Şubat ayının 12’sinde Putin Türkiye’yi ziyaret edecek. Bu ziyaretin önemli sonuçları olabilir.
Türkiye uzun bir süreden beri ABD ve AB ülkelerini eleştirirken, SON CUMHURBAŞKANLIĞI seçimlerinden sonra bu politikadan hızla uzaklaşıldığını görmekteyiz.
Zaten Ukrayna savaşında Türkiye’nin yürüttüğü politika ve söylemler ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranamayacak politikalardı.
Türkiye’nin son olarak İsveç’in NATO’ya girişinin önünü açacak imzayı vermesi, özellikle ABD ve BATI tarafından çok önemli bir yakınlaşma adımı olarak görüldü.
Erdoğan’ın sıkışan ekonomik ve siyasi politikasını rahatlatacak adımlar ancak AB tarafından sağlanacak ekonomik destek ve ABD tarafından sağlanacak askeri destekle güçlenebilirdi.
AB UZUN BİR SÜREDEN BERİ, Türkiye ile olumlu ilişkiler geliştirmek istediğini, özellikle BOREL kanalıyla açıklamaktaydı.
Erdoğan, sıkışık anlarında popülist politikaları çok iyi kullanan bir liderdir.
Batı ile olan ilişkileri daha da geliştirmek için, Yumnanistan ile yakınlaşma adımlarını yeniden örgütledi.Yunanistan’a kadar giderek, Mitsodakis ile yakınlaşma politikasını yeniden gündeme getirdi.Bu politikanın sonucu olarak da Mitsodakis, önümüzdeki günlerde Türkiye’yi ziyaret edecek.
Tam da bu dönemde, Türkiye’nin yaktığı YEŞİL IŞIK sayesinde, BM Genel Sekreteri Gutteres, kendi özel temsilcisini Kıbrıs’a göndererek, Türk ve Rum liderlerine , STATÜKOYU KORUMANIZ ZORLAŞACAK mesajını verdi.
Kıbrıs Sorununun çözümlenmemesinden en fazla çıkarı olan güç Rusya’dır.
Kıbrıs Sorununun çözümlenmesi demek, Kıbrıs’ın da, Rusya’nın etki alanından uzaklaşması ve Rusya’nın Doğu Akdeniz’de iyice yalnızlaşması demektir.
Kıbrıs Sorununun çözümlenmesinin diğer sonucu, AB ve Türkiye’nin Rus enerjisine bağımlılığının iyice azalması olacaktır.
Türkiye, Rusya ile bir dönem iyi ilişkiler geliştirirken, Suriye’de, Libya’da, Ukrayna’da ve son olarak NATO’ nun güçlendirilmesi politikalarında adım adım, Rusya’dan uzaklaşma adımlarına hız verdi.
ABD S400 füze sorununun Türkiye ile çözümlenebileceğini, F16 ve F35 konularında da ilerlemeler sağlanacağını artık açıkça ifade etmektedir.
F16 konusundaki karar Cuma günü veto edilmezse, Türkiye bu konuda istediğini almış olacaktır.
F35 projesine Türkiye’nin yeniden ortak olmasının yolu da , S400 füze sorununa bağlıdır.
Bütün bu gelişmeler, Rusya’yı gerçekten çok rahatsız etmektedir.
Rusya, Gazze sorununda, hava sahasını ABD ve İsrail’e kapatmazken, Türkiye’nin PKK’ya karşı hareketinde, Suriye’deki hakimiyeti nedeniyle hava sahası konusunda zorluklar çıkartmaya başladı.
Türkiye, Suriye topraklarında kalmaya devam ettikçe, Rusya’nın AKDENİZ’deki en büyük üssü olan Suriye’nin Türkiye ile yakınlaşma sağlaması zaten mümkün değildir.
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan fidan 2 gün önce, 6 ŞUBAT’ta Malta’daydı.
Malta’da yaptığı konuşmaların tümü dinlenildiğinde, Rusya karşıtı çizginin adım adım güçlendiği görülecektir.
Hakan Fidan burada Rusya ile, Suriye, Kafkaslar ve DİĞER BÖLGELERDE çelişkileri olduğunu vurguladı.
Fidan, Malta konuşmasında , “Rusya’dan PKK nin korunmasına göz yumulmasını istemiyoruz” şeklinde konuşarak, bu konuda Türkiye-Rusya arasındaki çatışmayı açıkça ifade etti.
Dış politikada bölgede KARTLAR YENİDEN DAĞITILACAKTIR.
