SİYASİ SORUNU KURTARMAK ÜZERİNE… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

SİYASİ SORUNU KURTARMAK ÜZERİNE…

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Haberi okuduğumda (Maraş konusu dışında) “işte ayakları yere basan bir açıklama” dedim.. Üstelik “makamsal” görevle de uyumlu.. Bu yargımın nedenine gelince:

Bir süredir Cumhurbaşkanı seçimine yönelik kampanyalarda adayların mesajlarına, açıklamalarına takılıyorum. Ki seçilip söz konusu makamın yeni sahibi olduklarında söylediklerinin bir tekini gerçekleştiremeyecek kadar yetkisiz ve etkisizdirler! Buna rağmen söylemedikleri tek bir şey kaldı: “Seçilirsem etin fiyatını düşüreceğim!”


Derken bir ilk olmalı: Bugüne kadar eğer Cumhurbaşkanı olsa hiç birinin üstüne vazife olmayacak sorunlar yada icraatlar vaadinde laflama yapan Tatar, ilk defa rakiplerine fark atarak “ben seçilirsem bakın ne yapacağım” sözünde “Kıbrıs ve Doğu Akdeniz odaklı sorunların açılımını yaptı..”

Ve “AP Haber Ajansı”nın sorularını yanıtlarken “ilk işinin Kıbrıs sorununu öncelikle Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon sorununu BM’ler Genel Sekreterinin dikkatine getireceğini bu konuda uğraş vereceğini söyledi..”

Yani Cumhurbaşkanı olarak “asli görevini” yerine getireceğini…

Ki bunun yanında Maraş’ın açılması gibi tartışılan bir başka sorun daha  vardır ki o da bizatihi Rum tarafıyla istişareleri gerektirmektedir..

…BEN önümüzdeki Cumhurbaşkanı seçiminin “artık yeter” sloganıyla vurgulanmasını çok isterdim.. 46 yıldır kendi yurdumuzun esiri durumuna getirilmişliğimizin “bahtı kara maderini” kırmak zamanı çoktan geldi.. 46 yıl sonra ya bu adada Kuzey’in efendisi, devletlusu olacağız yada Rum’un istediklerini kabul edip Kuzeyde “yaşama hakkımızın” garantisini sağlayıp azınlık haklarıyla yetinirken, sultası altına gireceğiz!

Ha bir çare daha vardır: Yada “self determinasyon” hakkımızı kullanarak Türkiye’ye bağlanacağız ki bugüne kadar zaten ekmek elden su göldendi, sonrasında bu himmeti statü haline getirip “anavatan verecek yavruvatan yiyecek” sloganında resmileştireceğiz..

“Var mı başka şansımız” dediğim yerde Tatar diyor ki “ben BM’leri, ilgili ülkeleri adadaki haklarımıza kavuşmak için devreye sokmak için uğraşacağım.. Başarır mı?

Olay bu soruyu sormak değildir? Kıbrıs siyasi sorununun küllenen ateşlerini yeniden yakmaktır..

BAKIN yeri geldi yazayım. Erhürman’ın yönetim mekanizmalarında “liderlik” değil, “liderlikler olmalıdır”  söylemine bu nedenle katılıyorum..

Ve bu deyişin çağrışımında ekliyorum: 1974’den bugüne kadar 35 Hükümet gördük. Sonuncusu Tatar Koalisyon hükümeti Mayıs 2019 da kurulduydu. Her hükümetin ortalama ömrü 2 yıl falan olmalı.

Böyle bir “yönetim” süreci ve acayipliğiyle gelip giden iktidarların anca “erken seçim hazırlıklarıyla” uğraşabildikleri gerçeklerde KKTC’de ne köy olur ne kasaba! Nitekim ne köy oldu kasaba…

Artık bu siyasi ve yapısal kusurlarımızı neşterlemezsek Cumhurbaşkanı seçimine ayrılan bütçeye, harcanacak efora, sandığa gidecek seçmene yazık olacak!

…Asıl “yazıklar” da ekonomimize olmakta.. İşte en taze örneğiyle o ekonomi başlığı altındaki “üretim” gerçeklerimiz:


KISACA TAKILDIĞIM: (HARUBU BİLE SORUN YAPTIK!)

Patates tarlada, narenciye enginar dalında kaldı der, ve yıllar itibarıyla sadece aile ekonomisi esamesinde kalmış ne zeytincililiğin ne sebze meyveciliğin hayrını görmezken, alın size çiçeği burnunda bir haber:

“Harup yine beklentilere cevap veremedi üretici üretimden hiç memnun değil…”

Ki 1974’de Mağusa’da Rum’un bıraktığı likör fabrikasını devralan TC’li müdür Nazım bey bana, “bu harup dediğinden alkol da dahil kırk çeşit yan ürün elde edilir diyor ve şunu anlatıyordu: “İlgili Bakanlıktan harubu değerlendirmek, üretimleri gerçekleştirmek için  bütçe istedim yüzüme bile bakmadılar…” (Bakamazlardı çünkü ganimet dönemiydi çok meşguldüler çok!)

Sonuç: Harup ağacı dediğiniz taşın üzerinde bile yetişir ama biz olanı da farelere yedirdik. Kalanlar ise bakımsızlıktan dolayı bizzat üreticilerin de söylediği gibi “meyveleri” çok kalitesiz.

…Yıllarca tonlarca sütü “fazlalık” var diye tarlalara yollara döktük! O sütü mamül hale getireceğimize “neden bu kadar çok inek besliyoruz” diye kendimize çattık!

Şimdi sırada patates var. Bir süre sonra diyeceğiz ki “size kim söyledi da bu kadar çok patates ektiniz?”

Yani bir yandan “üretelim” diyoruz öte yandan “neden üretiyoruz” diye yakınıyoruz!”

Neyse “Cumhurbaşkanlığı seçimleri bitsin Allah isterse “genel seçimi” de yaparız. Yani ne? Seçime devam üretime selam!

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar