Önce küçük bir izahat ile yazıya başlayalım.
İzahat şarttır çünkü konuları, olayları veya sorunları değerlendirirken kimliklerin-kişiliklerin yerli yerinde olması gerekir.
Aksi takdirde kafa karışıklığı ötesinde kaos ortaya çıkar.
Kaosun da politik yansıması şu olur;
“Fasulyanın yahnisi, gitti geldi aynısı…”
Bence aslında hiçbir politikacı küfre benzeyen bu saptamayı hak etmiyordur.
Hak etmemesi için de farklılığını ortaya koymalıdır.
Siyasi ve ideolojik düşünce ve hedefleri doğrultusunda çalışmalıdır.
Bunu yapmazsa işte o zaman bütün partiler aynı olur ve vatandaş da haklı olarak “bunların birbirlerinden farkları yoktur” der.
Der ve memleket sorunlarına duyarsız kalır.
Vatandaşın sorunlara duyarsız kaldığı ve siyasetten umudunu kestiği ortamlarda da hiçbir sorun çözülmez.
Ve hatta memleket büyük bir yıkıma doğru gider.
***
Bu yazının konusu CTP’dir.
Hükümette olan, başbakanlığı elinde bulunduran CTP.
CTP “sen nesin?” diye soranlara “ben sosyalistim” yanıtı verir.
Çünkü tüzüğünde öyle yazar.
Tüzük, her partinin olduğu gibi CTP’nin de anayasasıdır ve üyelerini partiye bağlayan en önemli noktadır.
Dolayısı ile hükümetin büyük ortağı olan ve Başbakanlığı elinde bulunduran CTP’den beklenen sosyalist ideolojiye uygun icraatlardır.
Elbette hükümette tek başına değildir, 3 ayrı ortağı vardır ve ideolojisini hayata geçirmede zorluklarla karşılaşabilir.
Fakat, gerek hükümet ortaklarının uyumu ve gerekse sosyalist ideolojideki evrensel doğrular CTP için bir fırsattır.
Ülkenin içinde bulunduğu kötü durum da CTP için bir fırsattır.
“Kumarhane cenneti” olarak ünlenen bir ülkeden bahsediyoruz.
Hertürlü yerel değerin dışlandığı ve horlandığı, kumar baronlarının kurduğu sahte cennetlerin hızla çoğaldığı ve dahası kumar baronlarının kazandıkları paralarla ülke siyasetçisi, bürokrasisi, medyasını ele geçirmeye çalıştıkları bir ortam.
Bu koşullarda sosyalist CTP ne yapmalıdır?
***
Bu yazının ana fikri Dome Otel’dir.
Hemen görüşümü belirtmeliyim ki ben Dome Otel’i “çölden açan bir adet karanfil” olarak görüyorum.
Yukarıda sıraladığım acı gerçeklerin hilafına, kumar baronlarının hükümranlığına bir başkaldırış.
İşçilerin-emekçilerin bir araya gelerek yarattıkları bir örnek kurum.
Şimdilerde bu örnek kurum işçilerin-emekçilerin elinden alınmak isteniyor.
Önceleri “ne münasebet de bu oteli işçiler-emekçiler çalıştıracak, son derece profesyonel şirketler vardır” deniliyordu.
Şimdilerde ise “Vakıflar daha çok para kazanmalıdır” denilerek ve Dome Otel’den yıllık 300 bir avro para istenerek aynı kapıya çıkan teklifler yapılıyor.
Dome Otel yönetimine karşı etik olmayan bir kampanya yürütülüyor.
Niye?
Otel işçilerin-emekçilerin elinden alınsın ve kumar baronlarına teslim edilsin diye.
Peki sosyalist CTP bu durum karşısında ne yapmalıdır?
***
Hemen cevap vereyim;
Sosyalist ilkeleri doğrultusunda hareket etmelidir.
Kumar baronlarının at koşturttuğu bu memlekette işçilerin-emekçilerin yanında yer almalıdır.
Dome Oteli asla kumar baronlarına teslim etmemelidir.
Yoksa sosyalist olmaktan çıkar.
Sermayenin partisine dönüşür.
Anlayacağınız sosyalist CTP ve sosyalist başbakanın Dome Otel gibi bir imtihanı vardır.
Bu imtihandan nasıl geçecekleri CTP’nin ve Başbakan’ın akıbetini de belirleyecektir….
