Biz de saf saf şu teşviklere artık bir son verilsin deyip duruyoruz.
Hükümete gelen partilerin çoğunun da programlarında vardı zaten.
Teşviklerin sınırlandırılması, sonsuz sübvansiyonların, desteklerin, vergi muafiyetlerinin kaldırılması…
Özellikle de turizm teşvikleriydi konu.
Hükümet programında da bu anlama gelen ifadeler vardı.
Mesela, “özel sektör yatırımlarının artırılması amacıyla verilen ancak etkisi çok sınırlı kalan teşviklerin kalkınmaya doğrudan etki yapacak alanlara odaklanması sağlanacaktır” deniyordu.
Sonra, “Yatırım teşviklerinin temel amacı tüm sektörlerde yenilik, Ar-Ge ve girişimciliğin desteklenmesi ve istihdam edilebilirliğin artırılması yoluyla bölgesel kalkınma potansiyellerinin ekonomiye kazandırılması olacaktır. Bu bağlamda tüm yatırım teşvikleri, bölgesel kalkınma öncelikleri ve mekânsal gelişim (imar) planlarında ortaya konan önceliklerin hayata geçirilmesini sağlayacak şekilde yeniden düzenlenecektir” denmekteydi.
En önemlisi de, “Bütüncül bir teşvik sisteminin yaratılması ve tüm teşviklerin tek elden denetlenebileceği bir sistemin kurulması için dağınık yapıdaki teşvik düzenlemeleri yeni bir çerçeve yasa altında birleştirilecektir” ifadesi vardı.
Yani, üretime, istihdama, kalkınmaya dayalı, planlı hale getirilecekti teşvikler.
Adamlar zaten artık para basar hale gelmişler.
Arsa devletten, şu kadar sene vergi muafiyeti, getirdikleri eşyanın, ekipmanın muafiyeti, her sene ya yeni bir bina, ya bir asansör inşa edip, teşviğin sürmesinin sağlanması…
Sektör artık oturmuştur.
Casinonalın kazandığı paraya devlet uzaktan bakar, bir de üstüne teşvik verir…
Olmaz böyle şey, yeter artık, dedik dedik, meğer boşa konuşmşuz.
Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu gitmiş İstanbul’da Gayrimenkul Fuarı ve Arap-Türk Zirvesi’ne katılmış, teşvikleri anlatmış. Ballandıra ballandıra…
Eski sistemin menfaatlerini sıralamış.
E, hani kalakacaktı bu teşvikler..?
Fuarın konusu garimenkul olduğuna göre, Bakan’ın hitabettiği kitlenin, inşaat yatırımcıları olduğu da anlaşılıyor.
Sanki hala inşaat yatırımına ihtiyacımız varmış gibi…
Her neyse, bu bana bir dağınıklık olduğunu hissettirdi.
Devletin gelirlerinin arttırılması hedef midir..?
Bu memlekette aklımızın alamayacağı paralar dönmekte, devlet bundan payını alamamakta mıdır?
Bence birinci öncelik olması gereken bir konu.
Bunun yanında ek mesailermiş, memur maaşlarıymış, bunlar fasa fiso kalır.
Tamam tasarruf da yapalım ama, önce gelir kaynaklarımızı gözden geçirelim, buna göre politika belirleyelim ve yürüyelim…
Hem teşvik sistemini değiştireceğim diyeceksin, hem de diğer taraftan eski sistemin reklamını yapacaksın.
Olmadı…
YERİN KULAĞI VAR
KİPRİANU REST ÇEKTİ:
AKEL Genel Sekreteri Kiprianu, Rum lider Anastasiadis’le yaptığı görüşmede sürecin yeniden başlaması için fikir ayrılığına düşmüş. “Ya zamanın akmasına ve olguların aşamalı olarak taksime sürüklenmesine izin vereceğiz, ki bu yolun sonu değil Kıbrıs için yeni felaketlerin başlangıcıdır, ya da bütün zorlukları ile özlü müzakerelerin kaldığı yerden yeniden başlamasına ve Genel Sekreter’in tezlerini koruma kalkanı kullanarak Türk uzlaşmazlığını aşmaya çalışacağız” değerlendirmesinde bulunarak Anastasiadis’ten, “Genel Sekreter’in Crans-Montana’da göstermediği” siyasi iradeyi göstermesini istedi…
BİR DE ONLAR DENESİN:
Güney Kıbrıs Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis, Rusya’nın Kıbrıs ile Türkiye arasında yeniden diyalog kurulmasına katkı sunmasını beklediklerini söyledi. Hristodulidis, Lavrov’un Çavuşoğlu ile yapacağı görüşmede “garantiler ve zemin değişikliği” konusunu gündeme getirmesini talep etti. Yıllardır başta BM olmak üzere ABD, Avrupa Birliği birçok kez bunu denediler ama, hiçbiri başarılı olamadı. Hani diyorum bir kez de Rusya’ya şans verelim. Belki 50 yıldır çözülmeyen bu meselede yeni bir yol ortaya çıkar. Denemekte fayda var…
İŞTE BİR ÇARE:
Hükümet programına bakarken bir madde gördüm. “Turistlerin ülkeye ulaşımında ulaştırma maliyetlerinin azaltılması için teşvik sisteminde değişikliğe gidilerek, uçak koltuklarının çok önceden ve tek bir elden satın alınması yüzünden uçak seyahatinin pahalılaşması konusunda önlemler alınacaktır”… Uçak fiyatlarının uçtuğu bu günlerde bu maddeyi hayata geçirecek bir şey yaptık mı? Hemen, pratikte bir şeyler yapmak çok mu zor? Bence değil. Yasa falan da gerekmez bu işler için.
DÜZENLEME YAPILMALI:
1 Mayıs’ta işçiler çalışmasın mesajından niye hep inşaatları anladık ki? Saygı gösterilen emek sadece inşat işçisinin midir? Kasiyerinden, temizlik görevlisine, sinemadaki yer göstericiden, kuaför çırağına, gazetecisine, matbaacısına… Böyle bir uygulamaya gidildiğinde, hayat durur. Ama eğer düzenlemeler ona göre yapılsa, yasal bir zorunluluk haline gelse, tüm işyerleri kapanacak kararı alınsa, herkes de kendini ona göre hazırlar…
HEPSİ TAMAM DA:
DP dört bölgede kendi adaylarıyla seçime giderken, diğer bölgelerde de bazı bağımsız adaylara destek verme kararı aldı. Bu destek verecekleri belediyeler arasında en çok dikkatimi çeken Büyükonuk oldu. DP, Büyükkonuk’ta Ahmet Sennaroğlunu destekleyecek. Hani 22 Ocak eylemlerine belediye işçileriyle katılan, ardından da belediye idare amiri Cumhurbaşkanlığına siyah çelenk bırakıp sosyal medyada paylaşan Ahmet Sennaroğlu. Ne diyelim hayırlısı olur inşallah…
İSKELE’DE HESAPLAR KARIŞABİLİR:
Yıllarca İskele Beldiye Başkanlığı görevini başarıyla sürdüren UBP’li Halil Orun, yeniden adaylık için kolları sıvıyor. İskele’den UBP adayı değil de, bağımsız aday olarak seçimlere girmeye hazırlanan Orun’a ilk destek DP’den geldi. DP, aday olması halinde İskele’de Halil Orun’a destek vereceklerini açıkladı. Orun eğer aday olursa İskele’deki seçim hesapları da epey karışacak gibi görünüyor… Malum mevcut Başkan, Eroğlu ailesinin desteğiyle kazanmıştı.
ZİRVEDEKİLER
Başaran Düzgün: “Ağaçlar ayakta öldü ve önce sandallar terk etti bizi. Sonra asırlık çamlar bir gurur abidesine dönüştü. Harnıplar, toprağa yakın dallarını feda etmeye başladılar. Zeytinler, boynu bükük sıra bekliyorlar. İnsanlar bu sahte cennetin tadını çıkarıyorlar. Kimi demli çayını yudumluyor, kimi yıllanmış şarabından bir fırt çekiyor. Peki biz? Cehennem zebanileri miyiz cehenneme çevirdiğimiz bu cennet vatanda. Biz neyiz?”…
DİPTEKİLER
Fileleftheros’un Tehdidi: Sözde kuzey artık kadife ayrılık senaryolarını konuşuyormuş, böyle bir sonuçta Kıbrıs Türkleri AB vatandaşlığını kaybedeceklermiş… Faşist Fileleftheros gazetesinin senaryosu… Bize o kimlikleri AB mi vermişti? Yoksa müzakereler sürüyor diye mi almıştık. Kardeşim sen birlikte kurduğumuz devletin üstüne oturdun, biz o devletin kimliğini taşıyoruz. Anamızın ak sütü gibi de helal. Buna son verme hak ve yetkin yok senin. Hele bir dene bakalım.
Foto Gündem
