Toplumların toplulukların siyasal hareketlerin sivil toplumun “siyasal mücadele içerisinde irade
koymadıkça” siyasal iradenin ortaya çıkması mümkün değildir. Halkın toplumun taleplerini karşılayamayan devleti kendi amaçlar için kullanan siyasal yapıların halkın sorunlarını çözebilecek kapasitenin ötesinde davranış sergilemesi beklenen bir durumdur. Ülkemizde yaşadıklarımız ve bundan sonra yaşayacaklarımız birlikte karar veremediğimiz, toplumun ihtiyaçlarını taleplerini ve yaşantısını anayasa yasalar ve kültürel bakış açısı çerçevesinde değerlendirmeyen demokrasinin nimetlerini kullanarak’ ülkeyi yönetme fırsatı bulan
hükümetlerin sergiledikleri davranış ve tutumun kimi ve hangi halkı temsil ettiği noktasındaki haykırışımıza cevabını kimden ve nasıl alacağımıza halk karar ve medikçe siyasal iradenin ortaya çıkması mümkün görünmüyor. İrade dediğiniz şey tanrısal bir kelam olmadığı kabul ediyor muyuz.?
Halkımızın nasıl yaşamak istediği belirleyici esas mıdır.? İradeli olduğumuzu ortaya koyarak mücadeleyi ve dönüşümü sağlamak siyasal mücadelenin öncülüğünü yapacak sivil toplum hareketinden başlamalıdır. Ülkemizde tüm bu yaşananların öncelikle bir kader olmadığını, halkın iradesine ve taleplerine direnen statükonun yarattığı ekonomik sosyal ve siyasal müdahaleye toplum yararına kararlar üretmemesi bugünlerin ve bundan
sonraki günlerin nasıl geçeceği ile ilgili bilinmez bir durum olmadığını görüp anlamalıyız ve gerçekçi olmalıyız.
Ülkemizde yaşananların ve yaşanacak olanların sorumlusu bencillik yaparak siyasal mücadelenin kurumsal temsilcileri olan muhalif siyasi partilere bırakmak ve onların bu konudaki davranışlarını sadece yargılamak sorunlarımızı çözmeyecektir. Bireyden başlayarak topluma kadar ulaşan kesimlerin gerçeklerle yüzleşme noktasındaki kaygılarından kaynaklandığı gerçeğini hep beraber anlamalı ve yüzleşmeliyiz. Tabanında demokratik merkeziyetçilik yatmayan örgütlü yapıların mücadelelerinin toplumsal hareketleri yönlendirmesi, yönetmesi ya da birlikte hareket edebilmesi oldukça zor görünmektedir. Bu noktada Kıbrıs Türk Siyaseti geldiğimiz noktada kendini tanımlamakta zor zamanlar yaşamaktadır, kendi içerisinde demokratik mücadeleyi
vermeyen yapıların ülkeyi yönettiğini düşünürsek, müdahaleye karşı halkının yararına kararlar verebilmesi mümkün değildir. Tüm dünyada pandemi krizinin sonuçlarının analizleri ortaya konarak ülkeler halkının ihtiyaçlarını ve yaşadığı zorlukları unutmadan tekrar ekonominin sosyal yaşamının ve siyasal yaşamın içinde tutabilmenin anlayışını ortaya koyarken, ülkemizde devlet herşeyden yücedir Söylemiyle meselenin
başka bir mecraya çekilmesini sağlamaya çalışanlar yanılıyorlar, bu söylemlerinin karşılığı, halkımızın yaşadıklarıyla örtüşmediği gerçeği ortadayken, bu söylemlerle halkın çağdaş yaşamın içindeki evrensel haklarına ulaşamadığını biliyoruz, devletlerin temeli insanı merkeze alırsa devletler devlet olur.
İRADE: insanın düşündüğünü gerçekleştirebilmesine olanak sağlar. İnsan irade ve eylemleri içten ve dıştan gelen eylemlere göre belirller. Bireyin içinde bulunduğu şartlar iradeyi belirler.
