Suriye’deki Oyun Myanmar’da Da Oynanıyor... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

Suriye’deki Oyun Myanmar’da Da Oynanıyor…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Sözde dünya globalleşmiş…

Sanırsın ki, gelişmiş olanlarda ne varsa, diğerlerinde de aynısı olacak…


Ya da onların kuralları, diğerlerini de kapsayacak…

Yok böyle bir şey…

Yeni dünya düzeni, zayıfın eskisinden çok ezilmesini öngörüyor…

İşte yıllardır biçare Suriyelilerin kendi doğal kaynakları yüzünden cezalandırılıyor olmaları…

Ölü sayısı 500 bini çoktan geçti. Göçler, kayıplar, geri gelmeyecek barış ortamı, devletsizlik, otoritesizlik…

Şimdi de eski adıyla Burma, yeni adıyla Myanmar’da insanlar soykırıma uğruyor, katlediliyor, göçe zorlanıyor. Yüzbinlercesi göçte ölüyor, gittikleri yerlerde istenmiyor, açlıkla boğuşuyorlar… Sadece Bengladeş’de 200 bin çocuğun açlık çektiği duyuruluyori…

Dünyaya bir “iç savaş” olarak takdim ediliyor…

Öyle mi acaba..?

Resmi ajansların verdiği bilgilerin dışında bir araştırma yaptığınızda, Suriye’dekinden farklı bir durum olmadığı anlaşılıyor.

Bundan on yıl kadar önce, Güney Asya’nın orta yerinde, dışa kapalı olan ülke birden bire uluslararası sermayeye kucak açtı. Dünyanın bir çok yerinde yaşananların benzeri faaliyetler hemen başladı. Etnik kavgaları körükleyen sözde “kurtuluş” örgütleri kuruldu, dıştan destek almaya başladı, provokatörler affedildi, bir anlamda iç savaş desteklendi…

Hükümet de muhalefet de, yani tüm siyaset zaten yolsuzluk, rüşvet batağındaydı.

Yani durum, bir oyun oynamaya çok  müsaitti.

Biçare Burmalıların kabahati, bulundukları stratejik konum…

Komşuları Çin ve Hindistan…

ABD’nin çoktandır buraya konuşlanma niyetinde olduğu biliniyordu.

Dahası da var, doğal gaz, petrol,  kıymetli taşlar, tarım ürünleri…

Çin’e giden petrol boru hattı, Mynamar’ın Sittwe limanından başlıyor. Batı’nın Çin’i kontrol etmesi için müthiş bir ortam…

İçte halk işsizlik, yoksulluk bakımından dibe vurdurulduktan sonra, etnik çatışmalar için düğmeye basıldı.

Irak’ta, Suriye’de “mezhep savaşı” gibi gösterilen kıvılcım, burada Müslüman-Budist savaşı olarak dizayn edildi.

İnsanlar kitleler halinde ölüyor. Ha, bu arada Müslüman basının söylediğinin aksine, bir o kadar da Budist ölüyor…

Olay yeni değil, 2012’de şiddetli çatışmalar başladığı halde, batı basını bir kaç aydır olaya ilgi gösteriyor… Artık hiç bir etkinliği, kimseye bir faydası olmayan BM ise, bunca senedir orada ve iç savaşa dair rapor yazıp duruyor…

Yakında birilerinin oraya da özgürlük götürmeye gittiğini duyacağız…

Aynen Afganistan’da, Irak’da, Mısır’da, Suriye’deki gibi…

Ama bu öyle bir dünya ki, herkes işlerin nereye gittiğini, arkasında kimin ya da kimlerin olduğunu, hedeflerinin ne olduğunu bildiği halde, bilmezden geliyor…

Ha, ne diyorduk, globalleşme…

Evet uluslararası sermaye için globalleşti dünya…

Ama insanlar için değil…

Ne yaşam hakkı, ne kendi kaderini tayin hakkı, ne konut, ne mal, ne mülk…

Birileri çok uzaklardan kafasına koydu mu, hepsine birden el koyabiliyorlar.

İnsanlar yalnız ve çaresiz…

Dünyanın neresinde böyle “stratejik” yerler varsa, orada insanlar sıranın bir gün kendilerine gelmesini bekliyor…

Kader gibi…

_______________________________________________________________________________

YERİN KULAĞI VAR

BİRŞEY OLACAĞI YOK:

Cumhurbaşkanı Akıncı New York ziyareti öncesi siyasi partilerle bir araya geliyor. Duyan da orada birşeyler olacağını sanır. Yok öyle birşey, üç beş gün oralarda dolanıp geleceğiz. Hele de Rumların masaya dönmek için ileri sürdükleri şartlar ortada dururken. Bence hala umut beslemek yerine, bundan sonrasının planlarını yapmalıyız. Bir ortaklık için bazı kırmızı çizgilerimizden vaz mı geçeceğiz yoksa, herkes kendi yoluna mı deyip yeni arayışlara mı gideceğiz, vakit kaybetmeden onun kararını vermeliyiz…

ORTAYA KARIŞIK:

Rum lider Anastasiadis; “Bazıları, Crans Montana’da çözümün bana tabak içinde sunulduğunu söyledi. Kıbrıs Helenizmi’nin bilmesini isterim ki  bana sunulan tabaktaki menü Türkiye’nin talepleriydi. Reddettiğim de budur” değerlendirmesinde bulunmuş. İyi de bizim önümüze konan tabakta da Rum önerileri vardı. Keşke ortaya “karışık” söyleseydiniz, belki o zaman reddedilmezdi…

KENDİLERİNİ DEĞİŞTİRSELER:

UBP-DP hükümeti bir şeyleri değiştirmeye çok meraklı. Plakaları değiştirdiler; okullardaki Atatürkçü, laik müfredatı değiştiriyorlar; yetmedi iki yıldır dünyanın aksine saatler değişiyor. Hazır bu değişim başlamışken kendilerini de değiştirmeyi neden düşünmüyorlar…

YA KİRALIKLAR SAYIN BAKAN:

Bakan Dürüst, eski kayıtlı araçların plakalarının 2027’ye kadar geçerli olduğunu açıkladı. Belki bu açıklamadan sonra Polis de uygulamasını ona göre yapar. Ancak Bakan, kiralık araç plakalarının beyaza dönmesi konusuna değinmedi. Oysa esas sorun buradaydı. Çıkan tüzük yasaya aykırıydı. Şimdi yasaya aykırı olarak, herkes plakalarını değiştirdi, tam bir kaos. Yasaya geri dönüş yapsalar, bir çok insan yeniden boşuna masraf yapacak. Herhalde yasa değişene kadar hükümetin emriyle herkes yasayı çiğnemeye devam edecek…

PLAKA KARMAŞASI:

Başka bir sorunumuz yokmuş gibi bir plaka kavgasıdır gidiyor. Önce nedendir bilinmez kırmızı kiralık araba plakaları beyaza döndü, ardından özel arabalarda da arka plakanın beyaz olmasına hükmettiler. Şimdi piyasada kırmızı, beyaz, sarı plakalı renk renk arabalar dolaşıyor. İnanın neyi, neden ve kimin için yaptılarını onlar da bilmiyorlar. Baksanıza akla yakın bir gerekçeleri yok…

“RUMLAR TATİLİNİ KKTC’DE YAPTI”

Fileleftheros gazetesi, Kıbrıslı Rumların, Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarını kapsayan yaz  döneminde  KKTC otellerinde, kredi kartıyla, 1 milyon Euro harcadığını; yıl başından bugüne kadar ise bu harcamaların toplamının 3.5 milyon Euro olduğunu yazdı ya, bizde bu haber, “Rumlar tatilini KKTC’de yaptı” başlıklarıyla verildi. Aslında onlar da biliyorlar ki, bu paralar otellerdeki casinolarda harcandı. Kimse ‘gidelim de kuzeyde tatil yapalım’ derdinde değil yani…

_______________________________________________________________________________

ZİRVEDEKİLER

Tufan Erhürman: “Anayasayı takmam, vergi cezalarını af için yasa gücünde kararname çıkarırım. Hukuku, etiği takmam, istediğimi istediğim yere atarım. Halkı takmam, saatleri aklıma estiği gibi ayarlarım. Devlet de, hukuk da, etik de, halk da benim. Hepsi benim…Bu coğrafyanın özellikleri, buradaki halkın talepleri ve ihtiyaçları hiçbir şey ifade etmiyorsa size ne gerek var peki?…”

_______________________________________________________________________________

DİPTEKİLER

Kiliseye Teslim Edilen Eğitim: Rum Yönetimi, sözde finans sıkıntısı çekermiş de, devlet kreşlerinin yönetimini kiliseye bırakmış. Yani temel görevini, devretmiş… Geçmiş olsun… Daha  bir 50 yıl çözüm falan beklemeyin. Bugüne kadar zaten Elen-Ortodoks eğitim sisteminin hakimiyetinde Türk düşmanı nesiller yetiştirdiler, bundan sonrası daha kötü olacak. Çocuklar nefreti, kreşte öğrenmeye başlayacak…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar