Sizde o yürek ve niyet var mı..? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Sizde o yürek ve niyet var mı..?

Poliste yaşanan son terfi sınav sonuçlarıyla ilgili iddialar, trajediyi de birlikte getirdi. Kimseyi, hatta toptan bir kurumu suçlamak, Özer İnsan’ın ölüm nedenini tümden bu iddialara bağlamak doğru olmaz sanırım. Ancak kalp krizinin tetikleyicisi olduğunu söylersek de, yanlış bir değerlendirme yapmış olmayız…                                                                                                                      
Yıllardır polis terfi sonuçlarıyla ilgili olarak birçok iddia ortaya atılmış, hatta birçoğu mahkeme koridorlarına taşınmıştı. Bu yıl, ilk günden beridir polisteki terfi sınavlarını manşete taşıyan ve olayın tüm taraflarının görüşlerini dile getiren gazeteniz Havadis, Özer İnsan’ın ölümünün önüne geçecek tedbirlerin alınmasını sağlayamazdı.  Bunu sağlayacak olan devletti. Hukukun üstünlüğüydü.
Aile bu ölümün tetikleyicisi olarak, Özer İnsan’a yapılan haksızlığın neden olduğunu iddia ederken, terfilerin açıklanmasının ardından, günlerdir uyku uyumadığını, sürekli stresli olduğunu iddia etti… On yılı aşkındır terfi sınavlarında haksızlığa uğradığına inanan Özer İnsan, olayı mahkemeye taşımış ve yıllarca süren mahkeme sonunda Özer İnsan’ın haksızlığına uğradığına karar vermiş ancak, ne hikmetse bu yargı kararının uygulanması hayat bulmamıştır…                                                                          
Bu kadar somut, bu kadar acı bir olay, konunun acilen ellenmesini gerektirir. Hem sadece poliste değil, devletin tüm kademelerinde yapılan haksızlıkların. Adil olmayan istihdamların, terfilerin, tayinlerin…
Bu olayın meydana gelmesi, CTP-DP-UG koalisyonunun hükümet programında da yer alan polisin sivile bağlanması tartışmalarını da alevlenmiştir… Peki ama, polisin sivile bağlanması tüm bu sorunları çözecek mi? Hüseyin Ekmekçi’nin de dediği gibi, “esrardan yakalananı akrabadır” diye, “tecavüzden yakalananı delegedir” diye salıvermeyecekleri ne malum..?                                                                     
Dün konuyu Meclis’in gündemine taşıyan Başbakan Özkan Yorgancıoğlu, Polis Genel Müdürlüğü’ndeki terfilerle ilgili iddiaları araştırmak üzere bir komite kurulması ve sadece hükümetin değil muhalefet partilerinin de bu konuya hassasiyetle eğilmeleri gerektiğini de kaydetti…                                                                                                                         
Evet iktidarı ve muhalefeti bu konuya özen göstermeli ve sorunu çözmelidir. Ancak gereken, konuyu komitelere havale etmek olmamalıdır. Çünkü yıllardır tanık olduk. Çözmek istemediğimiz ama çözer gibi göstermek istediğimiz her konuyu, komisyonlara havale etme gibi bir alışkanlığımız oluştu. Bir mesele komitelere havale edildi mi, anlayın ki o iş unutturulmak isteniyor. Geçen dönemin en çarpıcı komitelerinden biri KYHY’yi araştırma komitesiydi. Yüzlerce insanın mağduriyeti, devletin koskoca havayolu şirketi battı, ne buldu o komite?  Koskocaman bir hiç…                                                                                                                                              
Onun için kimse parmağını arkasına saklanmasın. Niyet, istek ve en önemlisi irade varsa çıkarsınız adam gibi ve mevcut yasayı değiştirirsiniz. Kimsenin elinizi tuttuğu yok. Ama dedim ya, önemli olan bu yasayı değiştirmek için niyet ve de en önemlisi yürek…

YERİN KULAĞI VAR
YAPIN O ZAMAN:  
                                                                                                                                                   


CTP-DPUG hükümetinin önündeki en büyük sınav, yıllardır konuşulan ama, bir türlü gerçekleşmeyen polisin sivil idareye bağlanması konusudur. Hükümetin bu konudaki adımına ana muhalefet UBP’de destek verdiğine göre, olmaması için hiçbir neden göremiyoruz. Eğer gerçekten niyet ve irade varsa bu iş yakın zamanda hayata geçirilmelidir. Konsensüs olduğuna göre bu işi daha fazla uzatmanın anlamı yok…
MUHALEFET MAKULDÜ:                                                                                                                                    Hükümet programına ilişkin genel görüşmede muhalefetin duruşunu dün TV’den izledik. Eminim sizler de benim gördüğümü görmüşsünüzdür. Her ne kadar hükümete güvenoyu vermeyeceklerini söyleseler de, ne UBP’de, ne de TDP’de öyle dehşetli bir muhalefet işareti yok. Toplumda genel kabul gören hükümet programın içeriğinde bazı ufak tefek noktalara eleştiriler gelse de, en azından önyargı sezmedik. O bakımdan, CTP-DP hükümeti söylediklerini yapmaya gayret ederlerse, çok sert bir muhalefet görmeyecekler…
BATIK BANKALAR KONUSU:                                                                                                                                      Devletin alacaklı olduğu “batık bankalar” konusunu dün Meclis birleşiminde UBP Milletvekili Nazım Çavuşoğlu yeniden aklımıza getirdi. Hakikaten batık bankalarla ilgili hükümet programında tek bir satır bile yer almadı. Acaba diyorum Özkan Bey, ortağı Denktaş’ı üzmemek için mi bu batık bankalar konusunu hükümet programına koymadı dersiniz…
YASAK DEVAM ETMELİ:                                                                                                                                         Çakıcı, Meclis’in toplantı günleri dışında, milletvekillerinin Meclis’te olmayacaklarını, o nedenle de bu yasağı olumlu bulmadığını söyledi. Mesele de o ya zaten. Toplantı günü toplantı yapılsın. O günler dışında da Meclis’e gelmeyecekseniz, nerede isterseniz orada görüşün. Olay bu kadar basit…
DENKTAŞ İMALARDA BULUNMUŞ:                                                                                                                         Serdar Denktaş bakın ne demiş; “Yok, şöyle yapacağız yok ciğer sökeceğiz. Ama sanırım benden çok hedefe alınan Özkan Bey’dir”… Ve Denktaş, konunun CTP kurultayı ile ilgili olduğunu öne sürüyor. Oysa, çok açık. Bu ciğer sökme hikayesinin mucidi Mehmet Ali Talat. Bu sözü söyleyen o. Yani demek istiyor ki, Talat, kurultay konusunda taraftır, hedefi de Yorgancıoğlu’dur… Anlaşılan Eroğlu örneği, Serdar Denktaş’ı çok etkilemiş. Nereye baksa aynı taktikleri görüyor…
SEÇİMLE BERABER SÖZLER DE BİTTİ:                                                                                                                   Hükümet programında TC ile imzalanan ekonomik protokolle ilgili olarak net ve somut ifadeler kullanılmadığını söyleyen TDP Başkanı Çakıcı, önceden revize söylemleri kullanılırken programda bu ifadelere yer verilmediğini vurguladı. Ne beklerdiniz ki Sayın Çakıcı. O söylemler seçim gecesine kadardı. Seçimle beraber sözler de bitti. Revizeymiş, iptalmiş, unutun bunları, protokolle yaşamaya devam edin…
FIRSATI KAÇIRMAYALIM:                                                                                                                                     Güney Kıbrıs’taki ekonomik kriz, çözüm konusunda belirleyici bir faktör olabilir. Özellikle Başta Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis ve eski başkan Hristofyas’ın çözüme yönelik söylemleri, yeni umutların doğmasına neden oldu. Rum tarafının, adada varılacak bir çözümün, Rum ekonomik krizinin atlatılmasına yardımcı olabileceğini söylemesi, Güney’in çözüm konusundaki katı duruşundan vazgeçtiği yorumuna neden oldu…

ZİRVEDEKİLER                                                                                                                                                        Mehmet Saydam: “Devletin yönetim şekli ‘kayırmacılık ve rant’ ekseninde sıkışıp kaldıkça bu ülkede her gün seçim olsa hiçbir şey değişmez. Ülke ekonomisinin yok olduğu bir kriz döneminde, kendi menfaat ve çıkar gruplarını memnun edebilmek adına iki hafta boyunca canla başla mücadele eden ve sabahlara kadar mesai harcayarak koalisyon hükümeti kurmaya çalışan siyasiler, bu eforlarını toplumun menfaatleri için de harcamış olsalardı eğer bugün bu noktada olmazdık elbette…” 

DİPTEKİLER                                                                                                                                                                  Fare İstilası: Bizler Lefkoşalılar olarak uzun süredir fare istilasındayız. Sağ olsun LTB ekipleri gelip ilaçlasalar da, ertesi gün aynı popülasyon ortalıkta dolaşıyor. Ya ilaçlar eski, ya da fareler ilaçlara bağışıklık kazanmışlar. Aynı sorun artık kentin dışında, ürünleri de ciddi şekilde etkilemekte. Önce harup ürününün yarısının farelere kurban gittiğini öğrendik, şimdi de narcılar feryat ediyor. Bu durumda Tarım Bakanlığı’nın kentleri, köyleri, üretim alanlarını kapsayacak topyekun bir savaş başlatması gerekiyor. Geçici tedbirlerle olacak gibi değil…

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu, hükümet programını görüşmek üzere Meclis Başkanı Sibel Siber başkanlığında dün saat 10.00’da oturum gerçekleştirdi

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar