Sosyal Hizmetler Dairesi Yeniden Kurgulanmalı - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Poli

Sosyal Hizmetler Dairesi Yeniden Kurgulanmalı

Toplumumuzda son yıllarda giderek daha çok hissedilen psikolojik ve sosyal dayanışma sorununu Doğu Akdeniz Üniversitesi Öğretim Görevlisi  Uzman Psikolog Şerif Türkkal ile tartıştık. Türkkal, Hollanda  Leiden Üniversitesi’nde çocuk ve ergen psikolojisi eğitimi tamamlayarak uzman psikolog ünvanını aldıktan sonra halen Univercity Of Nicosia’da klinik psikoloji alanında doktora çalışmalarını yürütüyor.

 


Poli: Geçtiğimiz ay hatalı sürüş sonucu bir kamyon, bir arabaya çarparak araba sürücüsünün ölümüne sebebiyet vermiş ve konu kamuoyunda oldukça yankı yaratmıştı. Çünkü kamyon sürücüsü yeterli ehliyete sahip değildi ve çalıştığı şirket tarafından bu sürüşü yapmaya zorlandığı öğrenilmişti. Ölen sürücünün, birisi 40 günlük diğeri de 7 yaşında iki çocuğu vardı. Kamuoyu bu üzücü olayı tartışırken, aradan geçen dört günün sonunda ölen sürücünün eşin de, aşırı üzüntüye bağlı olarak kalp yetmezliğinden öldüğü açıklandı. Ve bu olay KKTC’de sosyal hizmetlerin ne kadar yetersiz kaldığını da açığa çıkardı. Böylesi durumlarda mağdurlara yönelik olarak tıbbi ve psikolojik destek verilmesi gerekmiyor mu? Neler yapılabilir?

Şerif Türkkal: Çok yönlü olarak tartışılabilecek bir konu aslında ama alanıma yönelik, Klinik psikoloji anlamında bazı şeylere değinebilirim. En başta maalesef bu tür bir travma ile karşılaşmış insanların çaresizlik içinde çoğunlukla bireysel çıkış yolu aradıklarına tanık olmaktayım. İlk anda “Kimden yardım istesek?“ “Tanıdığım bir psikolog var onu mu arasak” “Bir doktor mu bulsak” türünden arayışlar başlıyor. Bu tür durumlarda neler yapılır, nasıl yardım alınır nereye başvurulur türünden toplu bilgiye ulaşabilecek bir düzenek yaratılması toplumun yararına olurdu. Kaldı ki bu tür sorunların sadece psikolojik boyutları olmaz. Ortaya çıkan maddi sorunlar yanında, geride kalanların hayata tutunabilmeleri için gerekli olan daha pek çok destek türlerine de ihtiyaç vardır. Benim tanıklık ettiğim en ciddi sorun böylesi sorunlarda bireyi destekleyecek bir düzeneğin sunulamaması yönünde…

Poli: Neler üzerinde durduğunuzu biraz açalım mı?

Şerif Türkkal: Bu gibi konularla mücadele için iyi çalışmalar yapmış ülkelerin örneklerini ele alabiliriz. Mesela bunlar arasında İsrail örneği üzerinde duralabilir. Bu ülkede, yurttaşların haklarına yönelik olarak geniş çaplı bilgilendirme yapan bir platformda derlenen bazı bilgiler var. Buna göre, trafik ve iş kazaları sonucu yaşanan kayıplarda sosyal sorunlarla ilgilenen bir bakanlığın birimlerinin hemen devreye girdiği yazar. Daha da ilginci, bakanlık bu sorumluluğunu yerel yönetimler üzerinden de dağıtıyor.

Ne tür destekler verildiğine bakacak olursak. Çok çeşitli alanlarda aileye yardım edildiği görülüyor. Mesela, Eğer kaza sonucu ölen kişi evin ekonomik getirilerini sağlayan kişi ise ve eş çalışmıyorsa eşe iş bulabilmesi için profesyonel danışmanlık hizmeti veriliyor. Böylesi bir mağduriyet karşısında belediye vergilerinde veya emlak vergisinde indirim yapıldığı görülüyor.

Poli: Bu uygulama geride kalanların ekonomik olarak ayakta tutunabilmelerine olanak için mi sağlanır?

Şerif Türkkal: Tanık olduğumuz kazalarda ölenlerin çoğunun eve ekonomik destek sağlayan kişiler olduklarını görüyoruz. Hatta haberlerin satır aralarında “kazada yaralandı ve hastanede tedavi altına alındı” türü gördüğümüz olaylarda da ciddi düzeyde ekonomik ve psikolojik mağduriyetler yaşanmaktadır.

 

Avrupa Taşımacılık Güvenlik Konseyi‘nin özellikle ölümlü kazalar sonrası geride kalan aile bireylerine yönelik olarak hazırlanmış olan 2007 raporuna göre, kazanın oluşumundan itibaren üç yıl içinde görünen psikolojik semptomlar şöyle sıralanmaktadır. Yüzde 46 ile kaygı semptomları ilk sırayı alıyor. Bunu %37 ile intihar eğilimleri takip ediyor. Uyuşturucu madde kötüye kullanımı, uyku ilaçlarının kötüye kullanımı ve alkol kullanımında ciddi artış. Yine, kazadan hemen sonra yaşanan etkilere bakıldığında %16’lık bir kesimin de akut stress sonrası bozukluğu tanısı alabilecek semptomlar yaşadığı görülüyor. 6 ay sonrası sürece bakıldığında da bireyleri %13’ünün travma sonrası stress bozukluğu geliştirmiş olduğu gözleniyor. Bunlar ciddi sorunlar ve rapora göre üç yılın sonunda da benzer semptomların devam ettiği görülüyor. Dolayısı ile ölümle sonlanan kazalarda aile bireylerinde çok uzun süreli ve kalıcı negatif etkiler yaşandığı çok açıktır. Bütün bu tespitlerin sonunda kaza sonrası ölümle karşılaşmış aile bireylerinin çok uzun süren ve çok karmaşık sorunlar yaşadıkları ve bu sorunlara karşı bütünlüklü bir yaklaşım sergilemeye ihtiyaç olduğu anlaşılmaktadır.

Tekrar İsrail örneğine dönersek mesela yaşanan ölüm çocuğa nasıl anlatılmalı? Eş, bu sorunla nasıl baş etmeli?

Bu acı kaybın çocuğa anlatılma şekli gelişimsel yaşa göre değişecektir. Fakat, böyle acı bir durumda aile bireylerine psikolojik destek imkanlarını daha ulaşılır kılacak bir sistem çok yardımcı olurdu. Böyle bir durumda ilk etapta aile üyelerinin geliştirebileceği psikolojik yakınmalar düşünüldüğünde eş için bireysel danışmanlık ve çocuklarına nasıl yaklaşağına yönelik onu desteklemek için ebeveyn danışmanlığı olası hizmetlerdir. Uzun vadeli etkilerde destek grupları, grup terapisi de böyle sorunlar için önerilebilecek seçenekler. Kaybın hemen arkasından akut stress bozukluğu geliştirilmesi olası bir durumdur. Daha önce raporda bahsettiğim istatiksel verilerle de bu bilgi desteklenmiştir. Bu riski gözeterek aile üyelerine erken destek sunulması olası başka psikolojik bozuklukların gelişimini önleyebilir ve adaptasyon sürecini görece daha kolay hale getirebilir.

Diğer ülke örneklerine baktığımızda, bu tür hizmetler için maliyetin üstlenildiği örnekler var. İsrail’de bu hizmetlerin bakanlıkca düzenlenmiş bir hizmet olarak yerel yönetimler tarafından dağıtıldığını. Böylesi durumlarda yerel yönetimlerin sunduğu destek grupları var ve mağdur, bireysel destek alabildiği gibi, grup terapileriyle de destek bulabiliyor.. Grup terapileri psikolojik destek bakımından çok kıymetlidirler çünkü hasta bu sorunla yüzleşen tek kişi olmadığını anlar ve diğerlerinin deneyimlerinden yararlanır.

Poli: Bizde beklenmedik ölümler sonrası geride kalan aile bireylerinin psikolojik ve sosyal durumlarını yansıtan bir araştırma veya istatistik var mı?

Şerif Türkkal: Benim bilgimde olan bir veri yok. Ancak örneğin Doğu Akdeniz Üniversitesi Psikoloji Bölümü’müzde bir trafik psikoloğumuz da var ve trafiğe yönelik bazı çalışmaların olduğunu biliyorum. Fakat sosyal ve psikolojik etkilerine yönelik bir çalışma bilgimde yok.

Dünya Sağlık Örgütü, böylesi bir duruma yaklaşımda sistem perspektifi denen bir model öneriyor. Trafik kazaları ile ilgili konulara müdahale edebilmek için disiplinler arası bir yaklaşım olması gerektiğini söylüyor. Eğitimcinin de, mühendisin de, akademisyenin de, sağlıkçılar ve psikologlarında bir arada oldukları çok kapsamlı bir araştırmanın yapılması ve soruna karşı yaklaşımların bu sonuçlara göre geliştirilmesi gerektiği söyleniyor.

Poli: Peki bizde alanında kendini geliştirmiş böylesi farklı disiplinler var mı? Mesela son yıllarda giderek artan endişe, trafiğe sürücü olarak yeni girenler de dahil olmak üzere sanki herkesin topluca trafik kurallarını unuttukları kanaati yerleşiyor. Nitekim önemli kazaların nedenleri hakkında çıkan sonuçlara baktığımızda çok kaba bir şekilde trafik kurallarının ihlal edildiğine tanık olmaktayız. Dağıtıcı motosikletlilerin davranışları, sürücülerin trafik ışıklarında veya çemberlerdeki davranışları artık ürkütücü olmaya başladı.

Bunun dışında Sosyal Yardım Dairesi’nin kurgulandığı zamanlardaki görev tanımı ile günümüzdeki ihtiyaçları karşılamaktan çok uzak olduğu da görülmektedir. Hatta daire yetkilileri ile konuşsak, belki de bize pek çok olanaksızlıktan da bahsedecekler. Yerel yönetimlerimiz ise böylesi tür görevler üstlenmekten henüz çok uzaktalar.

Şerif Türkkal: Bizim ülkemizde de yukarıda bahsettiğim modelde bir yaklaşımla bu konuya eğilmek faydalı olurdu.  Yani sistem perspektifi ile disiplinler arası çalışmaların verilerine ve birikimlerine dayalı bir proje geliştirilmesi ve bu gibi konulara müdahalede daha sistemik yaklaşılması çok faydalı olurdu.

Tekrardan İsrail örneğine bakacak olursak.  Bahsettiğim platformun da verdiği verilerden anlaşıldığı üzere, orada bu tür konular için bir bakanlığın gözetiminde hizmet dağıtımı yapıldığı görülüyor. Türkçe karşılığını “sosyal işler ve hizmetler bakanlığı” (Ministry of Social Affairs and Social Services) olarak ifade edebileceğimiz bu bakanlık, sözünü ettiğimiz sorunların hallinin ana üstencisi konumundadır. Bu bakanlık, bu gibi durumlarda sosyal, maddi ve psikolojik destek boyutları ile, ne gibi hizmetler verilebileceğini dizayn ediyor ve bu hizmetleri yerel yönetimler aracılığı ile sunuyor. Yerel yönetimler ise merkezler oluşturuyor ve kişilere grup danışmanlığı hizmeti veriyor. Dolayısı ile bakanlık, çoklu disiplinler arasında bir görev çizelgesi çıkarabilir ve yerel yönetimler bu görevler doğrultusunda bilgilendirilip donatılabilir.

Neden yerel yönetimler? Çünkü yaşamın ayrıntılarını gözlemleyebilmek bakımından en avantajlı kamu kurumu belediyeler olduğu için. Bir kaza sonrası ambulansla hastaneye yetiştirilen ve bir süre sonra tedavisi tamamlanıp evine gönderilen bir kadının sosyal ve psikolojik durumunu hangi kamu kuruluşu takip edebilir? Bu konuma en uygun kuruluşlar yerel yönetimler olabilir.

Poli: Konunun en başına dönelim eğer sözünü ettiğiniz gibi bir hizmet sistemimiz olaydı, geçtiğimiz ay kocasının trafik kazasında ölmesi sonucu şoku atlatamayarak ölen kadın belki de kurtarılabilirdi.

Şerif Türkkal: Ne yazık ki çok üzücü bir olay. Ne yapıldığını, nasıl yaklaşıldığını bilmeden yorum yapmam doğru olmayacaktır. Bir şeyler yapılıp yapılmadığını veya yapıldıysa ne yapıldığını özel olarak bilmiyorum. Fakat stresle, psikolojik sebeplerle tetiklenen çok acı bir kayıp olduğu kesin… İdeal bir düzen içinde eşini kaybeden kişiye ve diğer yakın aile bireylerine böylesi durumlarda nerelere müracaat edebilecekleri, ne gibi hizmet alabilecekleri bilgisi verilebilseydi, gerekli destek sunularak kötü sonuçlar belirli bir oranda engellenebilirdi belki…

Poli: Son sorumuz şu; Kıbrıslı Türklerde yaygın olarak bir tükenmişlik psikolojisinin hakim olduğunu görüyoruz. Hiçbir şeyi başaramadığımız ve bu gidişle yok olacağımız söylemi çok yaygın. Toplumda geniş bir sosyal hizmetler ağı oluşturamamış olmamızın bu psikolojik çöküntüde bir rolü var mı?

Şerif Türkkal: Rolü olması gerekir. Mesleğimin bana kazandırdığı disiplin gereği sorunun kökenine yönelmem gerekir ve bence uzun zamanlardan beridir toplum yaşamını oluşturan konularda sergilediğimiz, yaşadığımız belirsizlikler, psikolojik yansımalara sebebiyet veriyordur. Süregelen sosyal, politik belirsizlikler bizi toplumsal bir çözüm arayışı yerine bireysel çözümler bulmaya motive ediyor. Yaşadığımız travmaların ve sonrasında süregelen belirsizliklerin bunda payı olduğunu düşünmek mümkün. Sistematik toplu bir çalışma ile henüz bu durum incelenmemiş olsa da, genel gözlem bu yönde.

Akademik yayınlar bize gösteriyor ki travmatik etkiler nesiller boyu geçirgenlik gösterebiliyor. Şu andaki nesil, o travmatik olayı yaşamamış olsa bile nesiller arası geçirgenlik sonucu travmatik göstergeler yaşanabiliyorlar. Tabi bizim toplumumuzdaki etkileri için, yine sistematik olarak çalışılıp cevaplanması gereken bir konu.

Sonuç olarak demeye çalıştığım, bu gibi belirsizlikler sonucu, bu güne kadar kurumların olması gereken rollerine yönelik olarak projeler geliştirme, bunları uygulama isteği, ısrarı ve hassasiyeti henüz arzu edilen düzeye ulaşamamış olabilir. Fakat bugün birçok alanda üniversitelerimizde de yürütülen çalışmalar mevcut. Disiplinler arası ortak çalışma yöntemi ile elde edilen birikimleri değerlendirip çok etkili projeler geliştirilebilir. Sistematik çalışmalar üretilerek bakanlıklar bunları alıp yerel yönetimlere hangi metotlarla dağıtacağının yolunu yöntemini geliştirebilir…

Poli: Bize ayırdığınız zaman ve paylaştığınız bilgiler için çok teşekkür ederiz.

 

Avrupa Taşımacılık Güvenlik Konseyi‘nin özellikle ölümlü kazalar sonrası geride kalan aile bireylerine yönelik olarak hazırlanmış olan bir raporda, kazada hayatını kaybetmiş ya da yaralanmış bireylerin aileleriyle yapılan görüşmelerin sonuçlarında en çok görülen şikayetler intihar düşüncesi ve kaygı semptomları oluyor. Toplamda 1,364 kişiyle uygulanmış bir çalışma olup bahsedilen yaygınlık aşağıdaki gibidir (Haegi ve Chaudhry, 1995).

Kaygı semptomları %46
İntihar düşünceleri %37

 

Avrupa Taşımacılık Güvenlik Konseyi’nin raporunda aktarılan, Bryant ve arkadaşlarının 2004’de yürütülen çalışmasına göre de çocuğunun trafik kazası geçirmesine tanıklık eden ebevynin yaşadıkları aşağıdaki gibidir.

Kazaya yönelik yeniden yaşantılar %84
Aşırı uyarılmışlık %81
Akut Stres Bozukluğu tanısını karşılayan (kazadan 2 hafta sonra) %16
Travma sonrası Stres Bozukluğu tanısını karşılayan (kazadan 6 ay sonra) %13

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar