Türkiye’de ekonomik gelişmeler ve KKTC’de son alınan bazı kararlar - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

Türkiye’de ekonomik gelişmeler ve KKTC’de son alınan bazı kararlar

Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçim süreci devam ettiği bir dönemde, çıkan ekonomik veriler, 2014 yılının geçen yıla göre ekonomik ve mali açıdan daha iyi bir seviyede olacağı tahminlerini güçlendirmektedir.
En son tahminlere göre bu yıl sonu itibariyle büyüme beklentisi % 3.4’tür. Birinci çeyrekte de % 4.3 gerçekleşme olmuştu. Geçen gün Başbakan yardımcısı Babacan, yıl sonu hedeflerinin halâ % 4’ü ulaşılabilir hedef olarak gördüklerini ifade ederek, orta doğudaki olaylardan jeopolitik durum dolayısıyla da etkilenebileceğine dikkat çekti. Babacan, Türkiye’de bu yıl sanayi üretiminin milli gelir içindeki payının da düşmekte olduğunu ve kaygılarını dile getirdi. Daha kârlı sektör olan inşaat sektörüne kayma olduğu, inşaat sektörüne yerli yatırımcıların büyük rağbet ettiğini, bunun sektörler arası dengesizliklere neden olacağı endişelerini paylaştı. Tabii ki sanayi üretiminin önemi aynı zamanda ihracat artışıdır ve bunun ihracat gelirlerini de düşürmesi söz konusudur. Her ne kadar sanayi sektörü, daha ziyade katma değeri düşük sanayi ve montaj sanayisine dayalı olsa da, dış gelir getirisi ve ihracat artışının cari açığı olumlu etkilemesi, bunun tersi ise cari açığı olumsuz etkileyen sektör olması dolayısıyla, Türkiye için çok önemlidir. Ağır sanayi yatırımlarına, özel sektör oldukça geliştiği halde, bu güne kadar bu konudaki yatırımlara yönelmediler ve ithal ikame mallar üretilememektedir. Halen ithalata dayalı sanayinin risk primi yüksektir. Çünkü fiyatlar ve maliyetler uluslararası fiyat koşullarına da bağlıdır.
Faizin Merkez Bankası’nca enflasyon göz önüne alınarak tespitinde son aylarda dengeli seyretmesi ve kurların yükselmesinin önlenerek maliyetlere bundan sonra yansımalarının frenlenmesi, ekonomik zayıflamaya neden olacak faktörleri şimdilik zayıflatmıştır. 2014 başında faizlerin Hükümet baskısı ile düşük tutulmasının sonucunda nasıl olumsuzluklar yaşandığı, kurların % 30’ları aşan seviyede yükselmesi ve enflasyonun müteakip 2 ayda % 10’lara yaklaşması sonucu MB kararıyla yapılan müdahaleden sonra, bir sükûnet dönemine girilmiştir. Ancak faiz konusundaki hükümetin devam eden telkinlerine ve ihracatçıların baskılarına karşı, hükümet içindeki bazı siyasi ekonomi yöneticileri, başta Başbakan yardımcısı Babacan, Maliye Bakanı M. Şimşek ve MB yöneticileri, bir taraftan siyasi otoriteyi kızdırmamak için çalışırken, öte taraftan tam istedikleri gibi olmasa da, ekonomik tedbirleri gereği gibi devam ettirmek yönünde ara önlemlerle her iki taraf tatmin edilmeye çalışılmaktadır. Ancak bu ara önlemlerin dahi gelişimin önünü kesmediğini açıklanan verilerden görüyoruz.
Bu yıl GSMH’nın 867 milyar $ olması beklenmektedir. Cari açık da geçen yıla göre düşmüştür. Cari açığın, % 5.5 – 6.0 seviyelerinde olacağı öngörüleri var. Şu an cari açık yıllık 52.6 milyar $ civarında. Geçen yıl 65 milyar $’lar civarında seyretmekte idi. Bu yılsonuna kadar daha düşerek, yıllık cari açığın 45-46 milyar$ olacağı tahminleri mevcuttur.
Faiz artışı ile kurlarda sağlanan denge, fiyatların ortalama oluşumuna olumlu etki yapmıştır. Bu da enflasyonun yükselişini aşağıya çekmeye başlamıştır. Çok az bir iniş olsa da daha fazla inişin olmamasını, MB Başkanı, bu aylarda gıda fiyat artışlarındaki yüksek seyirden kaynakladığını beyan etmiştir. Halbuki gıda artışı dışındaki diğer mallardaki artışlar da, yani gıda fiyatlarından arındırılmış diğer çekirdek enflasyon da % 10’larda seyretmektedir. Yılsonu ortalama enflasyonun % 8 olması tahmin edilmektedir. Bu aylardan sonra döviz kuru istikrarı ve fiyat istikrarı sağlanabilirse, gerçekleşebilecektir.
Bu yıl faizlerin yükseltilmesi ve bilahare de fazla düşürülmemesi nedeniyle, Türkiye’de yatırımlar için gerekli finansman sağlanmasında zorluk yaşanmadı, burada yabancı sermayenin rolü yüksektir. Dolayısıyla getiri mevcut olduğu cihetle yatırımlar bu yıl da devam etmiş ve Türkiye’de sermaye çıkışı olmadığı gibi sermaye girişleri de sürmüştür. Türkiye’de tasarruf oranı % 14 olmasına karşılık, yatırım oranı % 20 civarındadır. Yani aradaki fark dış kapitalle gerçekleşiyor. Bütün bunlar olurken faizlerin hala aşağıya çekilmesi görüşleri veya isteklerin gündemde tutulmasının faydası yoktur. Esasen bazı ekonomi çevreleri MB yasasına göre her ay tespiti gerekli olan faizler esnasında Para Politikası Kurulu’na gelen baskıları azaltmak için, yasanın değiştirilerek faiz tespit kararlarının ABD’de olduğu gibi 2 ayda bir yapılmasını öneriyorlar. AB ‘ne uyum sürecinde, AB’nin de bu yöne gitme hazırlıkları ve beyanları mevcut. Genel temenni ekonomik ve mali gelişme sürecinin, siyasi kaygılar ve gelişmelerle kesintiye uğramadan devam etmesidir.
Bu hafta KKTC’de olumlu ve olumsuz gelişmeler oldu. Kooperatif Merkez Bankası’nın Güzelyurt yolunda para nakleden aracın yolunun kesilmesi ve soyulması büyük bir ihmalin sonucu olarak görülmektedir. Bu kadar büyük bir para naklinde gerekli güvenlik önlemlerinin alınmaması ve üstelik bu kadar yıl tecrübesi olan bir bankanın yetkililerinin, Polis Genel Müdürlüğü’nden yardım almadan ve sıradan kiralık bir araba ile taşınmasını izah etmek çok zor olacak kanaatindeyim. Çünkü kamu vicdanı, bu olayın duyulmasından itibaren yaratılan bu durumu kabul edememiştir. Nereye gitseniz bu konu tartışılmaktadır.
Bu hafta olumlu bir gelişme, hükümetin ve Ulaştırma Bakanlığı’nın Ercan Havalimanı’ndaki kiracı şirketin kabul edilemez giriş çıkış kontrolü ile ilgili durumun, düzeltilmesi olmuştur. Doğrusu da budur.
Diğer olumlu bir karar, “kararname” ile bu güne kadar tahsil edilemeyen vergi borçlarının tahsilatının hızlandırılması için hükümetin gösterdiği kararlılıktır. Her ne kadar da vergi afları zamanında ödeme yapan vatandaşlarda ve halkta ödemeyenlere tolerans ve haksızlık olarak yansımakta ve adaletsizlik olarak görüldüğü cihetle, sık yapılmaması gereken bir husustur. Bunu unutmadan, geçmiş yıllardan birikmiş devlet alacaklarının tahsili için bir neşter olarak kullanılacaksa gelir artışını hızlandırmak için, bazen bir çare olarak görülebilir. İçeriğine bakıldığında, bazı “açıkgözlerin” devlet paralarını nasıl kendi namlarına kullandıkları görülmektedir. Bu şahıslar hem devlet adına ve devlete vermek üzere vatandaştan topladıkları KDV’leri ve devlete yatırılacak olan vergi ve harçları ve primleri vatandaştan almakta, hem de devletin parasını, vatandaşın hakkını vermemekte, direnmekte, aracılar koymaktadır. Bazı insanlar maalesef hicap duymazlar. Bu safhada devletin kararlılığı ve ciddi uygulamaları önem kazanır. Diğer gelir vergileri de öyle, kimi vatandaş ödeyecek kimi açıkgözler de daima bir veya bir çok siyasi bulup bunu yıllarca ödemeyecek ve bu parayı kullanarak sermaye artışı ve rant sağlayacak. Ciddi devletlerde böyle olaylar olamaz en azından yüksek cezaları vardır. Bu tür olaylarda bağıran bir azınlık olabilir, ancak Hükümetler, suskun çoğunluğun hakkını korumakla yükümlüdür ve hakkaniyeti sağladıkça güçlenebilir. Alınan karar yerinde olmuştur.
Yarın, idrak ettiğimiz mübarek Ramazan ayından sonra, mübarek Ramazan Bayramının, halkımıza ve milletimize kutlu olması ve geleceğin barış ve huzur getirmesini dilerim.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar