Seneyi yarıladık - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 17, 2024
Köşe Yazarları

Seneyi yarıladık

Köş, MoreketMehmet Moreket

2016 yılının ilk yarısını devirdik, önümüzde bir o kadar süre kaldı yeni yıl için. Geriye dönüp baktığımızda bu altı aylık sürede bu küçücük ülkede neler gördük, neler yaşadık. En kısa yoldan söylersek, bir yılda tamı tamına 3 hükümet sığdırma başarısını gösteren ender ülkelerden biri olarak övünebiliriz.

Daha bir yıldan kısa bir süre önce, toplumun ve Meclis’in çoğunluğunu temsil eden, sağın ve solun iki büyük partisi CTP ile UBP’nin hükümet programlarıyla umutlanmıştık. Yapılacak icraatlar, bakanlıklar bazında takvime bağlanmış, en önemlisi onca yıl düşman kardeşler gibi birbirine muhalefet edenlerin, icraatlarda birbirlerini denetleyecek olmaları, yani oto kontrol makanizmasının çalışacak olması, bizleri hayli mutlu etmişti.


Ancak toplumun CTP-UBP hükümetine duyduğu güven ve beklentiler ne yazık ki uzun sürmedi. Çok iş yapacak dediğimiz hükümet, neredeyse sıfır icraatla ömrünü tamamladı…

CTP içerisinde yaşanan partisel krizler, Türkiye ile ilişkiler, özellikle de Türkiye’den gelen su konusunda hem parti içinde, hem de hükümette yaşanan kriz hem partinin, hem de hükümetin önünü tıkamış, icraat yapma bir yana, son zamanlarda maaşları ödeyemez duruma düşmesine neden olmuştu. Bunlar, CTP ile biraz da zoraki bir ortaklık yapan UBP’yi başka formüller aramaya itti…

DPUG içinde yaşanan kavgalar ve ardından gelen istifalar, UBP’nin zoraki girdiği koalisyondan çıkması için bulunmaz bir fırsat yarattı. Ve UBP kapalı kapılar ardında yaptığı kulislerle, küçük ortak olarak bulunduğu hükümette, büyük ortak ve başbakanlık koltuğunu da alacağı yeni bir oluşum için, biraz da Türkiye’nin desteği ile düğneye bastı. Özellikle suyun yönetimi konusunda CTP’nin Türkiye’ye karşı gösterdiği direnç, mali protoklode yer alan bazı maddelere karşı koyduğu şerh, yeni bir oluşumun yaratılmasında önemli etkenler oldu… Sonuçta 8 ay gibi kısa bir süre sonra, CTP-UBP hükümeti Nisan 2016’da istifa etti…

Dediğim gibi yeni hükümetin yapısı çok önceden hazırlanmıştı.

UBP ve DP’nin Meclisteki sandalye sayısı 23’de kalsa da, 4 bağımsız vekilin de desteğiyle 27 sayısına ulaşıp Nisan sonu güvenoyu alarak göreve başladı…

Bağımsız destekli azınlık hükümeti, daha bir ay önce yaşanan maaş krizini hiç yaşamadı. Maaşlar dışında, piyasaya olan bazı borçlar da ödendi, ya da ödenmeye başladı. İşe, su krizini çözmekle başlayan yeni UBP-DP hükümeti bununla da kalmadı, Aralık 2015’de imzalanması gereken ancak bir türlü imzalanamayan Mali ve Ekonomik Protokolü de imzalayarak, toplumda olumlu bir hava yaratmayı başardı…

İki aylık sürede yapılan icraatlara tepkiler olsa da, toplumun büyük bir bölümü, suda varılan anlaşma ve protokolün imzalanmasına destek vermiştir. Çünkü vatandaş günlük hayatında yaşadığı sıkıntıların aşılmasına, bedeli ne olursa olsun her zaman destek vermiştir. Örneğin su maliyetinin pahalı olduğu gerekcesiyle bunu reddeden bazı belediyeler, susuzluk çeken vatandaştan gelen baskılarla anlaşma imzalama yoluna gittiler. İmzalanan protokol ile birçok yatırımın önünü açacak yardımlar ülkeye geleye başlamış, yaklaşık bir milyon dolarlık maddi bir kaynak aktarılmıştır…

Şöyle bir bakın, vatandaş memnun, sendikalar bazı konular hariç, maaşları aldıkları müddetçe seslerini çıkarmaya pek niyetleri yok. Hükümet de bunu bildiği için öncelikli olarak memur maaşlarını ve diğer ödemeleri gününde yaparak, eylem, grev gibi tehditleri de ortadan kaldırmış oldu…

Diğer taraftan, “bitti artık geri gelmez” dediğimiz partizanlık, adam kayırma faaliyetleri yeniden hortladı. Her iki parti de geçmiş hükümet döneminde yapamadıkları istihdamları fazlasıyla yapmaya başladı. Bazı kesimler daha ilk günden kayırılmaya başlandı.

Ama, bakın etrafınıza, birkaç cılız ses dışında toplumsal bir tepki görmüyorlar. Limanlar, telefon dairesi, hatta elektirik kurumu özelleşecekmiş, sahiller birilerine peşkeş çekiliyormuş, tarikatlar ülkede fink atıyormuş, kimin umurunda. Vatandaşın derdi, musluklarından kesintisiz suyun akması, maaşını gününde alması… Onun dışında da ilgilendiği pek birşey yok. Gelen de, giden de aynı. Onlar için kıstas, parayı en iyi kimin ödediğidir. Haklarını yemeyelim, UBP-DP hükümeti de bunu fazlasıyle yapıyor… Hem de rahat rahat. Çünkü vatandaşı çözdüler…

Kıbrıs Türk toplumu, bir kaç yılda bir sandığa gitmenin dışında, demokrasinin hiç bir yerinde yoktur…

Böyle devam ettiği sürece de, şikayet hakkı kalmamıştır…

YERİN KULAĞI VAR

SU’YUN TONU  7.5 TL: Lefkoşa Belediye Meclisi’nin, daha önce fiyatının yüksek olduğu gerekçesiyle reddettikleri su anlaşmasını bugün yapacağı toplantı ile onaylaması bekleniyor. Belediye tonunu 2.30 liradan alacağı suyun tonunu vatandaşa tonunu 7.5 liradan satmaya hazırlanıyor. Herhalde maliyetin üzerine koydukları 5.20 lirayı nasıl belirlediklerini de vatandaşa açıklarlar… Bu arada, kabul imzası atan belediyeler herhangi bir fiyat belirledi mi? mesela Mağusa suyu vatandaşa kaça satacak? Bunlar neden açıklanmadı?

SAVUNMAYI BOŞVER SAYIN DENKTAŞVatandaşın dünya kadar derdi var, ama şu günlerde herkesin konuştuğu konu atamalar. Serdar Denktaş dün coğrafya öğretmeninin Orman Dairesi Müdürü atanmasını savunurken, çevre konusunda doktorası olduğunu söyledi. Peki kabul. Ama ya diğerleri? Özel kalemden tutun da, bakanlık müdürlüğüne, daha da fenası teknik dairelerin müdürlüklerine atanan diğerleri? Denetlemesi gereken bir kurumun bayiliğini yapan bir müdür? Şimdi milletin dilinde bunlar. Geçen dönem tam da partizanlıktan kurtulduk derken, yeniden, hem de İrsen Küçük dönemini aratacak atamalar. Bence Serdar Denktaş vazgeçsin, hiç savunma yapmasın, “et de bıçak da bizim elimizde, istediğimizi yapıyoruz, size ne” desin bitirsin… 

DIŞTA ÇALIŞMA YASAĞI ACİL: Geçtiğimiz yıl Ağustos ayında hükümet, sadece dört gün için 12.00-16.00 saatleri arasında dışarıda çalışmama yasağı koymuştu. Her ne kadar bir çok inşaatta yasağa uyulmamış olsa da, olumlu sonuçlar vermişti. Bu yıl da tarihi öne alarak aynı uygulamanın başlatılmasında yarar var. Ama öyle Taşaronlar Birliğinin “İşçileri 10 günlük ödenekli izne çıkaralım, ücretin yarısını devlet ödesin” önerisi gibi değil. Çalışanı için fedakarlıkta bulunacak olan da, işveren olmalı…

VAR MI CESARETİNİZ?Cinsel istismar, özellikle de çocuklara yönelik olanı ülkemizde maalesef artış gösteriyor. Geçmişte milletvekilliği yaptığı dönemde kendisi bir Ürüolog olan Dr. Mustafa Yektaoğlu, dünyanın çeşitli ülkelerinde uygulanan “geçici hadımlık” cezasını önermiş, bunu uygulayan ülkelerde bu tür suçlarda gerileme yaşandığını belirtmişti. ABD’de 8 eyalette, Polonya, Çek Cumhuriyeti, İngiltere, İsveç, Danimarka, Kanada ve Norveç’te  uygulanıyor. Var mı bizde bu cesareti gösterecek vekiller? Yoksa oturup, seyretmeye devam mı edecekler..?

YENİ HEDEF: Sağlık Bakanı Faiz Sucuoğlu Genel Sağlık Sigortası için dün yine yeni bir tarih verdi. Geçmiş hükümetin hedeflerinde 2016’da gerçekleşmesi gerekiyordu. Bundan daha bir ay önce Bakan Sucuoğlu, 31 Aralık 2017 tarihine kadar gerçekleştireceklerini söylemişti. Dün de, Meclis tatilinin bitmesinin ardından yasalaşacağı hedefini duyurdu. Tüm vatandaşlar dört gözle bekliyor. Umarım işleri daha fazla karıştırmadan, temiz bir yasa ortaya çıkar. Nasıl olmasa bu hükümetin kaynak sorunu yok. Sorun iyi idarede…

YENİ DÖNEME KALDI: Hükümet, seyrüsefer ruhsatlarında yaşanan kaçak ve sıkıntıyı önlemek için, akaryakıta getirilecek bir düzenleme ile yeni bir formül üzerinde çalışıyor. Bu yeni düzenleme ile amaç, hem akaryakıtta yaşanan kaçağı, hem de seyrüsefer ruhsatlarında yaşanan sıkıntıyı ortadan kaldırmak. Ancak aylardır toplumda farklı bir şekilde yorumlanan bu adım, Meclis tatilinden sonraya bırakıldı. Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Denktaş konunun, tatilin ardından Meclise getirileceğini açıkladı. Yani birçok insan araç ruhsatlarını çıkarmayıp, tatil sonrasını bekleyecek. Keşke öncelik verilseydi. Çünkü iş uzadıkça kaybeden hükümet olacak…

ZİRVEDEKİLER: Sokağa Dökülen Vatandaşlar: 5 yaşındaki çocuğa tecavüz olayı, vatandaşı sokağa döktü. Bu ne ilk, ne de son olacak. Uzmanlar, bu ülkede de açığa çıkmayan ciddi boyutlarda istismar vakaları olduğunu söylüyor. Vatandaşın duyarlılık gösterip, nefretle sokağa dökülmesi, kamuoyunun yönetenlerden bir şeyler beklediklerini gösteriyor. Küçük yaşta çocukları olanların, onları evden dışarı çıkartmamaya başladıklarını görüyorum. Bu korkunç bir durum. Sosyal bir travma. Hükümet etmek sadece para dağıtmak değil. Umarım yargı da, yasa koyucular da caydırıcı tedbir almayı akıl ederler…

DİPTEKİLER: Bu İşin Yarını Da Var: Hükümet yeni müşavir yaratmaktan, istihdam yapmaktan hatta yandaşlarını yeni danışmanlıklar yaratarak memnun etmekten geri kalmıyor. Dost, akraba ve iyi bir partili oldunuz mu, devletin kapıları size sonuna kadar açılıyor. Eğer geçmişte bu hükümete muhalefet ettiyseniz, sizin de bir bakanlıkta müdür olmanız işten bile değil. Bugün, Türkiye’nin her isteğine evet diyerek, bunları yapyorlar da, yarın ikitdardan gittiklerinde, geride bıraktıkları bu enkazı kim temizleyecek acaba…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar