Tatil dönüşü - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

Tatil dönüşü

Eylül geldi. Sıcakların beli kırıldı. Hafiften rüzgârlar başladı. Işığın rengi soluklaştı. Fark edilir oranda günler kısaldı. Bütün bunlar tatil sezonunun sona erdiğinin belirtileri.
Ömür boyu okulla ilişkisi kesilmemiş benim gibi insanlar için yeni bir dönemin başlangıcıdır Eylül ayı. Okul hayatı başlıyor demektir. Okullular için Eylül “yılbaşı” olmasa da yılın başıdır.
Bu arada yeni hükümet de kuruldu. Kuruluşu ile birlikte eleştiriler de başladı. Kadın bir bakanın olmayışı en çok eleştirilen konulardan biriydi. Anastasiyadis ilk hükümeti kurduğu zaman Güney’de de aynı eleştiriler olmuştu. Nihayet bir kadın bakan atadı da herkes rahat etti.
Dikkat ediyorum, gerek Kuzey’de gerekse Güney’de esas eleştiri konusu bir bakanın neden kadın olmayışı. Hepsi hepsi tek bir kadın bakan. Talep edilen bu. Kimse de çıkıp bakanların yarısı niye kadın değil diye sormuyor. Neden? Aynı şekilde, milletvekillerinin yarısı veya yarısına yakını kadın değil. Sebebi ne ola? Özellikle kadınların kendilerine bu soruyu sormaları gerekir.
Halkın bu hükümetten büyük beklentileri var. İnşallah hayal kırıklığı yaratmaz. Büyük işler yapmaya gerek yok. Küçük işlerle yola çıkılabilir. İz bırakacak olan birtakım küçük işler. Meselâ şöyle bir şey yapılamaz mı? Serbest meslek erbabının kredi kartı ile ödeme kabul etmesi mecburi kılınamaz mı?
Kabul etmek gerekir ki, ister Türk olsun ister Rum, biz Kıbrıslılar vergi vermeyi sevmeyiz. Hükümete karşı bir tavrımız var. 1960 yılına kadar, tarih boyunca Kıbrıs adası Levant hilâlini kontrol eden gücün yönetiminde idi. Hükümetler vatandaşa hizmet götürmeden ondan vergi topladı. Bu da bireylerin bilinçaltına “hükümetleri nasıl kazıklarım?” sorusunu yerleştirdi.
O kadar ki, benim bildiğim kadarıyla, yeryüzünde vergi kaçakçısı olan tek aziz Kıbrıslıdır. İkonlarda aslan üzerinde oturan Aymamas, adada bilinen en ünlü vergi kaçakçısıdır.
Eski Maliye Bakanı Ersin Tatar’ın, kredi kartlarının hareketliliğinden epey vergi topladığı bilinmektedir. Ne var ki Kıbrıslı ona karşı da önlem almıştır. Kredi kartı ile ödeme kabul etmiyor. Nakit para talep ediyor. Bu da benim gibi para taşımayı adet edinmemiş insanları zor durumda bırakıyor.
Yürürlüğe girdiği ilk zamanlarda KDV toplamak sorunlar yaratmıştı. Şimdilerde o işler yoluna girmiş gibi görünüyor. Aynı şekilde bu yönde de bir yasa hazırlanıp kredi kartı ödemeleri zorunlu hale getirilir ve ödemelerin kredi kartı ile yapılması teşvik edilirse Maliye daha çok vergi toplama olanağına kavuşacaktı r diye tahmin ediyorum.
Denemesi bedava.

Onamak ve Onaylamak
Son zamanlarda bir “onama” modası sardı Türk medyasını. Özellikle futboldaki şike nedeniyle “onamak” fiili ayağa düştü. UEFA tahkim kurulu onadı, CAS onadı, Yargıtay’ın onaması bekleniyor, vs.
TV programlarında “onamak” ve “onaylamak” aynı anlama geliyormuş gibi bazen biri kullanılıyor bazen de öteki. Herhalde daha kısa olduğu için birincilik elbette “onamak” fiiline veriliyor. Halbuki bu iki kelimenin anlamı farklıdır.
Onamak, eski dildeki “tasvip etmek” fiilinin karşılığıdır. “Tasvip” ile “isabet” kelimeleri Arapça aynı kökten türetilmiştir. “Tasvip etmek” isabetli bulmak, uygun görmek demektir. Yani “onamak” bir şeyi doğru ve uygun bulmak demektir. (Bu fiilin İngilizce karşılığı “approval, assent” olur.)
Konuyu açmak için bir örnek verelim: Diyelim ki Sevgi, Sadık’a aşık oldu. Gençler nişanlanmayı planlıyor. Gerçi günümüzde artık sorulmaz ama adet yerini bulsun diye Sevgi, konuyu babasına açar ve iznini almak ister. Baba da “uygundur, olur” der. Baba nişan işini onamış veya tasvip etmiş olur. (Baba olayı katiyen onaylamış olmuyor.)
Onaylamak ise eski dildeki “tasdik etmek” fiilinin karşılığıdır. Tasdik Arapça “sıdk” (doğruluk, gerçeklik, saflık, iç temizliği, halislik; tasavvufta ise “olduğun gibi görünme, göründüğün gibi olma” durumu) kökünden türetilmiştir. “Sadakat” ve “sadık” (sadakatli kişi) kelimeleri de aynı kökten türetilmiştir. Birinden soğuduğunuz zaman kullandığınız “sıdkım sıyrıldı” deyimindeki kelime de sözü edilen “sıdk”tır.
Tasdik etmek, “doğrulamak, doğru ve yerinde bularak kabul etmek, (yetkili bir makamın) idari ve hukuki bir işlemi uygun bulduğunu imza ve mühürle bildirmesi” demektir. Yani onaylama durumunda 1. Yetkili makam, 2. İmza, 3. Mühür gerekmektedir. (İngilizce karşılığı “confirmation, ratification, endorsement” olsa gerek.)
Dolayısıyla “onaylamak” sadece “olur” deyip kabul etmek değildir. (O gibi durumlarda “onamak” olur.) Tahkim kurulu, CAS, Yargıtay gibi yetkili makamların bir şeyin doğru olduğuna karar verip kararı imzalayıp mühürlemeleri gerekir. Anlayacağınız, medyamızda kullanılan “onamak” fiilinin “onaylamak” olması gerekir(di).
Niye mi tatilden dönünce bu konuyu gündeme getirdim. Bu “onamak” fiili, tatilimi zehir etti de onun için. Gazetelerde “onamak”, televizyonlarda “onamak”. Boğuldum. Dilimize yazık.


Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar