UBP-DP’nin siyasi tutumu - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

UBP-DP’nin siyasi tutumu

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

“Olmazsa olmazları” giden hükümete fark atıyor…

UBP ile DP’nin Kıbrıs siyasi sorununa yönelik tutumlarını zaten biliyorduk. Buna karşılık Meclis’te okunan “Hükümet Programına” yine de “yeni bir görüş var mı” düşüncesinde göz attık, “hayır” yoktu. .


Gerçekte şu anda da hemen tüm toplum katlarında seslendirilirken kabul gören bir politikaydı ortaya konan. Çok özetle, artık söyleye yaza aklımızın bir ucuna yapışıp kalmış ezberi ile “iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı, Türkiye’nin etkin garantisini içeren bir federal sistem…” Çözüm sloganı haline gelirken müzakerelerin de “başlığını” oluşturan bu yol haritasına “fonksiyonel çözüm” eklenmezse eksik kalacaktı. Nitekim Özgürgün hükümeti de “Adil, yaşabilir ve kalıcı bir anlaşma” dedi.

MERAK BU YA! Bugüne kadar şu yukarıda özetleyerek aktardığım Kuzey’in çözüme yönelik slogansal görüşünün masada nasıl savunulduğunu bilemiyoruz. Çünkü “giden sakıt koalisyon hükümeti” UBP ortağı olduğu halde hep CTP ağırlıklı bir performans gösterdi. Bizatihi Sn. Akıncı’nın siyasi soruna yönelik farklı bakış açısından başlayarak “birleşik Kıbrıs” sloganını kendine şiar edinmiş CTP’nin müzakerelere yansıyan bazı konulardaki “kararlılıklarının” ne kadar etkili olduğunu öğrenmemiz mümkün olmadı.

Mesela gerçekten iki ayrı bölge gerçeği ile kendi içlerindeki özerklikleri Anastasiadis tarafından kabul gördü mü? (Çünkü Anastasiadis AB müktesebatı ile 4 özgürlükten söz ediyor. Şimdilerin Hükümeti ise kesinlikle iki ayrı bölge korunacaktır diyor.)

Mesela iki bölgedeki iki toplumluluk olayı nasıl tesis edilecek? (Çünkü Anastasiadis mülk konusunda “ilk tapu sahibinin” ilk karar mercii olmasını istiyor. Bu da Kuzey’in Rum nüfusla delinebileceği ve kantonlar oluşturulacağı çağrışımları yapıyor! Yeni hükümet ise bu konuda “kesinlikle iki bölge” diyor.)

Mesela Türkiyenin etkin ve fiili garantisi Rum liderliği için kabul edilemezdir. (Bu konuda Akıncı ile Anastasiadis arasında bir uzlaşı sağlanamadığından sorun “garantör ülkelere” havale edilmiştir. UBP-DP hükümeti ise Türkiye’nin garantörlüğünü olmazsa olmaz olarak savunmaktadır.)

Mesela Türk tarafı siyasi eşitlikten yanadır ama Anastasiadis sık sık Kıbrıs Cumhuriyetinin federasyona dönüşeceğini söylemektedir. Bu da siyasi eşitliğin sulandırılması demek olacaktır. (UBP-DP Hükümeti ise bu tip sulandırmaları asla kabul etmeyeceklerini Hükümet Programında da belirtmişlerdir.)

ÖTE YANDAN: Giden hükümetle gelen hükümetin çözüm konusunda ayrıldıkları bir başka konu “birleşik Kıbrıs”ın tanımıdır. CTP’yi Talat’ın da önünde sürüklemeye çalışan yeni jenerasyonun hedefi, bırakın “birleşmeyi” Türklük Rumluk mefhumlarını bile aşarak “Kıbrıslılık” kimliğini öne çıkarmaktır..

UBP-DP hükümetinin asla kabul etmeyeceği bu yeni görüşler zannedersem müzakere masasına da olumsuz yansıyacak bazı “bünyesel sorunlar” yaratacaktır.

Her hal’u kârda tabi ki Akıncı’yı desteklemek lazım. Ancak Özgürgün Başbakanlığındaki hükümetin şu sorusuna da şimdiden cevap vermek kaçınılmazdır: “Eğer referandumda her iki taraftan da “hayır” çıkarsa sonrası yol haritamız ne olacaktır?”

YENİ HÜKÜMET PROGRAMI: (BEKLENDİĞİ GİBİYDİ. (TC İLE YENİ İLİŞKİLER OLUŞTURULACAK!)

Şüphesiz geçen haftanın iki büyük olayı vardı. Birisi yeni hükümetin kurulması ve Meclis’te “programını” okuması diğeri Asil Nadir’in kimseler beklemezken KKTC’ye sürpriz dönüşü.

Her iki olayı da “Kıbrıs Türk halkının roketlerini ateşleyecek yeni dinamiklere ihtiyacı vardır” düşüncemle değerlendirdim. Her iki değişim de yeni heyecandı. Biliyoruz yeni heyecanlara yeni umutlar katılır. Ki kaç zamandır Kıbrıs Türk halkı ataleti yaşamaktadır! Duyduğu en büyük heyecanı “elde kalmadan ihraç edebileceği patatesini satma umuduysa” aylardır “TC’den akan suyun ideolojik kavgalardan kurtulup halkın kullanımına sunulmasıdır..”

YANİ: Heyecanlar da umutlar da çözümleri bu kadar basit sorunlara kadar düşüverdi “büyük düşüce” yitti!  Güney Rum Yönetimi Doğu Akdeniz’deki gazı ile dünyasallaşır, batan ekonomisini yine kurtarırken; bir de bize bakın! İnsan üzülmez mi? Hükümet programına da bu duygu ile göz attık.  UBP ile DP’yi bilenler böylesi bir program oluşturulacağını da bilirlerdi. Dolayısıyle şaşırtıcı değildi. Hemen yazayım ama: Hükümet programları birbirlerine benzerler. Öyle olması da doğaldır çünkü “devlette süreklilik vardır.” Kalındığı bırakıldığı yerden devam edilir. UBP-DP programı da öyle oldu: Fakat tek farkla:“İstifa eden CTP ağırlıklı  hükümet Türkiye ile kavga ederek gitti.. Gelen hükümet “sulh” vaat ederek geldi! Program da bu yeni politikayı çaktı. Dolayısıyle en çarpıcı yanı “2016-2018 Mali ve Ekonomik Protokolün uygulanacağı vaadi oldu!” Yani yeni hükümet evvel emirde Ankara’dan gelecek taze paranın akışını güvenceye bağladı. İyi de yaptı çünkü “öküzün boynuzunda sinek olurken, efelik taslamak akıl işi değildir!”

 BARIŞÇI PROGRAM: Önceki hükümet programı gibi içinde “yok yok!” Ancak bu yenisi cafcaflı anlatımlardan kaçınmış. Yalın ve açık “işte icraatlarımız” diyor. Bir kısmı TC’ye uyumlu. Bir kısmı Kıbrıs Türk Ticaret Odası ile uyumlu! Bir kısmı Bankalarla uyumlu…

Bu yönü ile diyorum “barışçı bir program çıktı” ortaya! Ha Sendikalar, Birlikler, beklentileri her zaman yukarılarda dolanan mesleki kesimler programı nasıl karşılar, nasıl tepki gösterirler bilemem. Fakat “her halde diyorum yakında göreve başlayacak bu yeni hükümeti de “istifaya zorlayana kadar” dayatacaklar!” Fakat:

Dayanmasını ve icraatlarıyla muhaliflerini susturup utandırmasını başarmak yeni UBP-DP hükümetinin görevidir. Göreceğiz…

KISACA TAKILDIĞIM. (AKMAYAN SULAR!)

On beş gündür Mağusa’da çeşmelerden akan şebeke suyu ya bir ya bir ya iki gün aktı! Buna karşılık:

Ne bir doyurucu açıklama yapıldı ne de bir maruzat kondu ortaya! Ne hayıflanma ne özür işittik! Hiçbir yetkili ve sorumlu “seçilmişten” çıt çıkmadı!

 Hep öyle oluyor: Devletin yönetimine talip olanlar halktan oy isterlerken iğnenin deliğinden bile geçerler ama halkın kaderini yüklendikten sonra insana şunu söyletirler: “Oh ya, sizi kandırdım, oylarınızı aldım, doymayın eşekliğinize!” (Affedersiniz ama artık bu ülkede eşeklerin önde gittiği develer olmaktan bıkıp usandık! İnsanlara suyu bile haram edenleri asla affetmiyoruz!)

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar