Türkler geliyor! (Hasikos’un korkusu!) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Pazar, Mayıs 5, 2024
Köşe Yazarları

Türkler geliyor! (Hasikos’un korkusu!)

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Bakıyoruz Rum tarafı için de çözümsüzlük kuşku  ve telaş  yaratabiliyormuş!  Nitekim Rum İçişleri Bakanı Hasikos’u bir gaile aldı: Çözüm olmazsa Güney’de mülkü olan Türklerin geri dönerek hak talebinde bulunmalarından çekiniyor!”

Böyle bir dönüşün olabileceği ihtimali var mı? Sanmıyorum ama Hasikos’un kuşkularına dönüyorum: Hasikos şu anda Güney’deki Türklere ait malların Rum göçmenlere eşdeğer olarak, hak sahibi olmayan  bazı Rumlara da kira ile verildiğini açıklıyor fakat bu kiraları  ödemediklerinden yakınıyor, “bu konuda girişim başlattık” diyor.


Filelefteros gazetesine yaptığı bu açıklamada Hasikos’un neden çözüm olmazsa büyük oranda  hak sahibi olan Türklerin Güney’e dönerek mallarını talep edecekleri olasılığına taktığını anlamasak da o bu konuda  Türklerin Güney’deki ev ve topraklarıyla ilgili  dağıtımlarıyla ilgili bilgiler veriyor! Niçin?

DEVLET SORUMLUĞU: Hatırlamakta yarar vardır. Rum tarafı Kuzey’deki Türk halkını 42 yıldır “korsan ve sözde devlet olarak” nitelemesine karşın AB’ye girdikten sonra 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti ahkâmlarına dayanarak kendine mal ettiği tüm adanın tanınmış devleti olduğunun “kaçınılmaz yetki ve sorumluluğunda” Kuzey’deki Türk halkının da 1960 KC’den doğan bazı haklarını kabul etmek zorunda kalırken yüz bini aşkın Türk yurttaşına hem pasaport hem de kimlik verdi..

Hasikos işte bu “tanınmış devlet oluş” sorumluluğunda hak sahibi Türkler olayını gündeme getiriyor ve  “ya geri dönüp mallarını isterlerse”  kuşkusunu öne çıkarıyor!

Benzer bir “Devlet oluş” sorumluluğu da yine 1960 Zürih Londra Anlaşmalarından doğan “Türkiye’nin garantörlüğü konusudur,” Kuzey’i tanımadığı halde KC’ne dayalı bu Güvenlik Anlaşması nedeniyle 42 yıldır Türkiye’nin adadaki askeri varlığını kaldırmayı başaramamıştır! Müzakerelerde de Cenevre’ye kadar gidilirken Türkiye garantör ve müdahil devlet olarak orada yerini almıştır.

SİYASİ SARMAL: 42 yıldır Türk halkının hakkını gasp ederek ve çiğneyerek  “devlet rolünü” oynayan Rum Tarafının “çözümsüzlükten” korkması için daha pek çok konu vardır ki artık bunlar daha sık seslendirilmeye başlanmıştır.

NİTEKİM: Türk tarafı çözüm olmazsa” sorusuna  KKTC yoluna devam eder cevabı verilirken, tabi ki  meşru ve  tanınmış bir devlet olmak  için mücadele edileceği,  bu mücadelenin bir ayağının  da Brüksel’de olacağı biliniyor.

Bu siyasi gelişmeler Rum tarafını elbette rahatsız edecektir! Çünkü Kuzey’e dönmeyi hayal ederken şimdi, “çözüm olmazsa ya Türkler Güney’e geri dönelerse” diye kuşkuya kapılması hayra alamet değil!  tutun ki Türk tarafının “B planını” devre sokabileceği olasılığını düşünmektedir, diyelim.


                               

SİYASİ PARTİ VAATLERİ VE BAŞARISIZLIK!

Halkın Partisi Başkanı Kudret Özersay rutin konuşmalarından birinde “ülkedeki siyasi partilerin yapamayacakları sözler verip daha sonra ciddi hayal  kırıklıkları yaratıklarını” vurguluyordu.

Görüp yaşadığımız için bildiğimiz sorunlardan biridir. Seçim kazanmak için meydanlarda söylenenlerle “hükümet programlarına” sokuşturulan “vaatler” doğrusu ya ne çapımıza uygundur ne de yaşanan siyasi ve sosyoekonomik gidişimizle doğru orantılıdır.

Tabi asıl sorun  “çapımızı” aşan vaatlerden çok “popülist” yaklaşımlardır ki artık nasıl sistem haline getirildiğini çok iyi biliyoruz. Buna karşın başa dönüp siyasi partilerin seçim kazanmak için gerçekleştiremeyecekleri vaatlerde bulundukları sorununa gelelim.

Siyasi partilerin “seçim bildirgelerini” bu ülkede kaç kişi okur bilmiyorum! Bildiğim seçmenin umurunda olmadığıdır! Kaldı ki birbirlerin rakibi olan siyasi partiler de seçim sathı mailine girildikte birbirlerinin vaatler külliyesi olan “seçim bildirgelerine” dönüp bakmazlar bile!

Dolayısıyle “siyasi partilerin” sistemlerinin aynası olması gereken “seçim bildirgeleri” ile “hükümet programları” ne halk ne de medya ile bizatihi siyasi partiler bünyelerinde tartışılmaz! Hatta seçim olup bittikten sonra da çokluk hatırlanmazlar!

       Mesela 1974’den beridir bu ülkede TC ile sürekli “mali ve ekonomik” protokoller yapılır ama asla uygulanmazlar. Oysa hemen hepsi de “hükümet programlarında” yer alır!

       Mesela sonuncusu olan 2015-2018 Mali ve Ekonomik Reformlar Paketi” öncesinde de “ekonomik protokoller” vardı ama gelip giden koalisyon hükümetlerine karşın hiçbiri “icraat” haline gelmedi. Hatırımda kalan artık battığı ve kimselerin borcunun altından  kalkamayacağı için çarnaçar “kooperatifleştirilen”  “Süt Ürünleri Kurumu” olduydu anası olan TÜK ise  batmaya devam ediyor!

Mesela: Ercan devlet havaalanı da bu silsilede yap işlet devret modeline kondu ama şu anda  alanın en iyi şekilde inşa edilmesi üzerinde durulması için efor sarf edileceğine, “siyasi partilerin muhalefet şerhinde hemen her gün bir tarafı didiklenmektedir!”

       Mesela: Elektrik Kurumu! Zararlarıyle yoluna devam ediyor. Fakat gelip giden iktidarların hiç biri kesin bir karar veremiyor! Ha, şimdilerde Telekomünikasyona el attılar. Güreceğiz!

ASIL SORUN:   Seçim kazanmak için “yapacağız edeceğiz” nutuklarının arkasında oluşan “kulislerde aş iş başlıkları altında pişirilip kurtarılanlardır!” Asıl vaatler o karanlık kulislerde verilir ve tırnak kadar da toplumun  kalkınmasıyla ilgisi yoktur. “İktidara gelindiğinde yandaşların istihdamları, mevkileri, terfileri” konuşulur. Seçimden sonra da o pazarlıklar sonucu gerçekleştirilen istihdamlara “kadrolama” derler! Ki her yeni gelen hükümetle giderlerken, yerlerine yenileri gelir!

Bu memlekette önce, işte kalıcılığı ile “devletin bürokrasisini oturtmak” gerekir ki kurumlar devlet için çalışabilsin!


       KISACA TAKILDIĞIM: (DEVLET LABORATUARI İLE KKTC DE YANDI!

Devlet laboratuarı yandıktan sonra hep beraber gördük ki KKTC devleti de yandı! Artık memlekette hiçbir gıdanın denetimi yapılamıyor! Yani KKTC’nin 42 yıl sonra gele gele geldiği yer burası! O da zurnanın son deliği gibi “zırt” sesi çıkarıyor! Ki devlet hâlâ gıda denetimlerini yapacak geçici de olsa bir laboratuar bulamadı veya tesis edemedi.

Buna karşılık diyorlar ki Veteriner Dairesinin bir laboratuarı varmış dillere destan. Tam donanımlı  modern bir tesis. Fakat devlet yararlanamıyor. Nedeni de şu: Gıdalar hayvan değillermiş.                                      Bir yangın bakın bize ne öğretti! Hep söylerim her musibet bir derstir!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar