Testosteron ile prostat karşı karşıya - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Testosteron ile prostat karşı karşıya

Bekir AzgınBekir Azgın

Testosteron erkeklik hormonu olarak bilinmektedir. Büyük bir çoğunluğu testislerde üretildiği için adına “testosteron” dendi. Erkeklik hormonu olmasına rağmen az miktarlarda da olsa kadınlarda da bulunur. Onlarınki yumurtalıklarda üretilir.

Testosteron; kas gücü ve kütlesi, vücut yağ dağılımı ve kemik yoğunluğunun sağlanmasında önemli rol oynar. Bu nedenle “body-building” yapan kişiler, bu hormonu bol bol kullanırlar. Testosteron, ayrıca sperm üretimine ve seksüel hayata yardımcı olur. Vahşi yaşamda “Alpha erkek”ler, çoğunlukla testosteronu  yüksek olan hayvanlardır.


Testosteron konusuna merakımı tetikleyen kişi, bir kadındı. Atletizmde orta mesafe yarışlarının rekorlarını alt üst eden Güney Afrikalı Caster Semenya. Uluslararası Atletizm Federasyonlar Birliği’nde gizli kalması gereken bilgi basına sızdırılınca Semenya adı etrafında fırtınalar koparıldı. Bu kadındaki testosteron miktarı, kadınların ortalama düzeyinden üç kat daha yüksekmiş.

Uzun tartışmalardan sonra Birlik, Semenya’yı kadınlar kategorisinde yarışmasını men etti. Semenya mahkemelerde sürünüyor ve “kadın” olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. “Doğuştan böyleyim. Benim kabahatim ne?” diye hem haklı hem de masum olduğunu göstermeye çalışıyor.

Güney Afrika’daki Free State üniversitesinde fizyoloji profesörü olan olan Ross Tucker, sorunun Semenya’nın zenci olmasından kaynaklandığını ileri sürüyor. “Semenya Batılıların kadın bedeninin şekil anlayışına uymadığı için sorun yaşıyor” diyor. Ancak Semenya’nın bedeni öteki siyahî kadınların bedenine de benzemiyor. Aynı profesör diyor ki kadınlara oranla erkeklerdeki testosteronun yüksek oluşu, onlara %10-13 performans avantajı sağlamaktadır. Böyle bir performans avantajı ile hiçbir kadın Semenya’yı geçemez. Geçememiştir de.

Türkiye basınındaki “testosteron tartışması”nı eski dostum Ertuğrul Özkök (72) başlattı. 14 Temmuz günü “Testosteronu en yüksek iki yazar” başlıklı makalesinde, 2007 yılında Hürriyet yazarlarından profesör Osman Müftüoğlu’nun bir yazısında en yüksek testosterona sahip olan iki yazarın Emin Çölaşan (77) ile Ertuğrul Özkök olduklarını ilan ettiğini okurlarına anımsattıktan sonra testosteron miktarının 623 olduğunu vurgular. Çölaşan’ınkinin kaç olduğunu yazmıyor ama onunkinin daha yüksek olduğunu belirtiyor.

Koyu Fenerbahçeli olan Özkök, kendisine bir de forma yaptırmış. Sarı lâcivertli tişörtün arkasına “AYIPTIR   623   SÖYLEMESİ” diye yazdırtmış. Onu giyip giymediğini bilmiyorum ama okurlarının bilgi sahibi olmaları amacıyla formanın fotoğrafını yazısının uygun bir yerinde yayınlamıştır. (Tişörtte yazılar benim burada yazdığım gibi yan yana değil, alt alta yazılmıştı.)

Testosteron miktarının yüksekliği ile dolaylı da olsa epey övündükten sonra yazısının bir yerinde Özkök alçakgönüllülük göstererek şöyle diyor. “Einstein olmak için ille de yüksek testosterona ihtiyaç bulunmuyor. … Okuyun ama fazla ciddiye almayın.”

Gerçekten de ciddiye alınmamalı. 70 yaşını aşmış erkeklerin testosterondan çok prostatla ilgilenmeleri gerekir. 65 yaşından büyük olan erkeklerin %60’ının esas sorunu budur.

Gene de Özkök’ü ciddiye alan yazarlar çıktı. Benim gözüme çarpanlar Fatih Altaylı (57) ile Serdar Turgut (63) idi.

16 Temmuz günü Altaylı, makalesinde değerli arkadaşının yazısını okuyunca paniklediğini dile getirerek yüksek testosteronun zararlarını şöyle sıralar:

 

“Yüksek testosteron da çok iyi bir şey değil. Erken yaşta yüksek testosteron ‘erken ergenlik’ diye bir olaya sebebiyet veriyormuş mesela. Yüksek testosteronun bir diğer riski, kanda pıhtılaşma.  İleri yaşlarda bu pıhtılaşma, inme ve kalp krizi riskini arttıran bir şey olarak algılanıyor. … Yüksek testosteronun bir yan etkisi olarak da sinirlilik, öfke patlaması, hızlı değişim gösteren ruh hali, paranoya ve algı ve değerlendirme bozukluğu da sıkça rastlanan bir durummuş.  Yani anlayacağınız, her şey kararında olmalı.”

 

Ayın 20’sinde “Testosteron Komplosu” başlıklı yazıyla Serdar Turgut girer topa, dalgacı bir tavırla. Ona göre, bu konunun lideri, Çölaşan yerine Güneri Civaoğlu (80) olmalıydı çünkü Güneri Bey’i tanıyanlar bilir o yüksek testosteronlu erkeklere yakışan bir hayat tarzına sahiptir.” Ve arkasından ismi geçenlerin hepsinin de Aydın Doğan grubunda çalıştıklarını vurgulayıp kendine yapılan komployu anlatır:

 

“Dolayısıyla o zaman patronları olan Aydın Doğan “Bir de bunların tetosteron düzeylerini öğrenelim bakalım” demiş ve onları bu testi almaya zorlamış olabilir gibi geldi bana. Ama anlamadığım bir şey de var. Neden acaba benden de bu testi almamı istemedi ki acaba? “Bununki nasıl olsa acıklı düzeyde düşük çıkar; onu test etmeye gerek yok” diye mi düşünüldü ki? Çünkü onların hep birlikte aynı patrona çalıştığı dönemde ben de Hürriyet’teydim. … Testosteron ölçümlerinden böylesine dışlanmak üzücü oldu şimdi.

“Ayrıca bu yazıyı yazarken kendi testosteron düzeyimi de merak etmeye başladım durup dururken. Başımda yeterince belâ yokmuş gibi bir de bu iş çıktı şimdi başıma. Düzeyimi öğrendikten sonra ben de bunu Özkök gibi takım formamın arkasına yazdırıp ilan etmeyi düşünüyorum. Ama ben bunu tutmakta olduğum takım olan Galatasaray formasının arkasına yazdırmayacağım. Sırf aşağılansın diye rakip takım Fenerbahçe formasının arkasına yazdıracağım inanılmaz derecede düşük çıkacağına emin olduğum testosteron skorumu. Bu utancı Galatasaray yerine Fenerbahçe taşısın.”

 

 

 

 

 

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar