Sorun ithal ettik... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Sorun ithal ettik…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Olana bak sen…

Bir kıyamet, bir feryat, mikrofonu kapan eylemde.


Mesele ne..?

Ortada bir yönetmelik, bir genelge var. Hatta UBP’li eski Eğitim Bakanı Özdemir Berova’nın da yayınladığı bir genelge…

Diploma fotoğrafında, öğrencinin başı açık olacak.

Dün sabah konuğum Başbakan’dı. Meseleyi kendisine sorduğumda, hiçbir öğrencinin sıkıntı yaşamasını istemedikleri için, kimlik kartlarında, pasaportlarda uygulandığı gibi, bir kişinin karakteristik özellikleri belli olmak kaydıyla başörtülü fotoğraf kullanma uygulamasını benimsediklerini, ancak bunun için Başsavcılık’tan görüş beklendiğini söyledi…

Kaldı ki, yüzün karakteristik özelliklerini açık olarak gösteren başörtülü fotoğraflar da, bu eylemlerden önce kabul edilmiş.

Bu ne demek..? Öyle gösterilmek istendiği gibi “başı kapalıya diploma yok” olayı değil.

Kabul edilmeyen, herhalde çok kapalı fotoğraflar…

Bu hükümet ortaklarının yasaklayıcı bir tavır içinde olmalarını asla beklemem. Ama bekleyenler vardı tabii…

Tam da aradıkları fırsatı bulduklarını sandılar.

Alel acele eylemler, ortada siyasiler… Hükümet ortaklarına, özgürlüklerin savunucusu bir partinin Başkanı Eğitim Bakanı Cemal Özyiğit üzerinden saldırılar.

Tam bir manipülasyon…

Dün etrafta dolaşan bir slogan vardı, ki Başbakan da tekrarladı, resmen sorun ithal ediyoruz.

Türkiye’deki ayrışma, bölünme sanki burada da yaratılmak isteniyor.

Nitekim bu arada, Eğitim Bakanı Özyiğit Başsavcılık’tan olumlu görüş geldiğini, sorunun çözüldüğünü açıkladı.

İşte bu kadar…

Ha, tarafsız davranalım ve şunu da belirtelim ki, olay bu noktaya gelmeden daha pratik, daha süratli bir kriz yönetimi gerekirdi ki, orada sınıfta kalındı işte….

Ve iş nerelere vardı, gördünüz.

Yok ötekileştirmeymiş, yok “din düşmanı toplum”muş, yok islamofobiymiş, bakan ayaklarına gelsinmiş, hükümet düşmüş(!)…

Dünden hazırlandığı belli pankartlar, gayet disiplinli organize bir eylem.

İşte Erhan Arıklı’nın lafları; “Aydın ve çağdaş geçinen örümcek kafalılar, başörtüsüne taktı. Hala bunlarla uğraşan insanların KKTC’de devlet yönetiyor olması kabul edilebilir mi?”…

Maksat ortaya çıkmıştır…

Açık ve net…

Bakanlığın tutumuna yapılacak her eleştiri de, artık bundan sonra, şu yukarıdaki cümlede söylenen siyasi çıkarcılığa hizmet edecektir. Toplumsal barışa, özgürlüklere ya da huzura değil…

Çağdaşlığa hiç değil…

GEÇMİŞ 4 YILI SORGULAYIN…

Yarın 28 belediye başkanı, meclis üyeleri ve muhtarları seçmek için yarın sandık başına gideceğiz. Aslında bu seçimler bizim için, dört yıldır oturduğumuz kenti yönetenlere karnelerini verme günüdür. Karnesi pek iyi olan kadar, zayıflarla dolu olanlar da var. Dört yılda bize verilen bu görevi en iyi şekilde yerine getirmek, tercihlerimizde pişman olmamak için çok iyi kullanmalıyız…

Oturun ve düşünün, hatta dört yıl geriye gidip, o günkü seçim dönemini hatırlayın, kimler ne sözler, ne projeler sunmuşlardı bizlere. Ve geçen dört yıl içinde sözlerinin ve projelerinin ne kadarını hayata geçirdiler, söz verip de yapmadıkları neler olduğunu bir muhasebesini yapınız ve ona göre sandık başına gidiniz… Yeni adayları da inceden inceleyin… Güven veriyor mu bakın…

Hizmet almak, daha yeşil ve yaşanabilir bir kentte yaşama sözlerine inanarak oylarımızı verdik. Hatta birçoğuna, sırf “partili” veya “tanıdık” diye, bu işin “adamı” olmadıkları halde oylarımızı vermekten çekinmedik. İşte sonuç; 28 belediyenin birçoğunun mali yönden durumu ortada, hatta maaş bile ödeyemez durumda olanlar, kapısına kilit vurulanlar var.

İşte yarın bu yanlışımızı düzeltmek için önümüzde çok önemli bir fırsat vardır. Ya bu fırsatı çok iyi kullanıp, işin erbabını göreve getireceğiz, ya da yanlışımızda devam edeceğiz…

Yaklaşık bir aydır adayları, projelerini dinledik. Hangi adayın projeleri size daha inandırcı gelmişse, yaşadığımız kenti bugünden daha güzele kimin taşıyacağına inandıysanız, partisi sizin düşüncelerinize uzak bile olsa gidin ve oyunuzu ona verin.

Hiçbir kentimizin ve bizlerin bir dört yıl daha kaybetme lüksü yoktur…

YERİN KULAĞI VAR

BERTAN ZAROĞLU KİME ÇALIŞIYOR:

Yeniden Doğuş Partisi milletvekili Bertan Zaroğlu’nun partisi ile “sorunlar” yaşadığı sıkça konuşulur oldu. Yarın yapılacak yerel seçimlerde de Zaroğlu’nun kendi adayına değil, UBP adayı Hasan Sertoğlu’na çalıştığı iddia ediliyor. Genel seçimlerde kendisine oy veren gruba, partisi YDP adayına değil de Sertoğlu’na oy vermeleri konusunda telkin yaptığı bize gelen iddialar arasında. Bu iddia doğru mu yanlış mı bilmiyoruz ancak, YDP’nin genel seçimlerde Lefkoşa’da aldığı mühür sayısının kaçta kaçının Sertoğlu’na gideceğini rakamsal olarak söyleyenler bile var…

“SORUN İTHAL EDİYORUZ”:

Dün Başbakan Erhürman’ın, Havadis web tv’deki programda kullandığı bir kelime çok hoşuma gitti. İlahiyat Koleji’nde yaşanan olaylarla ilgili olarak kendi fikrini söylerken, “ülkede çözülmesi gereken onlarca sorun varken bizler ne yazık ki sorun ithal ediyoruz” değerlendirmesi yaptı. Gerçekten de kendi sorunlarımız yetmezmiş gibi, aslında çözümü basit olan bir olayı manipüle ederek, suni gündemler yaratıyor ve bunu siyasi rant olarak kullanıyoruz…

 DÜŞÜNÜLMESİ GEREKEN BUDUR:

Sevgili Cenk Mutluyakalı, dünkü olaylarla ilgili bir köşe yazısı yazdı, uluslararası kurallardan bahsetti.  Ama şu cümlesi herkesin “laiklik” adına, özgürlükler adına, insan hakları adına düşünmesi gereken bir tespit; “İlahiyat Koleji meselesinde konuştuğumuz insanlar, çocuk. Onsekiz yaşından küçük! Henüz reşit değiller. Bu ‘tercih’in ne kadarı çocukların özgür iradesi ya da inancı ile ilgilidir, ne kadarı ‘siyasi üniforma’, bunu da anlamak, çözmek gerekiyor”…

 FIRSATÇILAR:

İlahiyat Kolejinde yaşanan “diploma krizini” fırsat bilip Eğitim Bakanı’na küfüre varan sözler sarfeden  siyasileri gördükçe, inanın midem bulanıyor… İnsanların inançları üzerinden yargılanmalarına karşıyım. İnançları ile örtüşen kılık kıyafet giymelerini de sonuna kadar desteklerim. Ancak, özellikle bu ülkenin yönetimine talip olan bazılarının, fırsatçılık yaparak, böylesi bir olayda sorunun çözülmesine değil, büyümesine çalıştıklarını gördük ki, bu siyasetteki bozulmanın ispatıdır.

 BİZİ TAKMIYORLAR BİLE: 

Din Görevlileri Birliği ile Din Görevlileri Sendikası Başkanları Öğdü ile Çakır KKTC’de ‘Üvey Evlat’ muamelesi gördüklerini öne sürerek, Başbakan Binali Yıldırım’a gönderdikleri mektupta,”Vakıflar Yönetim Kurulu tarafından yönetiliyoruz. Bu kurul çoğunlukla, dini hassasiyeti olmayanlardan, zaman zaman, alenen kendilerini ‘Ateist’ olarak tanımlayanlardan oluşuyor. Camilerin elektriklerinin kesilmesinde, ezanın yasaklanmasında, bu ülkede görev yaptığımız alanda son 15 yılda çıkan bütün sorunların temelinde bu kurul vardır” şikayetinde bulundular. Bunlar daha iyi günlerimiz. Siz hala daha özgürlük, demokrasi, insan hakları diyerek kendinizi kandırmaya devam edin.

UMURSUZLUK:

Ferdi Sabit Soyer bir tweet atmış, TC vatandaşlığına geçen pek çok Kıbrıs Türkü olmasına rağmen, Kıbrıs’ta TC seçimlerine katılımın düşük olduğunu ifade etmiş, “Bu, Kıbrıs’ta yaşayan çoğunluğun TC’deki insanların iradesini etkilememek tercihi mi” diyor. Hiç sanmam Sayın Soyer, umursuzluk bu. Ne olur ne olmaz diyerek pasaport alan çoğunluğun umursuzluğu. İrade falan hikaye…

ZİRVEDEKİLER

Eğri Gemi, Doğru Sefer: KTHY’nin batırılması zaten başlı başına bir kepazelikti.  Hıyanetti… Hesabı bile sorulamadı. Ama eğer o bina, birilerine rant kapısı olsaydı, daha da acı olacaktı. Olması gereken oldu ve  3. ihalede, 3 milyon 678 bin sterline Maliye Bakanlığı’na, yani devlete kaldı. Aslında sorun o paranın bulunmasıydı. Demek ki bulundu ve devlete kaldı. Serdar Denktaş’ın ve hükümetin başarısıdır…

DİPTEKİLER

Limon: Türkiye’de kilosu 5-6 lirayı bulan soğan ve patates en kritik dönemde siyasi propaganda malzemesine dönüştüler. Anadolu’da en çok yetişen soğan patates gibi, narenciye adası diye övündüğümüz ülkemizde de limon aynı durumda. Dün marketten tam 14 liraya aldık. Verdiğimiz paraya da acıdık. Bir an, ‘acaba tarlada ne kadardır’ diye de düşündüm. Şu hal yasası mıdır, kooperatifleşme midir, ne yapılacaksa bir an önce hayata geçmeli. Zaten fakirleşen halkı bir de  aracıların sömürmesine izin verilmemeli.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar