“Tahterevalli” siyaseti - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

“Tahterevalli” siyaseti

Adada anlaşmanın olmamasının ABD’nin çıkarlarını bugüne kadar olumsuz yönde etkilemediğini düşünenlerdenim.

Her iki kesimde, Amerika’nın çıkarının adadaki statükoda olmadığı yönünde “akıl verenler” var. Bizi bizden daha fazla düşünüyorlar diye keyifle izliyorlardır Amerikalı elçilik mensupları.


Halbuki çok geçmişe gitmeyelim, ABD son 20 yılda çıkarı söz konusu olduğunda yanı başımızdaki bölge başta olmak üzere nasıl tavır takındığını ekonomik, siyasi ve askeri gücüyle gösterdi. Amerika’nın adadaki çözüme ulaşmaya olan sabır, motivasyon ve isteği için, yalnızca buna bakmak yeterli bir ipucu değil mi?

Son 40 yılda ABD bölgede ilerisini de düşünerek elde etmek istediğini adada anlaşma olmasını zorlayarak mı yoksa statüko ile mi elde edeceğinin hesabı içinde oldu. Önce bölgeye sonra da adaya baktı hep.

Adadaki fiili durumu bu şekliyle mi devam ettirmek bölgedeki çıkarlarım açısından daha avantajlı yoksa kendi kontrolümde bir çözüm bularak mı devam ettirmek mi daha mantıklı sorusunu da kendi içinde hep canlı tuttu.

İleride bölgede ve adada oluşabilecek gündem ile ilgili manevra alanı yaratmak için de Başkan Yardımcısı seviyesinde adanın her iki kesimine bu ziyareti bu zaman diliminde yapmayı doğru buldu. Koy bir kenarda dursun misali.

Anlaşma olursa ne ala, olmazsa da ben yoluma çıkarlarım doğrultusunda hareket edeceğim mesajını verdi. Bu ziyaretin bendeki bakiyesi bu oldu. Elçilik vasıtasıyla her iki kesimde oluşturduğu olumlu havayı ileride yapacağı tercihlerle bozmadan devam ettirmenin ilk adımı olarak gördü. Anlaşmaya zemin hazırlamaktan ziyade çıkış noktası bence budur bu ziyaretin.

Elçilikte olanlar anlaşmanın olması için her kesimle devamlı görüşmeler yaptı ve anlaşma zemininin oluşması için arayış içinde oldu.
Yapılan bu görüşmelerdeki diyalog aracılığıyla anlaşmaya yönelik oluşan yönlendirmelere bakarak ABD ile ilgili olumlu yönde görüş oluşturuldu her iki kesimde.

Tüm bunlar olurken şunun altını çizmek lazım. ABD dediğin dış siyasette homojen bir yapı değil ki. Sahadakiler beyin takımı değil yalnızca ön yüzü oluyor ve onların görevi çoğu zaman konjonktüre göre şerbet vererek senin kafanın içine girmek. Seni senden daha iyi tahlil edip anlamak. Wikileaks belgeleri bunun örnekleriyle dolu. Onlar bunu yaparken biz de Amerika’nın şerbetli tarafını görmüş olduk ve havaya girdik. Bu da her iki kesimde iş adamlarının öncülüğünde “bu sefer farklı” söylemini dile getirenlerin ilham kaynağı oldu.

Hani bizim Kıbrıs sorunu problem olacaksa, İngilizce terminolojiyle “nice to have” kategorisine yerleştirmişlerdir Amerikalılar.

Problem olacaksa böyle olsun.

Ortada anlaşma yok ama savaş da yok ve her iki taraf aralıklarla da olsa medeni bir şekilde görüşüyorlar.

Ve en önemlisi ABD her iki taraftan da kendi desteğinin önemi yönünde talep görüyor.

Tam “tahterevalli” siyaseti için uygun bir ortam. Ada üzerinde bu kadar çıkarın varken sen olsan bu problemi ortadan kaldırmak için yırtınır mısın?

Bunu biz ama böyle görmüyoruz.

Aklımız bizim yerli siyaset kriterimizde. “Ayağıma gelmeyene oy yok.”

Bilinçaltındaki bu referans noktasından hareketle, ille de koskoca Başkan Yardımcısı kalktı geldi bunlar boşuna gelmezler. Geldiyse benden bir şey istiyor, ya da bana ihtiyacı var. 

Bak o doğrudur.

Ama senin düşündüğün değil. Dertleri ille de anlaşma değil.

Bunlar her Ankara’ya geldiklerinde de Anıtkabir’e giderler.

İnandıklarından dolayı mı?

Sen başarıp anlaşırsan resmin içinde olacaklar. Gelmiş ve görüşmelere “ara gaz” vermiştik ya diyecekler.

Anlaşamazsan da çıkacak olan “gazı” sana koklatmadan gönderecekler. Bu ziyaretle bu plan hayata geçtiğinde her iki kesimin kendileriyle ve buna aracılık edecek olan şirketlerle ilgili oluşacak olan “gazımızı” şimdiden almak için hamle yaptılar.

Onlar kendi planlarını hayata geçirirken sen masada debelenip duracaksın bir gözün hep Amerika’da. Acaba müzakere masasına ne zaman müdahale edecek diye.

Üslerden hiç bahsetmedim daha. Adam ayağımıza geldikten sonra bir 50 yıl daha üsleri ya da etrafımızdan dolaşıp Türkiye’den geçecek olan gaz boru hattını ne sen, ne Rum ne de Türk siyasetinde ağzına alabilecek bir babayiğit çıkacak mı?

Rum hükümetinin onayıyla yapılacak olan bu anlaşmaya Türkiye’deki bugünkü hükümet de ses çıkarmayacak. Bundan para kazanacak. Bölge ve iç siyasetle ilgili bambaşka konularda Amerika’nın desteğini kullanacak çünkü. 

Kim bozmak ister bu düzeni?

Anlaşmak istemiyorsanız bu sizin probleminiz ama bizim yapmak istediğimize maydanoz olmayın diyebilmenin zemini yapıldı bu ziyaretle.

Tekrar ediyorum dertleri ille de anlaşma değil.

O olmadan da işler yolunda gidiyor. Göreceksiniz.

Yapılan bu ziyaretle 1960’da adada inşa edilen “tahterevalliyi” yağlayıp ayar çektiler, “PR” yaptılar, anlayın yahu.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar