'Tarihin en büyük yağması devletten' - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Pazartesi, Nisan 29, 2024
KıbrısManşet

‘Tarihin en büyük yağması devletten’

taner-derviştaner-derviş

Eşdeğer Mal Hak Sahipleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Taner Derviş, Anayasa hükümlerinin arazi tahsislerinde eşdeğer mal hak sahiplerine öncelik tanıdığını ifade etti.

“DEVLET ELİYLE ANAYASAL SUÇ”: Derviş, Anayasa’da öngörülen önceliğe rağmen eşdeğer kapsamındaki kaynakların görünüşte sosyal-ekonomik gerekçeler gösterilerek başkalarına verildiğini ancak gerçekte siyasal rüşvet olarak tanımlanabilecek yöntemlerle kırsal kesim arsası, yatırım alanı, orman alanı, hazine arazisi olarak tahsis edildiğini söyledi

“YAKIN TARİHİN EN BÜYÜK EMLAK YAĞMASI”: Derviş, yakın tarihin en büyük emlak yağmasının devlet eliyle gerçekleştirildiğini ifade ederek, tek kuruluş için yapılan 5 bin dönümü aşan devasa tahsislerle; kurum, kuruluş, kulüp ve derneklere yapılan amaç fazlası tahsislerin imtiyazlı kişi ve kuruluşlara haksız kazanç sağladığını söyledi


“ADALET TALEP EDİYORUZ”: Birçok kez hükümete müracaat ettiklerini ancak hiçbir şekilde müracaatlara cevap alamadıklarını ifade eden Derviş, dernekleriyle görüşmekten kaçınan hükümetten hakkını alamamış on binlerce vatandaş adına hukukun üstünlüğü temelinde adalet talep ettiklerini belirtti

Bertuğ TOPAL

Son dönemde artan arazi tahsislerinin ardından, gerçek hak sahipleri isyan etti. Eşdeğer Mal Hak Sahipleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Taner Derviş, Anayasa’nın amir hükümlerinin eşdeğer mal hak sahiplerine taşınmaz mal verilmesinde öncelik tanıdığını ve gelir kaybı için tazminat öngördüğünü belirtti. Derviş, Eşdeğer Mal Yasası hukuk dışı uygulamaların iptal edilmesinin öngördüğünü ifade etti.

Eşdeğer Mal Hak Sahipleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Taner Derviş, Havadis Gazetesi’ni ziyaret ederek eşdeğer sahiplerinin nasıl mağdur edildiğini anlattı. Yıllardır süren bu düzenin artık bir son bulmasını isteyen Derviş, “bize artık haklarımız verilsin” dedi.

“Eşdeğer Mal Yasası yasa dışı uygulamaların iptal edilmesini emrediyor”

Derviş, 41/1977 Eşdeğer Mal Yasasının 38(2)(3) maddesinin yasa dışı uygulamaların iptal edilerek eşdeğer kapsamına alınmasını öngördüğünü ifade ederek  maddenin şöyle ifade edildiğini söyledi: Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce veya sonra Yasa kurallarına uyulmadan yapılan konut, küçük işyeri, tesis, dükkan, sınai, ticari, turistik ve tarımsal işletmeler, arsa ve arazi tahsisleri iptal edilmiştir. Yasa kurallarına uyulmadan veya idari hatalar sonucu yapılmış bulunan tahsisler müktesep hak konusu olamaz. Yasa kuralları uyarınca ellerinde hak sahibi olamayacakları taşınmaz mal bulunduranlar, kendilerine Bakanlıkça yapılacak taahhütlü tebligatta belirtilen ve 30 günü aşmayan bir süre içinde söz konusu taşınmaz malı fiilen tahliye etmekle yükümlüdürler”

“Devlet eliyle anayasal suç işleniyor”

Derviş, Anayasa’da öngörülen önceliğe rağmen eşdeğer kapsamındaki kaynakların görünüşte sosyal-ekonomik gerekçeler gösterilerek başkalarına verildiğini ancak gerçekte siyasal rüşvet olarak tanımlanabilecek yöntemlerle kırsal kesim arsası, yatırım alanı, orman alanı, hazine arazisi olarak tahsis edildiğini söyledi.

Derviş, bu tür arazilerin mahkeme kararına rağmen satışlarının yapıldığını, hak sahibi olmayan kişi ve kuruluşlara kiralandığını, taşınmaz mal tahsislerinin yapıldığını kaydetti.

“Yakın tarihin en büyük emlak yağmasını devlet gerçekleştiriyor”

Derviş, yakın tarihin en büyük emlak yağmasının devlet eliyle gerçekleştirildiğini ifade ederek, “Yapılan tahsislerin yasadışılığına ilaveten tek kuruluş için yapılan 5,000 dönümü aşan devasa tahsislerin;  kurum, kuruluş, kulüp ve derneklere yapılan amaç fazlası tahsislerin;  Ellerinde norm fazlası arazi bulunduranlara ek kırsal kesim arazisi tahsisleri ile ihtiyaç boyutları dışına çıkılmış; Dönüm başına 1 dolar tutarında yıllık kiralama yöntemleri ile imtiyazlı kişi ve kuruluşlara haksız kazanç sağlanmıştır” dedi.

Derviş, Güney Kıbrıs’ta taşınmaz mal bırakmak zorunda kalmış göçmenlerin haklarının gasp edildiğini ve devlet eliyle Anayasal suç işlendiğini söyledi.

“Adaletsiz puan uygulaması ile münferit ve kollektif mülkiyet hakkı zayıflatıldı”

Kıbrıslı Türklerin mülkiyetini yansıtan Güney puanlarının sabit tutulduğunu ancak Kıbrıslı Rumların eski mallarının değerini yansıtan Kuzey puanlarının astronomik bir şekilde yükseltildiğini kaydeden Derviş, bu uygulama ile Eşdeğer Mal Hak Sahiplerinin haklarının çiğnendiğini belirtti.

Derviş, bu uygulama ile KKTC’nin mülkiyet hakkının kısıtlandığını, uluslararası platformda mülkiyet tezinin zayıflatıldığını kaydetti. Derviş, Anayasanın eşitlik ilkesi temelinde eşdeğer mal puanlarının yeniden düzenlenmesinin hayati önem taşıdığını belirtti.

Yatırımlar konusu

Derneklerinin Anayasa hükümleri temelinde yatırımları desteklediğini ifade eden dernek başkanı Derviş, Anayasa’da Eşdeğer için öngörülen önceliğin muhafaza edilmesi kaydıyla, özellikle turizm ve eğitim sektörleri için yatırım alanlarının ayrılmasını desteklediklerini belirtti.

“Usulsüzlük örnekleri var”

Derviş konuşmasını şöyle sürdürdü: Yatırım amaçlı tahsislerde Devlet eliyle yapılan usulsüzlük örnekleri var. Bunları şöyle sıralayabiliriz: 1- Tek kuruluşa usulsüz bir şekilde tahsis edilen 253 dönüm arazi için 1 dolar/dönüm/yıl kira tutarı talep edilirken, Eşdeğercilere taşınmaz mal kiralaması yapılması Bakanlık emriyle yasaklanmıştır.

2-Bafra bölgesinde 2003 yılında tahsis edilmiş 17 parselden sadece iki parselde yatırım gerçekleştirilmiş olup iki proje inşaat aşamasındadır. Geri kalan 13 parsel ise hava parası sağlamak amacıyla elde tutulmaktadır. Bu usulsüz uygulamaya hükümet tarafından kasıtlı olarak göz yumulmakta, Devlet kaynakları üzerinden haksız kazanç sağlanmasına olanak sağlanmakta, gerçek yatırımcılar dışlanmaktadır.”

Kıbrıs sorunu ve mülkiyet

“Kıbrıs müzakere sürecinde KKTC’nin mülkiyet hakkı Güney Kıbrısta bırakmak zorunda kaldığımız taşınmaz mallar üzerinde bina edilmekte, buna karşın mülkiyet haklarımız kendi Devletimiz tarafından çiğnenmektedir” diye konuşan Derviş, buna ilaveten, Eşdeğer hakkı için Anayasada öngörülen hükümlerin uluslararası hukukta ve BM parametrelerinde yer alan karşılıklılık ilkesi, iki kesimlilik ilkesi ve ihtiyaç doktrini ile de uyumlu olduğunu belirtti.

“Siyasi irade ile yaratılan hukuk dışılık ortadan kaldırılmalı”

Derviş, dernek olarak talep ve önerilerini ise şöyle sıralıyor:  1-Siyasi irade ile yaratılan hukuk dışılığın siyasi irade ile ortadan kaldırılması ilkesinin siyasette hakim kılınması, bu bağlamda eşdeğer amaçları dışına çıkarılmış veya tahsis edilmiş kaynakların tespit edilmesi ve siyasi irade ile iptal edilerek eşdeğer kapsamına alınması.

2-Eşdeğer amaçları dışındaki kiralama, tahsis, satış ve tapu işlemlerinin durdurulması

3-1974 sonrası KKTC’de terkedilmiş taşınmaz malların tahsis envanterinin çıkarılması

4-Yasa dışı uygulama içinde olan sorumlular hakkında hukuki soruşturma başlatılması

5-Anayasanın eşitlik ilkesi çerçevesinde, Kuzey-Güney puanları konusunda yaratılan adeletsizliğin giderilmesi;

6-43 yıllık gelir kaybının Anayasada öngörüldüğü şekilde tazmin edilmesi

7-Geçmiş dönemlerdeki iskan yolsuzlukları göz önünde bulundurularak Derneğimizin eşdeğer çalışmalarında yer alması

“Yargı süreci başlatılacak”

Derviş, dernek olarak aldıkları karar ile hukuk dışı uygulamaların iptal edilmemesi ve eşdeğer uygulamasının başlatılmaması durumunda, usulsüz eşdeğer uygulamalarını sorgulamak, siyasi iradenin yasa dışı her türlü taşınmaz mal tahsislerini durdumak ve Güney Kıbrıs’ta taşınmaz mal bırakmış vatandaşların haklarını iade etmek amacıyla hukuki yollara başvurulacağını açıkladı.

Devlete verilmiş feragatların geri çekileceğini de ifade eden Derviş, 1985 Anayasasında öngörülen ve eşdeğer uygulamalarının 5 yıl içerisinde tamamlanmasını emreden hüküm tahtında yüklü tazminat davaları açılacağını belirtti.

“Hakkını alamamış on binlerce vatandaş var”

Derviş, 1974 yılından itibaren, on binlerce vatandaşın mülkiyet hakkının devlet eliyle gasp edildiğini ifade ederek gasp edilen mülkiyet hakkının ülke genelinde ulusal değerleri erozyona uğrattığını söyledi.

Devlete olan inancın sarsıldığını kaydeden Derviş, bu durumun umutsuz ve mutsuz bir toplum yaratılmasına hizmet ettiğini söyledi.

Derviş şöyle devam etti: “KKTC’nin mülkiyet temeline şaibe karıştırmakta, taşınmaz mal varlıkları gaspedilen ailelerden genç nüfusun göç etmesine neden olmaktadır. Sonuçta, yaratılan şaibe, belirsizlik, yasadışılık ve kaos ortamında ise spekülatif ve karanlık faaliyetler ile birlikte haksız kazançlar ön plana çıkmakta ve sonuçta üretime dayalı  ekonomik kalkınma engellenmektedir.”

“Hükümetten adalet talep ediyoruz”

Derviş, bir çok kez hükümete müracaat ettiklerini ancak hiçbir şekilde müracaatlara cevap alamadıklarını ifade ederek dernekleriyle görüşmekten kaçınan hükümetten hakkını alamamış on binlerce vatandaş adına hukukun üstünlüğü temelinde adalet talep ettiklerini belirtti.

Derviş, “vatandaşın en temel insanlık hakkı olan mülkiyet hakkını gaspeden eden siyasi erk tarihin karanlık sayfalarında yerini almış olacaktır” diyerek sözlerini tamamladı.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar