Üç ayrı isim, tek görüş... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Üç ayrı isim, tek görüş…

Köş, MoreketMehmet Moreket

İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Türkiye ve KKTC Cumhurbaşkanlarının Anastasiadis’e güvenmediklerini ve Rum tarafının Kıbrıslı Türklerle dalga geçtiğine inandıklarını söylüyor. Gerekçe olarak da, Rum liderin bir söylediğinin, diğerini tutmamasını gösteriyor…

Geçtiğimiz günlerde, Rum müzakere heyetinden istifa eden AKEL Temsilcisi Tumazos Çelebis de “Anastasiadis’in ne demek istediğini anlamıyorum” diyor.


Yenidüzen’deki köşesinde Niyazi Kızılyürek’in söyledikleri de benzer…

Kızılyürek, Anastasiadis’in ne istediği, neyin peşinde koştuğunun epeydir tartışma konusu yapıldığını vurguluyor.

Acaba karşımızda, ne dediğini bilmeyen bir Rum lider mi var?

Tabii ki öyle değil…

Gerçek maksadını açığa vermemek adına yalpalayan, herkesin kafasında bilerek ve isteyerek şüpheler yaratmaya çalışan biri var.

Belirsizlikten medet umuyor.

Oysa ne yapmaya çalıştığı öylesine açık ki.

İşte Mehmet Ali Talat da, Çelebis de, Kızılyürek de asıl nedenin, Kıbrıs Türklerine gerçek anlamda siyasi eşitlik vermek olduğunu söylüyorlar.

Talat, “Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıslı Türkleri eşit temelde kabul etmeleri gerektiğini”…

Çelebis,  “Anastasiadis’in, merkezi organlarda bile Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliği ve etkin katılımından kaçma girişiminde bulunduğu izlenimi verdiğini”…

Kızılyürek ise, “Kıbrıslı Türklerin devlet kurumlarında siyasal eşitliğini sulandırmak istediğini” söylüyorlar.

Her üçü de, bu yöntemle çözüme ulaşılamayacağını özellikle vurguluyorlar.

Çünkü siyasi eşitlik olmadığında bir anlaşma sağlamak imkansız.

Kıbrıs Türk tarafında bunu kabul edecek kimse yoktur.

Böyle bir tutumla, çözüme değil, çözümsüzlüğe, dahası ayrılığa hizmet edersiniz.

İşte size Kıbrıs konusuna ömürlerini adamış  3 ayrı kişinin görüşleri.

Aralarında detaylarda farklılıklar olabilir ama, Anastasiadis ve emelleri konusunda tek bir noktada buluşuyorlar.

Suçladıkları kişi, Kıbrıs’ın geleceğinde söz sahibi olan biri.

Hatta öyle ki, Kızılyürek, Anastasiadis’in “Devletin işlerliği” iddiasını, Makarios’un 1960 cumhuriyetinin sözde “işlerliğini sağlayacağım” gerekçesiyle Anayasayı değiştirmeye kalkmasına benzetiyor, arkasından gelen Akritas Planı’na dikkat çekiyor.

Demek istediğim, Anastasiadis de esas maksadının bilindiğinin, foyasının ortaya çıktığının pekala farkında.

Bildiği halde de devam ediyor.

Ben beklerim, şu yeni süreç bir başlasın, bakın daha ne saçmalıklar ortaya çıkaracak.

Siyasi kariyerinin son noktasında, her türlü maskaralığı yapmayı göze almış durumda.

Bu adanın her iki kesiminde bu işten anlayanlar işin aslını görüyor da, taaa Amerikalardan buraya rapor hazırlamaya gelenler görmüyor mu?

Ya da adadaki yabancı misyonlar?

Pekala görüyorlar ama tıs yok.

İşte Anastasiadis’in bu cesareti de buradan geliyor.

Gidiiatı değiştirebilecek tek şey, kendi kamuoyunun tepki göstermesi ki, ne yazık öyle bir görüntü de yok.

Rum halkı, her zaman olduğu gibi, Kıbrıs konusunda kendileri için hazırlanan hapı çoktan yutmuş vaziyette…

YERİN KULAĞI VAR

ŞUYUU VUKUUNDAN BETER:

Böyle derdi eskiler. Yani bir işin dedikodusu, gerçekleşmesinden daha tehlikeli… Bakın şu cumhurbaşkan adaylığı meselesine. Parti başkanlarının neredeyse hepsinin adaylıkta adı geçiyor. Nabız yokladıkları, ortak adaylık peşinde koştukları şu bu… Daha 2 yıla yakın bir zaman var. Bu gidişle biz bu süreci zor götüreceğiz. Hatta bir süre sonra işler öyle bir noktaya gelecek ki, herkes birbirinden kuşkulanacak. Maksadın hükümet bozup, hükümet kurmak olduğunu biliyoruz da, olan yine vatandaşa olacak…

BİR AÇIKLAYIN DA BİLELİM:

Türkiye’den gelen suyun tarıma verilmesi için gerekli tünelin  temeli atılıyor. Geçtiğimiz aylarda da iki bölgede suyun tarıma verildiği açıklanmıştı. Tamam da, bu su neye veriliyor? Hangi ürünlere? Çukurova Üniversitesi’nin yıllardır analizler yaptığını biliyoruz. Kim, ne üretecek, nereye satılacak hazır mı? Yine bir sürü masraf şimdi de tünel yapılıyor. Karşılığı alınabilecek mi, verimli olacak mı?  Yıllar yılı Nazım Çavuşoğlu geçiştirdi bu soruları. Bir de Sayın Şahali’ye soralım…

YÜZDE 20 KAÇAK:

Çalışma Dairesi Ocak-Eylül arası 9 aylık dönemde işyerlerine yaptığı denetlemelerde,  2 bin 141 yabancı uyruklu işçinin 407’sinin çalışma izni olmadığını tesbit etmiş. Yani her 5 işçiden birisi kayıtsız ve kaçak olarak çalıştırılıyor. Eğer ülkeye giriş kapılarında denetimlerinizi tam yapmaz, her gelene “turist” vizesi vermeye devam ederseniz, bu sayı daha da artacak. Yıllardır yazılıp çiziliyor, bu ülkeye girişleri kontrol altına almak bu kadar mı zor…

İNANARAK MI SÖYLÜYOR:

İşadamı Ali Özmen Safa, 2019’da Girne’de emlak krizi yaşanacağını, Girne’nin aksine Mağusa ve İskele’de fırsatlar çıkacağını ve taleplerin bu bölgelere kayacağını iddia etti. Demek istiyor ki, Girne bitti zaten, inşaat yapacak arazi de kalmadı, sıra İskele ve Mağusa’da.

FIRSAT VERMEYİN O ZAMAN:

Medyaya tepki gösteren HP milletvekili Gülşah Manavoğlu, “ülkede mevcut düzeni bozacak ve toplumsal çıkar için çalışıp kişisel çıkarlara çomak sokacak diye herkesin korktuğu parti” oldukları için saldırılara hedef olduklarını iddia etti. Kusura bakmasınlar ama bugün, dün söylediklerinin tam tersini yaparlarsa olacağı buydu. Örneğin UBP –HP koalisyonu iddialarına bile net bir cevap vermek yerine kaçamak cevaplar vererek, kafa karıştırıyorsunuz…

MALUMUN İLANI:

Astroloji uzmanı Abdullah Abdülaziz, hem ülkemizde hem de dünyada yaşanacak önemli gelişmelerle ilgili olarak 2019 yılının falına baktı. Abdülaziz, Kıbrıs sorunuyla ilgili çözümün olmayacağını ve 2019 yılının hem KKTC’de hem de Türkiye’de iyi geçmeyeceğini öne sürdü. Bunları bilmek için astrolog olmaya gerek yoktu aslında…

ZİRVEDEKİLER

İzzet İzcan: “Üç tane fazla oy için, emekçileri batmış şirketlere 50 kişilik gruplar halinde istihdam edenler, bugünkü trajedinin mimarlarıdır… Bu iki yüzlü siyasilerin, açlık grevlerini ziyaret edip destek belirtmeleri, kuzey Kıbrıs’taki çıkar üstüne inşa edilen politikaların iflasıdır”…

DİPTEKİLER

Tablo Korkunç: 2015 yılında ülke genelinde 4 bin 937,  2016’da 4 bin 740  ve 2017’de 5 bin 92 suç işlenmiş.  2017 yılında cezaevine giren bin 989 kişiden 284 kişinin mesleğinin olmadığı, 274’ünün ise öğrenci olduğu DPÖ verilerine yansıdı… 2018 yılı rakamlarının daha korkunç olacağını söyleyebiliriz. Bu tablo karşısında yeni cezaevi inşa ederek önlem alınamayacağını, daha radikal kararların alınması gerektiğini ne zaman anlayacağız…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar