UBP, gelenekselin devamına oynuyor... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

UBP, gelenekselin devamına oynuyor…

Köş, MoreketMehmet Moreket

UBP Kurultayı, UBP’li olsa da olmasa da, bu ülkenin her bir bireyini ilgilendirmeli.

İktidarda olsun, muhalefette olsun, burada siyaset yapan bir parti, bir şekilde toplumun tümünü etkiler.


İktidardan beklentiler bellidir. Ama muhalefetten beklentiler de bellidir. Demokrasi denetime dayalıdır. Bu da ülke gemisinin hangi yöne gideceğini belirler.

UBP bugün, bence çok kolay kategorize edilebilen bir partidir.

Aşırı muhafazakar, katı, yandaşlarla yürüyen (ki bu diğer partilerde de var); toplumun çıkarından çok partisel çıkarları gözeten, kendi içinde sürekli bir başkanlık yarışı yaşayan, giderek çok daha eleştiri alan bir parti.

Bu noktada “peki o zaman son seçimlerde nasıl oldu da % 35,5 oy aldı” denilebilir.

Esas sorun da burada zaten…

Seçimlerini toplumsal değil, kişisel çıkarlarına göre yapan kitlenin hala dimdik ayakta olduğunu gösterir.

Eroğlu dönemi, bu yapının temellerini atmış, kökleştirmiştir. Baksanıza Gezici’nin anketinde, “neden bu aday” sorusuna verilen yanıtlarda en yüksek 3. oran; “bana yakın olduğu için” yanıtıdır…

“Biz ve bizim çocuklar”… Sonra, “Türkiye’den en iyi ben para alırım”… “İktidara geleyim, seni göreceğim”…

Eroğlu kökleştirdi de, ardından gelen özellikle İrsen Küçük ve Özgürgün dönemi, bu ülkeye hiç görülmedik skandallar yaşatan, mevcut kötü alışkanlıkların dibine kadar sürdürüldüğü, hatta Eroğlu dönemini aratan icraatlar sergilemiştir…

Adaylara bakıyorum, kurultayla ilgili çıkıp cesur konuşmalar yapan Ersin Tatar dışında birisi yok gibi. Halihazırdaki başkan bile, ‘gündemimizde kurultay yok’ diyebiliyor…

Neden sindiler, neden açık konuşmuyorlar, orası muamma. Konuşmalarını izliyorum, tek yaptıkları hükümete vurmak. “Ben de adayım, hedefim UBP’yi şöyle yapmak” falan yok.

Tatar diyor ki; “UBP Genel Başkanı son dönemlerde malum nedenlerle çok yıpranmıştır. Partimiz hakkı olduğu halde Genel Başkan’ın bu yıpranmışlığı ve diğer hataları dolayısı ile 3 parti tarafından ‘hükümet kurulmaması gereken parti’ ilan edilmiş, bu yüzden hükümet kuramamıştır”… Aynen öyle. Tüm partilerin “Biz UBP’yle hükümet kurmayız” demesi boşuna mı?

“UBP Genel Başkanı’nın değişmesi lazım” diyor Tatar.

Ama yetmiyor. En azından, dıştan bakanlar için Başkanın değişmesi yetmiyor.

Bugüne kadarki feodal yapıyı değiştirecek, parti içi yönetimde ve ülke yönetiminde köhnemişliği, statüko bekçiliğini, adam kayırmacılığı, devlet sistemini her an boxabilen politikaları yıkacak, çağdaş ideolojiler benimseyecek bir değişim sinyali arıyor insan.

Böyle bir iddia yok ortada…

Hatta konuşmalarının satır aralarından, “geleneksel UBP zihniyetinin en iyi savunucusu ben olacağım” anlamı çıkıyor…

Daha zaman var, bekleyelim ve görelim.

Bana kalırsa, UBP tabanından bu yönde güçlü bir değişim talebi gelmediği sürece, eskinin devamı yeni isimlerle devam edilecek…

Ne yazık ki, UBP tabanında da böyle bir talep şimdilik görünmüyor…

YERİN KULAĞI VAR

YAZIKLAR OLSUN:

Önce harcadığı anormal benzin parasıyla gündem oldu, şimdi ise şöförünün fazla mesaileriyle.  Meclis başkan Yardımcısı Zorlu Töre, şöförünün sadece Haziran ayında 395 saat fazla mesai yaptığını bildirmiş. Tatil günleri de dahil günde 20 saate yakın ek mesai demektir bu. Bu durumda şöför, hergün sadece 4 saat uykuyla araba kullanımış oluyor. Töre, hakkındaki bu iddialara cevap vermek yerine, Başkan Uluçay ve milletvekili Derya’yı  “Odalarında içki içip, Meclis’te sarhoş geziyorlar” diye suçlamayı tercih etti. Ve bu çirkin sözler, Meclis Başkan Yardımcısı makamında oturan kişiye ait…

 

GÖNLÜ NELER İSTER:

UBP Genel Başkanı ve başkan adayı Hüseyin Özgürgün ay sonu yapılacak kurultay için, “Gönül isterdi ki tek adayla gidilsin ancak çok da zorlamaya gerek yok” demiş. Tek adaydan kastı herhalde kendisidir. Daha önce de “bu son adaylığımdır, milletvekili adayı da olmayacağım” diyen Özgürgün’ün bu sözleri, kurultaya yönelik bir starteji olarak değerlendiriliyor…

 

SUCUOĞLU GÜNDEMDEN DÜŞTÜ MÜ?:

Adaylık yarışının başladığı ilk günlerde her konuda demeç veren, her gün gazetelerde yer alan UBP Genel Başkan adayı  Faiz Sucuğlu’nun son zamanlarda o performansını göremiyoruz. İlk zamanlar kazanacağına kesin gözüyle bakılan ancak, Gezici’nin yaptığı ankette son sırada yer alan Sucuoğlu, ya ziyaretlerden fırsat bulup eskisi gibi beyanat vermiyor, ya da kurultay için yeni stratejiler belirliyor…

 

VAH HOCAM VAH:

Yıllardır Çanakkale Kampınıa katılan öğrencilere orada verilmek istenen mesajları en sert şekilde eleştiren TDP Genel Başkanı ve şimdiki Eğitim Bakanı Cemal Özyiğit, “Aynı dili konuşan, aynı inanca sahip olan insanların birbirini daha iyi anlaması öncelikli hedefimizdir” diyerek, Çanakkale Kampı liderlerini Girne’de ağırlamış. Hele de son rezaletten sonra, insanın kafası karışıyor.

 

PARA AKIŞI DENETLENMİYOR MU?:

Son dönemde, Türkiye’de yasa dışı faaliyet gösterenlerin paralarını KKTC bankalarına taşıdıkları haberlerini çok sık  duymaya başladık. Uzun yıllar önce hayali ihracat döneminde de vardı bu işler, ancak o günlerde bu yana para hareketleri Merkez Bankası’nca sıkı denetime alındı. Peki öyleyse bunlar ne? Saadet zinciri paraları, FETÖ terör örgütü paraları, sanal bet paraları. Hepsinin de KKTC’de açılan hesaplara yatırıldığı iddia ediliyor. İddia edildiğiyle de kalıyor. Ne bir açıklama, ne bir soruşturma. Nasıl oluyor?…

 

YİNE KURAKLIK, HADİ ÖDEME BAKALIM:

181 köy kuraklık kapsamına alınmış. E, zaten 187 tane köy var, yani tamamına yakını. Geçen yıl çok da kurak geçmeyen bir yıldı. Buna rağmen sonuç ortada. Demek ki neymiş, bu ülkede kuru tarım yapılması akıllıca değilmiş. Şimdi devlet bulup buluşturacak, hepimizin hakkından kesecek, bu sözde üretimin diyetini ödeyecek. Vermezse, sokakları, bakanlıkları basacaklar. Böyle bir ekonomik akıl, böyle üretim, böyle adalet var mı? “Olmuyor kardeşim, olmuyorsa üretme” diyebiliyor musun? Yok, diyemiyorsun…

 

ZİRVEDEKİLER

Başaran Düzgün: “Hiçbir evrensel kuralı gözetmeyen, insani değerlerden nasibini almayan, kuralsızlığın kural, ahlaksızlığın ahlak sayıldığı enteresan bir dönemden geçiyoruz. ‘Para güçtür, güç ise paradır’ felsefesi hakim buralarda. Sistem bunun üzerinde yükseliyor. Toplum bununla şekillendiriliyor. Ve bu yolla Kıbrıs Türkü’nün iradesi iğdiş ediliyor. Para ve güç ilişkileri her türlü çağdaş değerin ve gelecek kaygısının önüne geçiyor”…

 

DİPTEKİLER

Sokaklarda Korku Hakim: Bir otel çalışanı, arkasından bir hastane kantincisi, gizli kamera yerleştirmiş, kadınları çekiyor. Tanınmış, genç bir hanım, yolda yürürken taciz ediliyor, o sesini çıkarıyor, bir başkası “bana da yaptı” diye sessiz kalıyor. Bu kadar korumasızız bu ülkede. Soldan gelenin beklemesi gereken bir yerde, adam aksine gaza basıp önüme geçiyor, boru çalıp durmasam, üstüme çıkacak. Dönüp “Uzatma dayı” dediğinde, başına ne geleceğini bilemediğin için sürüp gidiyorsun. Çünkü tehdit ediyor, korku veriyor. İşte tam da bu psikolojideyiz. Güven sıfır. Kendimizi nasıl koruyacağımızı da bilemiyoruz.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar