TL faizleri ve Merkez Bankamız… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

TL faizleri ve Merkez Bankamız…

Hüseyin Ekmekçi

KKTC Merkez Bankası var…

Para basmıyor…


Darphanesi yok…

Politika da belirlemiyor…

Ağzını açan her siyasetçi de, “Merkez Bankası’nın başına Kıbrıslı Türk” diyor ya…

Ne fark edecek, ben o farkı merak ediyorum.

Ne fark edecek?

Merkez Bankası, 250 milyon TL kar etmekle övünüyor.

Kimin parası?

Senin, benim…

Sana- bana “faiz yükü” olarak geliyor Merkez Bankası’nın “kar ettim” dediği para…

Bankacılık sistemini pahalı buluyoruz ya…

Piyasanın ucuzlaması için devletin tedbir alması gerekiyor ya…

Nereye gidiyor bankalardaki paranın bir kısmı…

Merkez Bankası’na…

Kalkınma Bankası’na…

Torpillilere, geri ödeneceği bilinmesine rağmen, hatırlılara…

Ama sana, bana maliyet…

Başka?

Kamu bankalarından da “ödemeyeceği” parayı çekiyor devlet…

Onun yarattığı faiz yükü de “sana- bana…”

Vebali, faiz yükü olarak sana bana yani…

Bunu dillendirmek gerekiyor.

Ağzını açan, “Döviz borçlanmayın, TL borçlanın” diyor…

Sanki millet ahmak…

Bakıyor…

100 TL borçlansa…

Ayda…

7 TL ödüyor…

Döviz karşılığını borçlansa…

4.5 TL…

E ahmak mı yahu herkes?

Enayi mi?

Yani hesabını bilmez mi ne borçlanacak?

TL mi?

Döviz mi?

Akıl vermeseniz de…

Halkın “bankalardan TL borçlanacağı” ortama katkı yapsanız.

Bankacılık sisteminden, “devlet eliyle” tırtıklanan…

Merkez bankası…

Kalkınma bankası…

Devlete borç olarak giden para var ya…

O bile faizlerin yüzde 2- 3 düşmesine katkı sağlayacak noktasındadır.

Bankacılık sisteminin maliyetini artıran en birinci unsur, “devletin- kamu maliyesinin” kendisidir.

O da bize, görünmeyen bir maliyet olarak dönmektedir.

 


 

Bu yasa “bize yar” değildir

Hükümet oturdu…

2 ayını bu yasaya ayırdı…

Hangi yasa?

Kısaca “müşavirlik yasası”…

Nedir?

Yeni müşavir yaratmayacak bu sistemde, göreve atanan kişi, görevden alınınca eski görevine dönecek…

Eski sistemde neydi?

Belli bir süre görev yapan, “müşavir” olarak işsiz kalır, parasını almaya devam eder.

Bu sistemden en fazla rahatsız olan, kuşkusuz ki müşavirlerin kendisidir.

Bana göre “sistem mağdurudurlar…”

Hak etmedikleri bir “hakaret” ortamında yaşıyorlar.

Nedir da siyaset bu konuda kendisi yer anlamadım…

“Kamu Hizmeti Komisyonu…”

Hatırladınız?

Siyasetçilerin “ucubeye” çevirdiği…

“Yeterlilik sınavından” başka her işi “şaibeli” bilinen bu kurum…

Atanma yeri orasıdır.

Gerisi yalandır…

Dolandır…

Partizanlıktır…

Adam kayırmadır…

Bir önceki sistem gibi onur kırıcıdır…

Yüreği olan, “Kamu Hizmeti Komisyonu” üzerinden atamaların önünü açar.

Partizan atamalara kapı kapatır.

 


Resmen maskara yerine koyuluyoruz

“Aday olup seçim kaybedeninin atandığı” bir sistem terk edilir…

Bakan, müsteşar ve özel kalemi ile gelir, onlarla gider…

Daha düne kadar okulda öğretmen olan adam, “bakan oldu” diye, Su İşleri Dairesi’ni kimin yöneteceğine karar veriyor…

Tapuyla hayatta işi olmamış adam, Tapu Dairesi’ni kim yönetecek ona karar veriyor.

Her aşamada böyle ama…

Yazık değil mi bu topluma?

Kriter kardeşim.

Kriter…

Hangi işi kim yapacak…

Hangi vasıflarda olacak…

Projeleri ne?

Bu ülkenin geleceğine dair hayalleri ne?

Makamlar münhale çıkacak…

Yeterlilikler yarışacak…

Dışarıya da açık olacak.

Kamu dışından da başvuru kabul edilecek.

“Başarısız olması durumunda” görevden alınacağı koşullar belirlenecek…

Kamu Hizmeti Komisyonu da kimlikli ve kişilikli, erdemli, devletini seven kişiler tarafından yönetilecek…

Parti genel merkezlerinden emir alanlar tarafından değil.

Bıktık…

Anladınız…

“Hangi partilimi atayım” hesaplarınızdan bıktık…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar