Başbakan Ersin Tatar, Havadis TV’nin canlı yayınında kendisini eleştirenlere yönelik sürekli olarak yanıt vermesiyle dikkat çekmişti.
Ülke zor günlerden geçiyor. Başbakan Tatar zor bir görev yerine getiriyor.
Koalisyon hükümeti olsa da sorumluluk Başbakan Tatar’ın omuzlarındadır.
Covid-19 ile mücadelede elde edilen başarılar da yapılan yanlışlarda O’nun hanesine yazılıyor.
Maddi ve teknik yetersizlikle uzun çalışma sürelerine eklenince haliyle yoruluyor ve o ölçüde de tahammülsüz oluyor.
Sürekli olarak kendini eleştirenlere yanıt vermeye çalışması da yorgunluktan kaynaklanan tahammülsüzlüğün ciddi bir işaretidir.
Başbakan Tatar kendisiyle ilgili Facebook’ta yazılanlardan da çok etkileniyor.
Facebook’ta beğenmediği her iletiye cevap yetiştirmeye çalışıyor.
Üslubundan anlıyoruz ki bunu danışmanları değil bizzat kedisi yapıyor.
Bu da başbakanın halet-i ruhiyesini yansıtıyor.
***
Doğu Akdeniz Üniversitesi öğretim görevlisi, grafik tasarımcısı Senih Çavuşoğlu Başbakan Tatar ile ilgili bir kolaj yayınladı.
Kolajda Başbakan Tatar deli gömleği giymiş, dili dışarda bir vaziyette gösteriliyor. Üzerinde de “patron çıldırmış” yazıyor.
Bu tür kolaj çalışmaları dünyanın her yerinde vardır.
Grafik sanatının mizah sanatıyla birleştirilmesiyle ortaya görsel açıdan etkileyici eserler çıkabiliyor.
Mizah, sanatçıların ve dahi gazetecilerin sıkça başvurduğu bir sanat dalıdır.
Başbakan Senih Çavuşoğlu’nun bu kolajını sanat açısından değerlendirebilir ve gülüp geçebilirdi.
Öyle yapmadı.
Çok alındı ve çok kızdı.
“Beni deli olarak göstermek sanat değil terbiyesizliktir” dedi.
Facebook’ta uzun uzun yazdı.
Canlı yayınlarda öfkeli cümleler kullandı.
Yetmedi savcılığa ve polise şikayette bulundu.
Polis de Senih Çavuşoğlu’nu davet edip ifadesini alıp salıverdi.
Başbakan’ın Senih Çavuşoğlu’na zem ve kadih davası açacağı düşünüldü.
Küçük düşürme ve hakaret anlamına gelen zem ve kadih kişiler arasında konu olan bir davadır.
Küçük düşürüldüğünü ve hakarete uğradığını iddia eden taraf mahkemeye gider ve iddialarını ortaya koyar, karşı taraf savunmasını yapar ve mahkeme de bir karara varır.
Başbakan Ersin Tatar ile Senih Çavuşoğlu arasıda da bunun olacağı zannedildi.
***
Fakat görüldüğü ve zannedildiği gibi olmadı.
Senih Çavuşoğlu polise çağrıldığında tutuklanacaktı.
Savcılık, Başbakan ile ilgili kolajı “müfsidane yayın” kapsamına soktu.
Yani “kötü niyetli yayın.”
Burada kötü niyetten kasıt fitne-fesattır.
Polis gecenin bir vaktinde mahkemeye başvurdu ve Senih Çavuşoğlu’nun “müfsidane yayından” tutuklanmasını talep etti.
Savcılık çevrelerinden aldığım bilgiye göre nöbetçi hakim “müfsidane yayın” noktasında ikna olmamış ve tutuklama emri vermemiş.
Eğer verseydi ne olacaktı?
Senih Çavuşoğlu muhtemelen 3 gün tutuklu kalacak daha sonra da yeniden mahkemeye çıkarılacaktı.
KKTC’nin de yüz kızartıcı bir kolaj davası olacaktı.
Uluslararası ölçülere göre zaten yerlerde sürünen basın ve ifade özgürlüğümüz rezil bir düzeye düşecekti.
Sık sık tekrarlarım ya;
İyi ki hakimlerimiz varmış…
