyle çaresiz, sefil durumdayız…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar