SORUN AYNI, AMA İCRAAT YÜZDE YÜZ FARKLI… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

SORUN AYNI, AMA İCRAAT YÜZDE YÜZ FARKLI…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Güney Kıbrıs’ta son yıllarda sayıları giderek artan üniversitelerin bizdekilerle benzer sorunlara yol açtığı açıklanmıştı.

Naylon evlilikler, kaçak çalışma ve iltica taleplerinin giderek artması, hükümeti tedbir almak zorunda bırakmıştı. Demiştim ki, “Ben bu olayı takip edeceğim, eminim ki denetimlerini sıklaştıracak, hatta derhal yeni önlemler alacaklar. Bizim yıllardır “yapmadığımızı”, onlar yapacaklar”…


İşte o konuda son gelişmeler.

Alınacak önlemler için yasa değişikliği konusu ivedilikle Temsilciler Meclisi’ne gelmiş, geçtiğimiz Çarşamba günü de ilgili komitede tartışılmış…

Eğitim Bakanlığı, okulların, kapasitesine göre alabilecekleri öğrenci sayısını derhal kısıtlamış ve hiç beklememiş, tam da yeni sömestr başında uygulamayı başlatmış.

Ayrıca yasalarında, kaçak çalışma, naylon evlilikler gibi konularda boşluklar tespit edilmiş, bunların düzenlenmesine karar verilmiş.

Tabii tahmin edilebileceği gibi, okul sahipleri kıyameti kopartmışlar.

Neymiş, ülke için büyük finansal kayıp olacakmış. Öğrenci başına 3 bin Euro kayıt parası alıyorlarmış.

Ancak İçişleri, Dışişleri ve Eğitim Bakanlıkları, denetimleri ve kısıtlamaları sonuna kadar savunmuşlar.

Halihazırda Romanya ve Portekiz, sahte evlilikler konusunda şikayette bulunmuş, başka AB ülkelerinden de benzer şikayetler almışlar.

Komite çalışmalarında dinlenen Dışişleri Bakanlığı temsilcisi milletvekillerine, çoğunluğu Hindistan ve Nepal’den gelen bu sahte öğrencilerin daha geniş güvenlik sorununun bir parçası olduğunu ve üçüncü ülke vatandaşlarının Kıbrıs’a gelip, sistemi kötüye kullanarak, bir suç çemberi oluşturduklarını açıklamış.

Polis de Bakanlıkların endişelerinin gerçek olduğunu teyit etmiş.

Bizim YÖDAK’a karşılık olan kurumun başındaki kişi, mevcut durumun aynı zamanda okulların kalitesini düşürdüğünü savunmuş. Tedbirlerin bunun için de zorunlu olduğunu açıklamış. 45 okulu denetlemişler; 800 yabancı öğrencinin kayıtlı olduğu bir tanesinde, sınıflarda tek bir yabancı öğrenci bile bulunamamış. Kurumun başkanı diyor ki, okul sahipleri bu yasa dışılığı bilerek yapıyor. Aynı yetkili milletvekillerine, “Öğrencilerin çalışmak ya da evlenmek istedikleri için değil, okumak için gelmeleri sağlanmalı” demiş.

Durum aynı, tespitler aynı. Güney Kıbrıs sorunla yeni karşılaşıyor sadece…

Ancak izlenen yöntem farklı.

Öncelikler ortaya konmuş.

Ülkeye giren ya da okul sahiplerinin cebine giren para mı, ülkenin itibarı ve eğitim kalitesi mi değerlendirmesi yapılmış, AB gibi bir uluslararası hukukun parçası olmalarının da getirdiği mecburiyetle, ikincisinden yana kesin tavır koymuşlar, icraata başlamışlar.

Ya bizde? Sorun onlardan çok daha eski. Hem üniversitelerin itibarı, hem ülkenin itibarı, hem de genel olarak kayıt dışı ekonomiyi beslemesi ile getirdiği ekonomik zarar en iyi şekilde tespit edilmesine rağmen, bir öğrenci takip sistemi hayata geçirilemiyor. Sadece polis sokakta denk gelirse, kaçak yakalıyor. Hani üniversiteler devam etmeyeni bildirecekti? Hani muhacereti de içerecek takip sistemi olacaktı? Onu bile siyasi bir kararla askıya aldılar.

Güneyde de siyasetin özünde partizanlık var. Bunu zaman zaman çıkan haberlerden görüyoruz.  Ancak kontrol eden bir sistem var ve bir yere kadar gidebiliyorlar, sistem kim olursa olsun, ister okul sahibi, ister siyasi, orada durduruyor.

Rum hayranı değilim. Kimse böyle saldırmaya kalkmasın. Düzgün bir devletin, kendini korumasını bilen, gerçek bir hukuk devletinin yapması gereken bu olduğu için yazıyorum. Burnumuzun dibinde, birebir aynı sorunları yaşayan ama farklı davranan bir örnek.

Ve biz niye yapamıyoruz, ona yanıyorum…

 

YERİN KULAĞI VAR

EVDEKİ BULGURDAN DA OLACAK:

Tatar’ın adaylığı hala tartışılıyor. “Türkiye aday olmasını istedi mi, istemedi mi? Sen aday olma, Özersay olsun dendi mi, denmedi mi?” Öyle ya da böyle, sonuçta istemeye istemeye de olsa Tatar UBP’nin cumhurbaşkanı adayıdır. Eğer iddialarda gerçeklik payı varsa, o zaman hesaplar çok karışacak. Tatar’ın, Dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan da olması büyük bir olasılık…

 

VAZGEÇİN BU AYRIMCILIKTAN:

Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, Kıbrıs Türkü ve Anadolu insanını etkileyecek bir ortama oturtmak   bence her iki halka yapılacak en büyük kötülüktür. Normal bir seçimi kaderciliğe bağlayıp, olası sonuçlar üzerinden karamsar tablolar çizmek, ada insanının geleceğine ipotek koymaktan öteye geçemez. Kimin cumhurbaşkanı olacağına karar verecek olan bu ülkenin vatandaşıdır. Daha şimdiden “o kazanırsa böyle, bu kazanırsa şöyle olur” diyerek seçmen üzerinde algı yaratmaya çalışanların niyetinin iyi olmadığını, hepimizin aleyhine olduğunu herkes görmeli.

 

BU DAHA BAŞLANGIÇ:

Ocak ayı içerisinde Bakanlar Kurulu kararıyla 21 yurttaşlık verilmiş. İlginçtir, verilen yeni vatandaşlıklar, Resmi Gazete’de yayımlandı. Vatandaşı rahatlatacak hiçbir karar üretmeyen Bakanlar Kurulu iş vatandaşlık konusuna gelince maşallah zehir gibi çalışıyor. Ufukta seçim var ya, fırsat bu fırsat, ne yapsalar kardır…

 

ORTAKLAR BİRBİRİNE GÜVENMİYOR:

Bakanlar Kurulu, Yerel İşgücünü Destekleme Fonu’nda biriken paranın 15 milyonunun Lefkoşa çevre yolunun yapımı için kullanılmasına onay vermiş. Bunu hükümet ortaklarının uzlaşması olarak takdim eden birkaç yorum gördüm. Demek ki, böylesi önemli konularda bile ortakların uzlaşmama ihtimali varmış. Demek ki, uzlaşmaları önemli bir habermiş. Hele bir seçim meydanları ısınsın daha neler duyacağız…

 

AMAN DİKKAT:

Lefkoşa Şehri Stratejik Plan Çalıştayı haberini okurken korktum. Eyvah, sıra Lefkoşa’ya mı geliyor diye. Yok, değilmiş, Avrupa Birliği’nin desteklediği, Dünya Bankası uzmanlarıyla ortak yürütülen ve Şehir Planlama Dairesi, Lefkoşa Türk Belediyesi işbirliğiyle gerçekleşen bir çalıştaymış. Aman düzenleyiciler, paydaşlar, siyasetin etkisini ne kadar uzak tutarsanız. Şimdi fırsatını bulmuşken, yeni rant kapısı hayalleri ortaya çıkmasın. Kaş yapalım derken, göz çıkartmayalım…

 

GEÇİŞLERİN EN YOĞUN OLDUĞU NOKTA:

Ercan havaalanına koronavirüsle ilgili termal kamera kurulması doğru bir adım ancak, geçişlerin en yoğun yaşandığı Lokmacı kapısıyla ilgili Sağlık Bakanlığının, “Lokmacı geçiş noktasına termal kamera kurulmasının da gündeme gelebileceğini” açıklamasını anlamak mümkün değil. Gündeme gelmesi için ne olması gerekir. Kayıtlara göre son günlerde Güneyden kuzeye 833 Çinli geçmiş. Hala da geçmeye devam ediyorlar. Bunların takibi yapıldı mı, kimse bilmiyor…

ZİRVEDEKİLER

Tufan Erhürman: “Şu anda ülkenin içinde bulunduğu koşulları, bizim sürdürebilmemiz hiçbir alanda mümkün değildir. Yollarda, trafikte, sağlıkta, eğitimde mümkün değil. Yani her yerde bir şeyler yapmamız lazım. Hükümetlerin kısa süreli olmasıyla oluşan siyasi istikrarsız yapı içerisinde, Cumhurbaşkanlığı makamının artık bu konularda çok daha fazla aktif olması lazım. Çünkü hükümetlerden farklı olarak, 5 yıllık bir istikrarlı görev süresi var… “. Erhürman Başkanlık sistemi önerdi galiba.

 DİPTEKİLER

Nijerya’daki Salgın Daha Yakın Tehdit: Çin’de çıkan corona virüsü telaşı yaşanırken, çok daha ciddi bir tehlike var. Anadolu Ajansı’nın haberine göre, Nijerya Sağlık Bakanlığı, “kanamalı Lassa humması”ndan sadece Ocak ayında 41 kişinin öldüğünü açıklamış, ülkede acil durum ilan edilmiş. Üstelik bu grip gibi değil, çok daha ciddi ve yaygın ölüme yol açıyor. Tedavisi de yok. Şu anda okullar tatil, yakında Nijeryalı öğrenciler ülkelerinden geri gelecekler. Var mı bir önlem? Yoksa Bakan Pilli bunun için de “rahat olun” mu diyecek…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar