Sonunda Türkiye de IŞİD belasına sarıldı! Kaçınılmazdı çünkü Türkiye’de yuvalanan “özel yetiştirilmiş” teröristleri bir süredir kan akıtmaya başladılardı. Bir subayın da sınır dışından açılan ateş sonucu şehit olması bardağı taşırdı. Tabii biz Türk savaş Uçaklarının İŞİD güçlerine yönelik bombardımanı ile Türkiye’nin resmen IŞİD’le mücadeleye yeni ülke olarak katılmasının yorumunu yapacak durumda değiliz. Fakat etki tepkilerde “KKTC’yi yahut Kıbrıs’ı ne kadar ilgilendirdiğinin arayışını ve zihinsel praktisini tabi ki yapacağız. Mesela bu sıcak gelişmeler şu anda devam eden “müzakereleri” etkileyecek mi? Etkilerse “olumlu ve olumsuzlukları neler olacak?” Bunların cevabını bundan sonra IŞİD’in Türkiye’ye yönelik tutumunda göreceğiz. Terör hareketlerine devam edecek mi? Sınırdan sızma girişimleri olacak mı? Oluşturulan tampon bölgeyi delmeye çalışacak mı? Diyelim ve içine kapandığımız için ötemizdeki dünyaları göremediğimiz salyangoz kabuğumuzdan çıkardığımız başımızı “Akıncı ne dedi, Anastasiadis ne eyledi” yorumlarının “taşlarına” vuralım. Vuralım ki belki tümden uçup gitmeden beynimizin az birazını kurtarırız! Çünkü: KİM DOĞRU SÖYLÜYOR BİLEMİYORUZ: Geçtiğimiz 20 Temmuz törenleri için KKTC’ye gelen yabancı gazetecilere açıklamalarda bulunan Akıncı (Sanki Anastasiadis’le uzlaşıya vardıkları imasında bugüne kadar ele aldıkları şu konuları konuştuklarını ve ilerleme sağladıklarını söylediydi.” Neydi bunlar kısaca bakalım. *Yeni devletin adı “Birleşik Kıbrıs Federasyonu olacak. Federasyon Türk Rum kurucu devletlerden oluşacak. Annan Planı’nda olduğu gibi (her halde) Temsilciler Meclisi ve Senato olacak. *Türkler ve Rumlar Federal Devletin yurttaşları olacaklarından üç özgülüğe de sahip olacaklar. (Serbest dolaşım, mülkiyet ve ikamet hakkı.)
*Kıbrıslı yurttaşların AB Parlamentosu için seçme ve seçilme hakları olacak.
*İleride barışı bozacak fasaryalar çıkmaması için “çözüm” AB’nin 1’incil Hukuku olacak…
*Federal devletin polis teşkilatı Yüzde 40 Türk yüzde 60 Rumlardan oluşacak.
*Her iki tarafın kutlanacak milli günleri (tatilleri) saptanacak.
ANASTASİADİS “HAYIR” DİYOR: Akıncı’nın yabancı gazetecilere yaptığı bu açıklamadan sonra Anastasiadis de anında karşıt açıklamayı yaparak şunları söyledi: “Evet masada Akıncı’nın dile getirdiği tezleri vardır ama bu Rum tarafının tezleri olduğu anlamını taşımaz… Müzakere masasında bizim ve Türk tarafının tezleri vardır. Akıncı hangi konularda anlaştığımızı değil, neleri görüştüğümüzü söyledi.”
Kısaca anlıyoruz ki ortada görüşülen konular vardır ama bunlara “uzlaşılan konular” olarak bakmak yanlıştır. Daha bir anladığımız ise henüz taraflar tüm konuları müzakere etmediklerinden genel bir değerlendirme yapamıyorlar! Fakat gerçek şu ki ilerleme oluyor… ********** Hükümet programı: (Uygulanma şansı ne kadardır?)
Hükümet programı bugün Meclis’te okunacak. Ancak onca iddiaya, “reform” gibi anlı şanlı kelimelere hatta yabana atılamayacak “programın içeriğine” karşın bu koalisyon hükümeti de göreve “topal” başlıyor!
İlk bombayı sosyal medyada Kudret Özersay patlattıydı. Hükümet oluşturma çabaları sürerken Talat’ın kendisine “bir teknokrat hükümet kurulacağını bu hükümette Bakan olarak yer alacağını” söylediğini açıklıyor ve yeni Hükümette Bakanlık yarışına çıkıldığı için vazgeçtiğini” açıklıyordu.
İkinci açıklama Dr. Filiz Besim’den geldiydi. Özersay gibi o da Bakanlık yarışması ve tabii dirsek atmalarla kavgalar furyasında adı bakan olarak geçmesine karşın “hayır” dediğini açıkladı…
Belli ki Koalisyon Hükümeti hem CTP hem de UBP cephelerindeki hoşnutsuzluklarla göreve başlıyor. Bu tatsız gelişmeye bir de “çözüm sürecini ve nasıl bir çözüm olacaktır” sorusunun verilmesi gereken cevabını uladınız mıydı…
İŞTE KORKUM: “Dur bakalım ne olacak” beklentisi! Zaten hükümet programına baktığımızda “hemen” diye bir şey yok! En erken “reform müjdesi” 9 ay sonraya sarkmakta. (Mesela Seçim ve Halk Oylaması Yasası.) Tut ki bir yıl! Zannedersem müzakerelerin seyri ile ilgili çünkü (olmaz ya) es kaza bir çözüm olsa bırakın Hükümeti Kuzey tepetaklak olup yeniden kurulacak… (Yahut tepetaklak olmuşken öylecene kalacak, bakalım artık!)
HÜKÜMET PROGRAMINA GELİNCE: Bazı konularda fincancı katırlarını ürkütmemek için “özelleştirilmeleri” gereken sektörleri “özerkliklerin” içine sakladılar. Mesela Mağusa Limanı, mesela Kıb-Tek gibi…
Ve karar verdiler KKTC’yi tek seçim bölgesi yapacaklar! Ancak çözüm aşamasında “üç özgürlüklerin kabul edilmesi halinde Kuzey’e Rum gelir, Güney’e Türk gider yerleşirse oy kullanma nasıl olacak sorusuna da “henüz doyurucu cevap verilemiyor. Arada Çapraz oylamadan söz ediliyor o da “iki bölgelilik esasında” gereksizliği çakıyor!
Polisin sivile bağlanması… Zaten bu konu çok uzadıydı. Bu kez “bağlayın da derdinden kurtulun” diyoruz! Memlekette “popülizmin çarkları arasına atılıp en az öğütülen mesleki kesim Polisti! Sivile bağlandı mıydı inşallah siyasi partiler ve iktidarlar tarafından futbol topuna dönüştürülmez! Kaldı ki “Polisin de sivile bağlanması için çözüm beklenecektir çünkü yeni yapılanmalar söz konusu olacaktır…
KISACA. Her şeye karşın ortada samimi bir çaba, emek verilmiş Hükümet Programı vardır. İnşallah hayırlısı ile uygularlar… ********** Kısaca takıldığım: (Mağusa’dan hayır beklemeyin!)
Mağusa’nın kanalizasyon sorunu devam ediyor. Dolayısıyla zaman zaman tıkanan borulara müdahale edilse de bir süre sonra lağım kokuları yine yayılmaya devam ediyor… Size bir müjde vereyim. Sırf bu nedenle Mağusa Belediyesi rölantiye yattı. AB ile Kanalizasyonu yapan firma davalık olduğu ve sonucun ne olacağı bilinmediği için: Mağusa’da yolların yeniden asfaltlanmasını beklemeyin!
Üzerinde yürünmez duruma gelen kaldırımların onarımlarını beklemeyin!
Dolayısıyla böyle yollara böyle trafik yakışır, sakın ola trafik işaret ve iyileştirmeleri beklemeyin!
Kent pejmürde durumda. Sakın tertip ve düzen getirileceğini beklemeyin.
Hele Suriçi’nin mezbelelikle viranelikten kurtarılmasını hiç beklemeyin!
Haa! Bu gidişle beterin beteri olacak bir Mağusa bekleyin, yoldadır!
