TL Faiz kararı, kur ve enflasyona etkisi - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

TL Faiz kararı, kur ve enflasyona etkisi

Onur Borman

 

TCMB Çarşamba günü politika faizini açıklayarak % 24’te sabit tuttu. Bu konuda kurların çeşitli nedenlerle geçen hafta içinde hareketli olduğu ve enflasyonun yeni düşme eğilimine girdiği bu dönemde faizlerin düşürülmemesi beklenen bir karardı. Ve beklentiler doğrultusunda oldu.


Ancak karar öncesinde piyasalarda faiz indirimi olursa tedirginliği yaşandığı cihetle, dövize yönelme ile hafta başında kurların yukarı doğru yükselme nedenlerinden biri oldu. Aynı şekilde aynı günlerde ABD Başkanı’nın Türkiye hakkında gereksiz yere neden olduğu rahatsızlık da piyasaları etkiledi. Ancak Hafta ortasından sonra gerek TCMB’nın faiz kararı ile ve gerekse düzelme eğilimi gösteren siyasi kriz ve FED’in dolar konusunda faiz artışına gitmeyeceği açıklamaları kurları bir miktar aşağı çekti. Borsa da iyi bir yükseliş gösterdi.

Hafta başı kurların yükselmesi hem döviz borçlularını hem de enflasyona etkisi olacağı ve fiyat istikrarını bozacağı düşünceleriyle hane halkını tedirgin etti.

TCM Bankası esasen Çarşamba günü faiz açıklamasını yaparken enflasyon ve fiyat istikrarının önemine de Banka açısından ne kadar önem verdiklerine vurgu yaptı. Ve karar gerekçesinde de enflasyonda belirgin bir iyileşmeye kadar ‘sıkı duruşun korunacağı’ kesin ifade ile  vurgulandı. Açıklanan ekonomik verilerde dengelenmeye gidişin seyrine göre kararların alınacağı, dış talebin gücünü korurken finansal koşullardaki sıkılığın da etkisiyle ekonomide yavaşlamanın devam ettiği, diğer taraftan cari dengedeki iyileşmenin devam etmesinin beklendiği de dikkate getirildi. İthal girdi maliyetlerinde ve iç talep gelişmelerine bağlı olarak enflasyonun bir miktar düşmesine rağmen fiyat istikrarına yönelik ‘risklerin devam ettiği’ ve bu çerçevede Kurul’un enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar sıkı parasal duruşun devam edeceği kesin bir dille ifade edilmiştir. Esasen piyasalarda ve ekonomi çevrelerinde beklenen iki önemli husus vardı, bir tanesi ‘sıkı parasal duruşun devam edeceği’ diğeri de ilaveten ihtiyaç duyulması halinde ‘ilave parasal sıkılaştırma yapılabilecektir’ in Karar’da açıklıkla yer alması ve faizlerin, muhtemelen kimilerine göre Mart ancak kimilerine göre Haziran’dan sonra enflasyon seviyesindeki düşüşte kalıcılık, ve ekonomik dengelerin olumlu seyrinden sonra alınacak kararlarla değişebileceği ve düşebileceği ihtimallerinin öne çıkması, bu sürede piyasalarda TL’ye karşı bir miktar değer kazandırmış, ve hafta başı yükselen kurların düşmesine neden olmuştur.

Ayrıca TCMB ‘fiyat istikrarı’ temel amacı doğrultusunda, elindeki bütün araçları kullanmaya devam edeceğini, fiyatlama davranışları ve para politikasının dengelenme sürecine vereceği katkı ve enflasyonun sürekli takip edileceğiyle ilgili politikalarının devam edeceğinin yuvarlak ve esnek olmamasıyla da piyasalara bu konuda güven vermiştir.

Bu çerçevede, Dengelenme Politikası Yeni Ekonomik Programda da öngörüldüğü şekilde hem Maliye Politikasında Bütçe dengesi hem katma değeri yüksek imalat ve ihracat ve dış ticaret dengesine olumlu yönelme hem de görünmeyen hizmetler sektörüne yapılmakta olan teşviklerle öngörülen gelirlerin artması ile cari  açık azaltılması hedefiyle de TCMB’nın uyumlu bir para politikası ve faiz politikası uygulaması paralelinde, enflasyona ve kurlara fren getirilebilecektir. Bunun dışında beklenmeyen gelişmeler yaşanmaması dileğimizdir.   Çünkü ‘enflasyon’ bozulan dengelerden ortaya çıktığı gibi ekonomiyi kemiren ve her türlü yapıyı alt üst edecek güçte ve dizginlenmesi gereken önemli bir sorundur. Ekonomi ile birlikte hanehalkını da perişan eden ve haksız kazançlarla ülkede yozlaşmayı, adaletsizliği ve gelir dengesizliğini getiren bir sorundur.

2019 TC Hükümet Programlarında ve ilgili devlet kurumlarının öngörülen ekonomi ve para politikalarında hedef alınmış mücadele edilecek öncelikli sorunlar olarak ön planda tutulmaktadır. İnişe geçmesi ümit vericidir.

 

Haftanın diğer önemli gelişmesi BREXİT

İngiltere Parlamentosunda yine Çarşamba günü, AB ile aylardır İngiltere Hükümeti ile  görüşülerek hazırlanan Brexit anlaşmasının iktidar milletvekillerinin bir kısmının da katılımıyla 202’ye karşı 432 oyla bir gece önce reddedilmesi ardından, Başbakan Theresa May’e bu defa 306’ya karşı 325 oyla Güvenoyu verildi..

Bu görünüm sonucunda Brexit konusunda çeşitli yorumlar yapılmıştır. Halkın referandum kararına aykırı Parlamentonun nasıl ret kararı aldığı konusu tartışıldı. Halbuki dikkat edilmesi gereken husus, halkın referandumuyla (az farkla da olsa) onaylanan Brexit,(İngiltere’nin AB’den ayrılması) başka bir şey, ‘ayrılma şartlarını içeren Anlaşma metninin’ şimdi Parlamentoda reddedilmesi farklı bir şey. Parlamento Brexit Anlaşmasındaki bazı şartları  ağır bulduğu veya beğenmediği için Anlaşma’yı reddetmesi söz konusudur.. Tabii bu karar sonucunda Başbakan May’in B planını sunması bekleniyor. Bu vesile ile yeni şartların yeniden gözden geçirilmesi, ayrıca İskoçya ve İrlanda’nın tutumu, bu konuda bir belirsizlik yaratıyor. Hatta tekrar referanduma gitme ihtimalleri bile konuşuluyor. Bakalım Pazartesi sunulacak yeni paket Parlamentoda nasıl karşılanacak göreceğiz. İçerik nedir? henüz bilinmiyor resmen açıklanmadı? ne oranda itirazlara cevap verilecek? Anlaşmasız Brexit ihtimali olur mu? Olursa ne gibi sonuçlar doğurur. Gibi sorular belirgin değil. Kanaatimce anlaşmasız Brexit ihtimali olmaz mantıken. Çünkü olursa her iki taraf için de zarar getirecek bir sonuç olur. AT döneminden AB dönemi dahil uzun bir zaman sürecindeki ticari, mali her türlü ekonomik ilişkilerin iç içe girmiş iki tarafın, anlaşmasız bir ayrılığa girmesi, karşılıklı iki taraf ülkelerine yerleşmiş milyonlarca insanın ve bir çok konunun askıda kalması ve birdenbire üçüncü ülke durumuna düşmeleri mümkün değildir.. Karşılıklı olarak yumuşamalar olacağı görüşündeyim. Çünkü menfaatler müşterek olduğu gibi sonuçta genelde aynı değerleri paylaşan bu ülkelerin menfaatleri şimdi çatışsa da karşılıklı olarak en az sarsıntı ile uzun vadeye yayarak tarafların menfaatlerini koruyucu akl-ı selim kararlar üretmeleri daha normal bir seyir olacaktır.

Esasen İngiltere AB’den ayrılma kararı verirken ortaya koyduğu gerekçelerde, hem AB ülkeleri vatandaşlarına orantısız olarak iş imkânı ve yerleşme imkânı sağlarken, ticaret ilişkilerinde de ve diğer ekonomik ve mali ilişkilerde yükün daha fazla İngiltere’nin aleyhine geliştiği ve ekonomisine ağır yük yüklediği, vatandaşlarına istihdam olanaklarının kısıtlandığı vb  gerekçeleri, öngörmüştü. İngiltere’de 4 milyon AB vatandaşının istihdam ve yerleşmesine karşılık,  1 milyon İngiliz vatandaşının AB’de imkân bulduğunu, AB ülkelerine ihracatından fazla bu ülkelerden ithalat yaptığı ve ekonomik açıdan faydadan ziyade ekonomisine yük getirdiği, gibi başlıca gerekçelerle AB içinde kalma sürecinin aleyhine işlediği kanısı vardı.

Şimdi bu anlaşma ile İngiltere’nin yüksek meblağları tutan tazminat ödemesi başta olmak üzere, henüz bilmediğimiz ilave şartların yüklenmiş olması kuvvetle muhtemeldir ki bu şiddetli red kararını getirmiştir. Gelecek süreçte şartlar ve anlaşmalar açıklandığı zaman göreceğiz. Ancak ekonomik ve siyasi nedenler ve Birleşik Krallık içindeki farklı görüşler de göz önüne alınırsa yumuşama sürecine girme ihtimalini daha ağırlıklı buluyorum. Veya tekrar referandum olabilir ancak daha zayıf ihtimal.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar