Sakın ha Yaşar Ersoy, üzülmeyesin!
Aksine, gurur duyup sevinesin.
Coş, gurur duy, ilhamlan!
Bu acemiler mangası, her geçen gün kendilerine siyasi bir idam sehpası hazırlayıp, yarışırcasına üzerine tırmanıyorlar.
Az kaldı kendi kendilerinin ipini çekmelerine. Çıktıkları sehpayı kendi ayakları ile devirmelerine.
Liyakat demişti ya bu temiz toplumcular(!), liyakatı çoktan unutup, lillikatçı atıyorlar her yere!
Liyakattan anladıkları bu kadar. Partili, işbilmez, işbirlikçi olarak değişmiş tanım.
Kapı kadar protokol imzalamış bu “temizler” bu, kirli toplum, pis siyaset yaratmak için ortaklarıyla yarış eden işbilmez tayfa. Her verdikleri sözü yalayıp yutanlar. Yüzleri kösele gibi deri bağlamış, tükürsen; ilahi yarabbi şükür, yağmur yağdı diyecekler. Hepsi de o cinsten.
Bak ne yazıyor imzası kurumayan ve tuvalet kağıdına yazılan Hükümet Protokolünde: “Devlete istihdamlar Kamu Hizmeti Komisyonu üzerinden, münhal ve sınav ile yapılacak. Bunun dışında her tür istihdam benzeri karar Başbakan ve Başbakan Yardımcısı’nın bilgisi ve oluru dahilinde yapılacak. Koalisyon ortakları üst düzey kamu görevlilerinin, Kurum-Kuruluşların yönetim kurulu üye, başkan ve asbaşkanlarının atanmasında liyakatı esas alacak.”
Buradan çıkan sonuç: Büyük ortak kadar ufak ortak da sorumlu bu sorumsuzluklardan. Sorumsuzlardan.
Sakın ha umursamayasın bunları!
Kendilerini, fasulye gibi nimetten saymalarına vesile olmayasın!
Sen bu işin kitabını değil kitaplarını yazdın. Bu utanç asla temizlenmez suratlarından.
Alınlarına kazınacak bu edepsizlik.
Dikilitaş’ın orda oyna oyunu, bir futbol sahasında, bir meydanda ya da. Daha çok utansın partizanlar.
Analarını örnek alan sansürcüler, yoz beyinliler, orda ne varsa burda da olacak diyen aymazlar.
Bu “dün dündür bugün bugündür” Hükümeti ayıklasın pirincin taşını.
Sakın ha sen uğraşıp durma!
Bir kez daha yaktılar tiyatroyu bunlar! Kırk yıl daha da yerine yenisini yapamazlar. Bu utancı, ayıbı, edepsizliği sıvayamazlar.
Bırak asılı kalsın yafta boyunlarında!
Bin tiyatro oyunu izlesek, bu denli açıktan tanıyamazdık bunları.
Senin sahnen, bizim yüreklerimiz.
Orda rahatça oyna istediğin kadar!