ŞİKÂYETNAMEMDİR! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Mayıs 8, 2024
Köşe Yazarları

ŞİKÂYETNAMEMDİR!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Ülkelerin de aynaları vardır. Neyi yansıtırlarsa (eskiden efkârı umumiye dediğimizce) halk da onları görür..

Bir süredir KKTC’ye bu düşünce ile bakıyorum. Hâlâ gelip gelip geçen olayları yargılamaktan öte efor sarf edemeyen,  “toplumsal devinim” yaratamayan kısır döngülü oluşumların dalgalarında batıp çıkıyoruz! Kendimizi batmışlığımızın hüznünde seyrediyorum.


Artık hiçbir olayın  ne romantizmi vardır ne siyasetin o kendi içinde “büyük” denecek raconunu! ***TUTU(N Kİ: Kıbrıs Türk halkı çoktan beridir sadece manevi değerlerini yitirmekle kalmadı…

“Hayal ederken daha güzele daha iyiye daha mükemmele ulaşma cehdiyle inancını bir devlet harmonisi haline de getiremedi!”

Tutun ki 47 yıl sonra bile “kurumlarını” hâlâ toplumunun  hizmetine adapte edemedi!

Ve tutun ki “KKTC içinde kurumların her biri kendi içinde yarattığı sistemle siyasi partilerin lobileri haline dönüştü: ***

KABUL EDİN YADA ETMEYİN: Çok uzağa gitmeden yazayım. Bundan bir süre önce bir Bakanlık mensubu çalışanı, yakınları için falan filan bakandan devlet yada bakanlık kademelerinde istihdam edilmeleri talebinde bulunduğunu, özelikle herkes işitsin diye bağıra bağıra dünya aleme ilan ediyordu!

Ve insanlar sadece gülüyorlardı! Çünkü çoktan beridir ülkede siyasetin klasikleri içine karışmış böylesi “partizanca olaylar” 1974’den beridir (KKTC’nin yapısal kusuru olarak değil) varlık idamesinin vazgeçilmez politik argümanları olarak kullanılmaktadırlar!

***

PEKİ BAŞKA NASIL “POLİTİKA” OLURDU? Olamazdı! Nitekim vakti zamanında KKTC’i refah ve saadete kavuşturma iddiasıyla ortaya atılan siyasi partileri, “aş iş para” üzerine kurulmuş seçim propagandalarında izlerken, nasıl ulusal kalkınma ve büyüme hedeflerinden yoksun olduklarını çok gördümdü.

Seçim meydanlarında, parti programlarında resmen sahtekârlık yapıyor, gerçekleştiremeyecekleri vaatlerle seçmeni aldatmaya çalışıyorlardı!

Zaten hiçbir devrede doğru dürüst memleketin sosyoekonomik kalkınması tartışılmadı! Sosyoekonomik kalkınmayı gerçekleştirme iddiasında sandığa soyunanlar ilkesiz plan programlarıyla sadece zevahiri kurtarırlarken;  yanına kattıkları Kıbrıs sorunuyla harmanladıkları “ekonomiyi” seçim kısırlığını bertaraf etmek için bir kamuflaj olarak kullandılardı!

Aynen Mecliste oylamaya sunup güven oyu aldıkları fakat asla uygulama şansı bulamadıkları, bulmuş olsalar da hayata geçirecekleri gerekli desteği sağlayamadıkları “çalışma programları” gibi! ***

YILLAR HEP ÖYLE GELDİ BÖYLE GİDER: Denktaş’ı süreki geçmişe bakıp bakıp uyarılarda bulunduğu için çok eleştirirlerdi..

Oysa Rahmetlinin hatırlatmak istediği geçmiş değildi.. Türk halkının bugünlere hangi meşakkatli ve zor günlerden geçerek geldiğini hatırlatmaktı.. “O geçmişin değerini bilelim” diyordu.. Şehitleri, toplu katliamları hep bu nedenle hatırlatıyordu..

Söylemlerinin arasına sıkıştırdığı “Şehitler, gaziler, savaşlar” mefhumlarını, Kıbrıs Türk halkının tarihine hamaset olsun diye rastgele kaydetmiyordu!

Onları adada bir Türk Devleti doğduğunun ispatı olarak çakıyordu..

Fakat bunu bile anlayamayanlar Denktaş’ı fanatik bir milliyetçi olarak karaya çalıyorlardı!  Kimler? Kuzey Kıbrıs’ta devlet olmak istemeyen bazı kesimler! Ki var mı dünyada devlet olmak istemeyen bir ulusal toplum?

KKTC oldu!

Hem de asırlardır ve hâlâ adanın bütününe talip olan, bu uğurda savaşan, Türk ahalinin kanını canını alırken, adayı ikiye bölen Rum fanatizmi gerçeğine karşın!

***

KENDİMİZE DEVLET OLMAYI LAYIK GÖRMEDİK! Çözüm hep nca Rum tarafının “temsiliyetinde”  “birleştirilmiş federal Kıbrıs Cumhuriyeti” oluşumunda gözledi! Herm de bu yolda Rum faşistleriyle bile işbirliği yapan Türk yurttaşlar gerçeğinde!

***

YILLARDIR İNANDIRMAYA ÇALIŞIYORLAR: Kuzey’le Güney’in “federal sistemle pek ala da bu adada “Birleşik Kıbrıs’ı kurmaları mümkündür” savını!

Eee peki neden 47 yıldır elinize geçen onca fırsata karşın gerçekleştiremediniz?

Annan planı Rum halkı için şeker lokum gibi olmalıydı! İsviçre müzakerelerinde verilen ödünler adada Türklerin üzerinde resmen yeni bir Rum sultası yaratıyordu!

Hiç birini kabul etmediler!

Neden etmedikleri sorgulamadık ama!

Ne Anastasiadis’i yargıladık ne Atina’yı!

Hatta o yıllardan bu yıllara gelirken TC’nin Yunanistan’la gitgide gerilen ilişkileri bile dikkatimizi çekmedi!

Doğu Akdeniz’de TC’ ve KKTC egemenlik alanları konusunda her hangi bir siyasi mülahazada bulunmadık ki olayı Ankara Atina sorunu olarak kendi sorunlarımızın ötesine ittik!

***

SON SÖZÜM DEĞİLDİR: Tabi TC’nin Kıbrıs siyasi sorunu yönünden eleştirilecek pek çok açmazları vardır. 1974’den sonra Kuzey Kıbrıs’a “oldu da bitti maşallah” diyerek bakarken adanın dışına çıkabilmek AB ve ötesi ülkelere seyahat edebilmek için Rum “devletine” muhtaç durumuna getirildik.

O zaman adadaki Türkiye nerede ve neydi? Sn. Erdoğan, Dış İşleri Bakanı Çavuşoğlu dünyanın neresine gitseler Kıbrıs siyasi sorunuyla ilgili sorulara verdikleri cevaplarla soranları dövmekten beter duruma sokarlar ama ada gerçeğine baktığımızda “dövülüp, ezilip elenip dışlanıp, tanınmamışlık rizikolarında ezşlenler Kıbrıs Türkleri olmaktadırlar!

***

MAL DA MYDANDA! Bir ayı aşkın süredir gazete manşetlerinde “battık anam” “yandık anam” “imdat” diye bağırılıyor! ***

ARADAN 47 yıl geçti Kuzey cephesinde hâlâ değişen bir şey yok! “Ne olacak bu hallerimiz” diye sorsak cevabını verecek de yok!

…Olmaz ki! Böyle devlet yaşamaz ki!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar