Gelişmiş ülkeler liberalizasyonla kalkınmamıştır - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Gelişmiş ülkeler liberalizasyonla kalkınmamıştır

Mahmut SezinlerMahmut Sezinler

Neoliberalizm serbest piyasa ekonomisiyle büyümenin ve zenginleşmenin mümkün olacağını ortaya koymaktadır. Neoliberalizm bunu bir tez olarak ortaya koymaktadır. Fakat bir çok iktisatçı bunun bir aldatmaca olduğunu belirten makaleler yazmışlar örnekler vermişlerdir. Neoliberalizm bir kandırmacadır. Bugünün sanayileşmiş zenginleşmiş ülkeleri bugünkü gelişmişliklerine serbest piyasa modeliyle gelmemişlerdir. Özellikle ilk birikimlerini ve ilk sanayileşme atılımları esnasında devlet direkt ekonominin içinde yer almıştır. Günümüzde bile ekonomide olan her olumsuz etkende devlet müdahalesine başvurmaktadırlar. Az gelişmiş ve/veya gelişmekte olan ekonomilerde de durum budur. Bakın İngiltere, Fransa, Almanya, Japonya, ABD hepsinde gelişmişlik devlet müdahalesi ve katkısıyla olmuştur. Kalkınmışlık düzeyleri serbest piyasa modeliyle olmamıştır.

Ekonomik tarihe baktığımızda bugünün gelişmiş ülkelerinin hem ilk hem de sonraki aşamalarında devletin müdahaleci politikalarının uygulandığını, bunu iki aşamada başardıklarını görürüz. Birinci aşama gelişmişliğe başlama, ikinci aşama ise gelişmişlik hedefine ulaşmak ve zenginleşmek. İki aşamada da devlet müdahalesi hakim olmuştur. Gelişmiş ülkeler geçmiş tarihlerinde liberal iktisat politikalarıyla bunu başarmamışlardır. Hatta müdahaleci politikaları halen devam etmektedir. XIX yüzyılda İngiltere, XX. Yüzyılda ABD gibi ülkeler günümüzde müdahaleci politikaları uygulamaya devam ediyorlar.


Hükümetler alt yapı ve imalat sektörüne yönelik çeşitli kamu yatırım programları uyguladılar.

Gelişmiş ülkeler serbest piyasanın faydalarını her fırsatta belirtirken bile ulusal çıkarlarını korumak için piyasalara müdahale etmekten ve piyasaları yeniden düzenlemekten geri kalmıyorlardır.

Gelişmekte olan ülkeler II. Dünya savaşı sonrasında müdahaleci politikalar izlemiş ve daha sonra serbest piyasa modeline geçmiş, fakat başarılı olamamışlardır.

Gelişmekte olan ekonomilere bir çok kez serbest piyasa ekonomisi uygulatılmıştır (II. Dünya Savaşı öncesi). Dayatmalar sömürgeci devletler tarafından yapılmış bir zorlama olmuştu. Sonucu ise büyüme değil karmaşık bir düzende küçülme yaşanmıştı. Gelişmekte olan bu ülkeler ekonomik durumlarını ancak korumacı politikalar uygulayabildikleri II. Dünya Savaşından sonraki dönemlerde düzeltebildiler. Çin, Hindistan bunlara birer örnektir.

İngiltere Dünya’nın ilk gelişen ülkesidir ve bu gelişimini devletin uyguladığı devletçi ekonomi politikalarına borçludur. İngiltere bugünkü gelişmişlik düzeyini serbest piyasa ekonomisi ile yakalamamıştır. İngiltere’de ekonomik gelişme sürecinde öncülüğü devlet üstlendi. Bunun tersini savunanlar kesinlikle doğruyu söylememektedirler.

İngiltere kendine devlet korumacı modeli seçerken rakiplerine de serbest piyasa modelini önermekteydi. Çünkü bu modelle rakiplerinin kendisini yakalaması mümkün değildi.

Fransa’ya baktığımızda II. Dünya Savaşı’ndan sonra kararlı bir şekilde devletçi politikalar uygulamış ve bu sayede büyük sanayi başarıları elde etmiştir.

Fransa hükümetleri 1970’li yıllarda bazı planlar uygulamaya koyarak İngiltere’nin bile önüne geçmeyi başarmıştı. Bu ekonomik planlar a) Ekonominin modernleştirilmesi, b)Sermayenin büyütülmesi, c) Kömür, Elektrik, Çelik, Çimento, Tarım Makineleri, Ulaştırma, d)Sanayi sektörüne öncelik verilecek, e)Ekonomi dengeli büyüyecek, f) Milli hasıla parasal istikrar ile artacak.

Bu hedefler devletçi politikalar sayesinde gerçekleşti. Günümüzde gelişmiş batı ekonomilerinde serbest piyasa anlayışının hakim olduğu bir gerçektir. Ancak devlet yaptığı yatırımlarla maliye ve teşvik politikalarıyla ekonomide düzenleyici rol oynamaktadır ve gelişmişlik düzeyine ulaştıktan sonra devletin rolü azaltılmaktadır.

Fransa’da yabancı yatırımlar Maliye Bakanının titiz incelemesine tabidir. Yabancı sermaye her sektörde rol alamaz. Fransa’da ulusal firmalar korunmaktadır.

Fransa’da elektrik ve gaz üretimi kamuya aittir. Fransa’da elektrik Avrupa’nın en ucuz elektriğidir. Eğitim ve sağlık özel ellerde para tuzağında değildir.

Daha bir çok örnekler başka ülkelerden ve deneyimlerden verilebilinir. Bugün ayni şey Almanya içinde geçerlidir. Almanya’da da korumacı devlet politikalarını bir çok alanda ve ekonominin direkt içinde görebiliriz.

Amerika Birleşik Devletleri’ne bakalım. En güçlü ülke, Dünya Bankası, IMF, Ticaret Örgütleri kendi elinde ve bu örgütler vasıtasıyla Dünya’ya serbest piyasa ekonomisini dikte eder. Peki kendisi ne yapar? Ulusal çıkarları için devletçi politikalar izler. Serbest piyasanın sınırları olduğunu ve devletin ekonomide rolü olması gerektiğini kabul eder.

ABD’de 1980’li yıllardan sonra yabancı sermaye gözlem altındadır. 2005’ten bugüne ise kısıtlayıcılık vardır. Limanların Arap sermayesine satılması yasaktır. Hiçbir yabancı sermayeye Telekom işletme ruhsatı verilmez.

Görüleceği gibi büyümek, zenginleşmek, serbest piyasa ekonomisini uygulamakla değil devletin doğru politikalarda ekonominin içinde olmasıyla ve doğru yönlendirmesiyle büyümek ve ondan sonra kısmi serbestleştirmeye geçmek. Deneyimler bunu göstermektedir.

Bu deneyim KKTC bakımından anlam yüklüdür. Bugün hemen hemen gelişmekte olan tüm Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi Devletçi İktisat Politikaları uygulamalı. Liberal ekonomide ısrar hiçbir zaman kalkınmayı sağlayamayacaktır.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar