SİYASİ GELİŞMELER VE YAZMAK ZORUNDA KALDIĞIM “MAĞUSA İLE LİMANI…” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

SİYASİ GELİŞMELER VE YAZMAK ZORUNDA KALDIĞIM “MAĞUSA İLE LİMANI…”

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Bundan bir süre önce AB dışişleri Bakanı Blinken Rum dışişleri bakanı Hristodulidis’i telefonla arayarak federasyon tezine desteğini beyan ettiydi.

Hemen ardından ABD cumhurbaşkanı Biden (her halde Türkiye’nin inadına olmalı) federasyon temelinde adanın yeniden birleştirilmesi tezini desteklediğini söylüyordu. ***


…BİZSE! ayni sıralarda sınır kapılarının yeniden açılması şerefine Arasta’ya gelecek Rumların ayakları altına kırmızı halı seriyorduk!

Cypruvex “narenciyede hasat sonu” diyerek şenlik yapıyordu!

CTP-HP Mecliste Ad-Hoc komiteyi Anayasa Mahkemesine taşıyordu!

Hayvancılar gösteri yapıyor polisle çatışıyorlardı!

Kıb-Tek’le ilgili ihale yolsuzluk haberleri ayyuka çıkıyordu!

Döviz durmadan tırmanıyor, altında kalan boyunlar kopuyordu!

Uyuşturucu satışlarıyla içicilerinin haberleri yoğunlaşıyordu!

Tarlalarda balalar, ormanlarda ağaçlar yanıyordu!

Trafik kazaları artarken pandemi felâketiyle yarışıyordu!

Pahalılık aldı başını gidiyor, etin pahası ulusal sorun haline geliyordu…***İŞTE KENDİ DÜNYAMIZ: KKTC gök kubbemizin altında yarattığımız dünyamız! Küçük ve can sıkıcı vakalar! Ki Rum tarafı bizimle neden uğraşıyor anlamakta zorlanıyorum! Çünkü biz bize yetiyoruz! Başımıza saracakları ne belâ kaldı ne de gerek! KKTC’i yaşanamaz bir diyar yapmak için çalışıyoruz.

Ve artık bu büyük ilkede memleketi sürekli yakıyoruz. Sürekli kirletiyoruz. Sahibi ve muktediri olamadığımız ekonomiyi, Kuzey’den alış veriş yapan Rum komşularımıza havale ediyor belki batmış ekonomimizi derleyip toparlarlar umudunda bekleşiyoruz!

Ve işte böylesi beklentilerle umutlarda bir daha soruyoruz: Sahi ama TC Ticaret Bakanı Muş neden geldiydi KKTC’ye?

***

NOKTAYI KOYUYORUM: Ve tüm kötümserliğime karşın “fakat diyorum bu topraklar, bu coğrafya, bu yurt bizim. Atalarımızın mezarları var bu topraklarda. Hatıraları var, yazılmış tarihimiz var…”

Gezmesek de görmesek de beğensek de beğenmesek de bu topraklar bizim.

Kara para aklasak da bizim, ormanları yaksak da bizim, kirletsek de bizim… Bu nedenle:

***

İŞİMİZE BAKALIM: Ne diyorduk? Sadece Kuzey ile Güney arasında değil. KKTC ile TC arasında da açmalı, aşmalıyız kapıları. Ada ekonomisinin başka şansı yoktur.

VE tam bunları mırıldanırken, bir haber: “Hatay ile KKTC arasında deniz seferleri başlatılıyor..” ***

VERİLEN HABER ŞU: Hatay Deniz Otobüsü Projesi (HADO) kapsamında önümüzdeki günlerde başlatılacak karşılıklı seferler ilk olarak KKTC ile gerçekleştirilecek.” “Hatay’ın ticaret ve turizmine büyük katkı sağlayacak proje Arsuz İlçesi Madenli mevkisindeki limanda terminal yolcu salonu, gümrük alanı ve emniyet binalarının tamamlanmasıyla birlikte seferler başlatılatılmış olacak.“

Ayrıca: “Gemi 330 yolcu kapasiteli. Verilen bilgiye göre HADO bir gemi olmanın ötesinde kültürel ticari, sanatsal tarihsel ekonomik ve evrensel değerlerle bir etkileşim kurma ve kalkınma projesi özelliklerini taşıyor. ***

ÖNCE SEVİNİYORUM: Sadece ilk durak yeri olması hasebiyle Mağusa’ya turist nitelikli yolcu taşımakla kalmayıp; çoktan beridir vizileyen çarşı pazarına da alış veriş olarak yansıyacağı için.

(Bu arada söz konusu Gemi seferleri haberlerini kim yapmışsa Hatay’daki yetkililerin tek kuşkusunun Mağusa limanında 15 günlük karantina uygulaması olduğuymuş! Böyle bir karantina olayının söz konusu olmayacağı sınır kapılarının açıldığı ve girişlerde nelerin istendiği bilindiği halde haber haline getirilmesi, şaka değilse kötü ve kasıtlı bir yalan olmalı!)

Buna karşın yine de bir sorun var. Şöyle ki bu geminin sayesinde Mağusa nasiplenecek diye düşünüyoruz ama eğer  limana gelen yolcuları otobüslerle apar topar Lefkoşa’ya, Girne’ye taşımazlarsa! ***

SONRA CANIM BİR DAHA SIKILIYOR! “Ama diyorum Mağusa limanı liman değil ki!” Ve soruyorum?

O feribot yolcuları böylesi bir limanda karşılanırlarken hiç mi utanmayacağız?

Çünkü Hatay’dan çıkacakları o liman bakın nasıl bir liman:

“6 İskele babası var. 12 gemi dayanma yerleri. Dizel ve elektrikli yangın pompaları ile yangın hidrant devresi ve can simitleri var. Yani modern bir tesis…”***

YA BİZİM LİMAN? Temizlik tertipten yana nasipsiz liman.. 1974’den bu yanadır tek taş oturtulmamış. Hiç mi hicap duymayacağız. İngiliz’den, Eokacı Rum yöneticilerinden nasıl devralmışsak hâlâ aynisiyle hep öyle!

Tutun ki bir ucu surlardaki Cambulat Paşa burcunda bir ucu karakol sahillerinde.

Fakat baştan başa ilkellik deryası içinde..

Ve gerçekten rahmetlik babamın ölürken bıraktığı halde!

Buna karşın bu limana yıllar yılı “Yeşilada ferobotu gelip gittiydi.” O yıllarda Mağusa çarşı esnafının yüzü azıcık güldüydü de o yıllardan bu yıllara gelirken Mağusa limanı daha beter oldu!***

“MALİYEMİZ” KADAR OLSAK DA! Lafın kısası şu: Kuzey Kıbrıs’ı restore edemedik. Elimize Rum’dan geçen taşınmazları kap kapanın olduk ama kasaba konumundan kurtaramadık.Planlı programlı kentsel dönüşümü gerçekleştiremedik.

Mevcut yollarına yeni yollar ekleyemedik. Büyük Sanayi bölgesini aynen limanda olduğu gibi eskilikle tertipsizliğin mahkûmu yaptık!

Plansız programsız olur olmaz yerlere çok katlı binalar diktik.

Bir DAÜ yarattık ama çevresini koruyamadık üniversiteyi de gölgeleyip yutan bir panayır bölgesi haline soktuk!

Mağusa geçmişte bir liman kenti olarak anılırdı. Şimdilerde Doğu Akdeniz Üniversitesiyle anılsa da çarpık ve uydurma yapılaşma bu üniversitenin konumunu da olumsuz etkiledi..

***

HER ŞEYE KARŞIN YARARLI BİR GİRİŞİM: Ki KKTC’nin dıştan gelecek, dıştan beslenecek böylesi ticari ilişki ve yatırımlara büyük ihtiyacı vardır..

Çünkü her şeyden önce ada ekonomisine bağlı bir  yapısal konumdayız.. Hayırlı olsun diyoruz.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar